Sac piyasalarında garip şeyler oluyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Can KOMAR / Grand Trade International Türkiye Temsilcisi

Nisan ayı içinde sıcak sac fiyatları, 760 dolardan 700 dolara kadar geriledi.  Daha sonra ise nerede ise bir gecede 800 dolara kadar yükseldi.  Bu fiyatları destekleyecek bir talebin olmadığı ve kısa süre içinde yine düşebileceği bilgileri gelmektedir.

Ekonomide bir ürünün fiyatı, o ürünün "ateşini" ifade eder.  Fiyatlar yükselince ateş çıkar.  Ama, fiyatlardaki istikrarsızlık,  bir anda iniş ve çıkış olması başka bir şeyi ifade eder:  Sektörün alt yapısında sorunlar var demektir. 

Şimdi bunu incelemek istiyoruz.

Arz - Talep dengesizliği

Türkiye, geçmiş yıllarda net sac ithalatçısı idi.  Kabaca, 13 milyon ton olan yıllık sac tüketiminin yaklaşık %60'ı, 8 milyon tonu ithal ediliyor idi.  İthalatın büyük bir kısmı Ukrayna, Rusya, Romanya gibi ucuz kaynaklardan, vasıflı saclar ise daha az miktarlarda AB'den tedarik ediliyordu.

Geleneksel olarak, Türkiye'de uzun mamulde ihtiyaç fazlası bir kapasite, yassıda ise ihtiyaçtan çok daha az bir kapasite vardı.  Aradaki bu dengesizliği gidermek amacı ile bazı uzun mamul üreticileri, kapasitelerini yassıya çevirmeye başladılar. 

Çolakoğlu'nun 3 milyon tonluk sac kapasitesi bunun en güzel örneğidir.  Öbür yandan, 2005 yılındaki Erdemir özelleştirmesi öncesinde başlatılan yatırımlar da birer birer devreye alınmaya başlandı.  3.5 milyon ton sac üretme kapasitesi olan Erdemir'in bugünkü kapasitesi 7 milyon tona ulaşmıştır.  Arkadan Tosyalı'nın 1 milyon ton kapasiteli tesisi, MMK'nın 2,5 milyon ton kapasiteli çelikhanesi, Habaş'ın eli kulağında olan yeni tesisi ile birlikte Türkiye'nin toplam sac üretim kapasitesi pek yakında 14-15 milyon tonu bulacaktır.

Bunların yanı sıra, haddeleme kapasiteleri ile piyasaya hizmet veren Borçelik, Tat Metal ve Tezcan'ı da hesaba katarsak, yıllık 18-19 milyon tona erişiyoruz.

Bugün sac üreticilerine sorarsanız, talep düşük diyeceklerdir.  Ama öbür yandan ekonominin canlı olduğu haberleri gelmektedir.  Yani, bir birine tezat bilgiler gelmektedir.

Ekonominin canlı olmasına rağmen, talep düşüklüğü yaşayan bu sektördeki esas sorunun arz-talep dengesizliği olduğunu düşünüyorum.  Yani, talep artmış fakat üretim daha da fazla artmıştır.  Dolayısı ile göreceli olarak talep geride kalmıştır.  Haliyle bu durum rekabeti hızlandırmış ve fiyatların aşağılara doğru kaymasına neden olmuştur.  Düşük fiyatlardan üretim kapasitelerini dolduran fabrikalar, fiyatlarını bir gecede yine eylül teslimi için 800 dolara fırlatmışlardır.  Ancak, talep eksikliği nedeni ile fiyat yine aşağıya kaymaya başlamıştır.

Çözüm

Türkiye'de üretilen sac miktarı 15 milyon ton, tüketim ise 13 milyon ton olmasına rağmen, ithalat hiçbir zaman sıfır olmayacaktır.  Türkiye'ye yine 2-3 milyon ton civarında yüksek vasıflı veya çok düşük fiyatlı sac girecektir.

Bu durumda 5 milyon ton gibi bir fazla kapasite ortaya çıkacaktır (toplam kapasitenin 1/3'ü).  İşte bu rakam ihraç edilmek zorunda olan sac miktarıdır. 

Eğer sac üreticileri ihracat pazarlarını geliştiremezler ise, önümüzdeki yıllarda büyük sorunlar yaşayacaklardır.

Konuştuğumuz büyük bir üretici şu yorumda bulunmuştur:  "Bundan böyle üretim kapasitemizin %50'sini ihraç etmemiz gerekiyor".  Ben buna katılıyorum.

1970'li ve 80'li yıllarda, uzun mamul üreticileri de buna benzer bir çıkmazda kalmışlardı.  O dönemlerde verilen teşvikler nedeni ile çok büyük kapasiteler oluşmuştu.  Bu tesislerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için iç talep yetersiz kalmakta idi.  İşte 1980 sonrasındaki ihracat hamlesinde, kendisini ilk dışarı atanlar uzun mamul üreten çelikçiler olmuştu.  O günden bu yana, uzun mamul üreticileri ihracat konusunda son derece yetkin hale geldiler.  Büyük krizin en şiddetli dönemi olan 2009 yılında bile, 2008'de ürettikleri miktarı üretebilmişlerdir.  Pazarlardan biri kapanırken, bir diğerini açabilmişlerdir.  İşte, sac üreticilerimiz de süreç içinde böyle olacaklardır.

Sac piyasasındaki aktörlerin pazarlama konusunda uzun mamulcülerden öğrenecek çok şeyleri olduğunu düşünüyorum.

Türkiye'nin 2023 hedefleri arasında demir çelik sektörü büyük bir yer tutmaktadır:

  2010 2023

Demir çelik ihracatı (milyar USD) 12,3 55

Bugün 12,3 milyar dolar olan ihracatın, önümüzdeki 13 yıl içinde nerede ise 4,5 kat artarak 55 milyar dolara gelmesi hedeflenmektedir.  Bu hedefin büyük bir kısmı sac ihracatı olacaktır.

Başka bir problem daha var

Üreticilerin arz-talep dengesi ile ilgili sorunundan başka, çok önemli bir sorunla daha karşı karşıyayız.  İthal sac tüccarları sıkıntıya girmektedir.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi, ithal sac miktarı hiçbir zaman sıfır olmayacaktır; ancak, büyük miktarda azalacaktır.  Öyle ki, geçmiş yıllarda 8 milyon ton ithal eden yüzlerce çelik tüccarı, şimdi yaklaşık 3 milyon ton ithalatla geçinebilmek zorunda kalacaktır.  İthal saclar, 2/3 oranında daralan bir pazar olacaktır.  Birçok ithal sac tüccarı dükkânı kapatmak zorunda kalabilecektir.

Dolayısıyla ithal sac tüccarlarının sorununa çözümler getirmek gerekmektedir.

Var olan dağıtım kanallarının yok olması sektöre zarar verecektir.  Neticede, tüketilen sac miktarı azalmıyor tam tersine artmaktadır.  Diğer bir deyişle, piyasa sac tüccarlarının sayıca azalmasını zorlamamaktadır.  Bunun yerine, onları şekil değiştirmeye zorlamaktadır.  Ayrıca, var olan dağıtım kanallarının azalması başka problemleri de peşi sıra getirecektir. 

İthal sac tüccarları, ihracatçı olamazlar.  İthalat başkadır, ihracat bambaşkadır.  Mal aldığınız yerlere, mal satamazsınız.  Ayrıca, bu firmaları organizasyonları da ihracat yapmaya müsait olmayabilir.

Peki ne yapmak gerekir. 

Bunun cevabını bulmak için sektörel bir mutabakat gerekir.  Ancak, bu konu çok önemli ve ivedilikle çözüm getirilmesi gereken bir konudur.

21 Haziran 2011 günü, İstanbul Radisson Blu Hotel'de düzenleyeceğimiz Sac Piyasaları konferansı, bu makalede gündeme getirdiğim konuları masaya yatıracaktır.  Birçok sac üreticisinin, tüccarın ve derneğin konuşmacı olarak katılacağı bu konferansa, sac üreticileri, sac kullanıcıları, otomotivciler, sac tüccarları katılacaklardır. Türkiye, Doğu Avrupa ve Rusya'dan da bir çok katılımcı gelecektir. 

Ertesi günü (22.06) aynı mekanda Otomotiv'in Bugünü ve Yarını konferansı olacaktır.  Ona da katılabilirsiniz. Sizi de bekliyoruz.