Rusya Gürcistan'ı yeniden düzenlerken, ABD Lozan'a ve Montrö Sözleşmesi'ne meydan okuyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr.Yılmaz Kuşkay / Almanya Erzurum Fahri Konsolosu

24 Temmuz 1923 Lozan Anlaşması'nı bugüne kadar kabul etmemiş bulunan ABD ile şartlar bizi zorunlu bir beraberliğe getirmiş bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası platformda tescil edildiği Lozan'ı bazı kafalar zafer mi? yoksa hezimet mi? diye tartışa dursun, bana göre Lozan ve Montrö birer muhteşem diplomatik başarıdır. Boğazların kalıcı statüsünü tayin eden 20 Temmuz 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin boğazlar üzerindeki egemenliğini tescil ederken, boğazlara komşu ülkelerin de haklarını korudu ve boğazdan geçecek savaş gemilerine tonaj ve Karadeniz'de kalma konusunda zaman sınırı getirdi. Kıyıdaş ülkelerin dışındaki ülkelerin bulunduracakları savaş gemisi tonajı 20.000 tonu aşamayacak, uçak gemilerinin üzerindeki uçaklar hiçbir şekilde kullanılamayacak ve savaş gemileri denizde azami 20 (yirmi) gün kalabilecektir.

ABD'nin Karadeniz'de bir üs kurma projesi devam etmektedir. Böylece Rusya'yı ve Türkiye'yi denizden abluka altına alma imkanına sahip olacaktır. Gürcistan'a insani yardım yapmak başka şey, Boğazların statüsünü değiştirmek çok farklı şeylerdir. Lozan'a ve Montrö'ye taraf olmayan ABD Gürcistan krizini bahane ederek Türkiye'nin boğazlardaki egemenliğine son verecek tehlikeli bir oyun oynamaktadır. ABD, Rusya ve Türkiye başta olmak üzere Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin egemenliğine son vermek istemektedir. İnsanın aklına Gürcüleri ABD kışkırtıp ortada bıraktı tezi gelmektedir. Yoksa iki gün içinde teslim olan Gürcistan'ın çapını ABD gibi bir gücün kestirememesi durumu ortaya çıkar ki, bu kabul edilemez bir görüştür. Muhtemelen Abaza ve Güney Osetya'da egemenliğini kaybedecek gibi görünen Gürcistan'ın 1989 itibariyle toplam 525bin olan nüfusun yarısına yakın kısmını oluşturan Gürcülerin Abaza'yı kaybetmesinin stratejik açıda çok büyük önemi vardır. Gürcistan'ın Karadeniz olan toplam kıyı şeridinin uzunluğu 315 km'dir. 1931 yılında Gürcü asıllı Stalin tarafından Gürcistan, Sovyet Cumhuriyeti'ne dahil edilen Abazya Özerk Cumhuriyeti Rusya Federasyonu'na hemen komşudur ve Karadeniz'e 220 km kıyısı vardır. Gürcistan'ın bu bölgede etkinliğini kaybetmesiyle  Karadeniz'de 90 km kıyısı kalacaktır. Bu ise Gürcistan'ın Azerbaycan ham petrolünü ihraç ettiği Supsa terminalinin tehdit altına düşmesi demektir. Gürcistan'ın toplam 1461 km'lik kara sınırında en uzun sınır komşu olduğu Rusya ile mevcut 723 km'lik kara sınırı 1000 km'yi aşacaktır. Gürcistan'ın yaptığı hata ortadadır, bu hata ona neredeyse onu denize sahili olan ülke konumundan çıkaracaktır. Her iki özerk bölgenin Rusya'nın denetimi altına girmesiyle Gürcistan'ın 69,7 bin kilometrekarelik coğrafyasında toprak kaybı 12,5 bin km2 olacaktır.

1989 yılında Abhazya'nın 525 bin olan toplam nüfusunda etnik Abhazlar'ın nüfusu 94 bin ile % 17,8 iken, etnik Gürcülerin ise yaklaşık 240bin (% 45,7) dolayında idi. Ruslar(% 14,3) ve Ermeniler (% 14,6) diğer önemli etnik azınlıkları oluşturuyordu. 2003 sayımına göre Abhazya Özerk Cumhuriyeti'nin nüfusu karşılıklı etnik temizlikten sonra 216-250 bine düşmüş durumda. Ama Rusya'nın Abaza Özerk bölgesindeki etnik Abhazlar'ın Mayıs 2007 itibariyle % 80'ine tekabül eden 53.000 kişiye Rus pasaportu verdiği biliniyor. Rusya ayni uygulamayı etnik Osetler içinde yaptı. Abhazya bölgesinin Kafkasya'da Sovyet döneminde bir turizm ve termal merkezi olduğu ve doğa cenneti olduğu bilinmektedir. Gagra, Pitsunda ve Gudauta önemli sahil ve sanatoryum merkezleridir. Böylece Rusya Karadeniz'de Soçi sahillerine 210 km'lik bir sahil eklemiş olacaktır. Rusya bir taşla iki kuş vurmuştur. Rusya'nın Gürcistan ve Azerbaycan sınırını bile denetim altına alması Gürcistan'ın gücünün ne kadar sınırlı olduğunu göstermektedir.

Rusya Gürcistan istilası ile başta ABD olmak üzere AB'ye Kafkasya bölgesinde benden izinsiz statüko değiştirilemez mesajını vermiştir. Rusya yanında bu krizde k‰rlı diğer ülke İran'dır. Bir anda dünyanın gündemi değişmiş ve İran'ın nükleer faaliyetleri ikinci plana düşmüştür. İran'ın uzaya kendi yapımı füze ile uydu fırlatması da zamanlama yönünden çok akıllıcadır. Pakistan'daki gelişmelerde Amerika'nın menfaatleriyle çelişmektedir. Pervez Müşerref'in istifası ABD'nin bölgedeki kartlarını zayıflatacaktır.

Türkiye boğazların statüsüne değiştirecek herhangi bir emrivakiye izin vermemelidir. Gürcistan krizi Türkiye için bölgede önemli bir fırsattır. Kafkasya'da gerçek iki güç vardır. Rusya ve Türkiye. Gelişmeler Türkiye ile Rusya'nın ilişkilerinin daha da güçlendirecek ve Türkiye'nin ABD ve AB karşısında kozlarını artıracaktır.