Şanghay İşbirliği Örgütü bünyesinde doğal gaz karteli oluşumu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Serdar İSKENDER
TÜTEV Enerji Danışmanı

20. yüzyılda olduğu gibi 21. yüzyılda da enerji dünya siyasetine yön vermeye devam ediyor. Teknolojik gelişmeler ve insanoğlunun lüks yaşam isteği enerjiye olan talebin daha da artmasını beraberinde getiriyor. Sürekli artan enerji ihtiyacı, enerji kaynaklarının bulunduğu ülkelerin önemini artırıyor. Gelişmiş ülkelerin artan enerji ihtiyaçlarını karşılayabilmek için sınırları dışındaki enerji kaynaklarına da sahip çıkması gerekiyor. Avrasya’da bulunan enerji kaynaklarını kurda-kuşa yem etmeden, enerjiyi kontrol edebilmek “Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) asıl kuruluş amacını oluşturuyor. Şanghay İşbirliği Örgütü; Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’ın katılımıyla, 15 Haziran 2001’de kuruldu. 2004’te Moğolistan, 2005’te Hindistan, Pakistan ve İran’ın da örgüte gözlemci üye ülke olarak katılmasıyla, ŞİÖ Avrasya’nın en büyük ekonomik ve güvenlikle ilgili bölgesel teşkilatı haline dönüştü.

ŞİÖ’nün “Enerji Kulübü” olma amacı ilk defa 2006’da Şangay’da gerçekleştirilen ŞİÖ Zirvesi’nde o dönemin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından dile getirildi. Putin, ŞİÖ yapısı içinde enerji politikaları oluşturacak ve bölgedeki işbirliğini güçlendirecek bir “Enerji Kulübü” oluşturulmasını teklif etti. ŞİÖ, petrol ve doğal gaz kaynakları açısından oldukça zengin bir işbirliği oluşumuydu.

Putin’in bu önerisi, Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği (OPEC) gibi Doğalgaz İhraç Eden Ülkeler Birliği’nin oluşturulmasının ilk sinyalleri olarak değerlendirildi. Gözlemci üye olan İran’ın doğalgaz rezervleri de düşünüldüğünde, ŞİÖ üyelerinin toplam doğalgaz rezervleri dünya rezervlerinin %50’sine ulaşıyordu. ŞİÖ’nün, küresel doğal gaz üretimini, akışını ve satışını kontrol edecek bir doğal gaz OPEC’i kurma düşüncesi gerçek kuruluş amacının da ortaya çıkmasını sağladı. Rusya’nın önerisine, ABD ambargosu nedeniyle istediği fiyatlardan doğal gaz satamayan İran, büyük destek verdi. Doğal gaz rezervleri açısından dünyada ikinci sırada olan İran’ın, doğal gaz satışındaki ambargonun kalkabilmesi ya da zayıflatılabilmesi için böyle bir oluşuma ihtiyacı vardı. Bu gelişmelerin arkasından, Avrasya’nın petrol devlerinden Kazakistan’ın Asya ülkeleri arasındaki enerji politikalarını düzenleyecek bir Asya Enerji Stratejisi yayınlaması ve 2007 zirvesinde Kırgız Dışişleri Bakanı’nın bir enerji borsası oluşturma yönündeki teklifi, ŞİÖ’nün bir “Enerji Kulübü” olacağı yönündeki senaryoları kuvvetlendirdi.

Enerji ihtiyacı her geçen gün artan, bölgenin ekonomik devi Çin’in ucuz ve farklı enerji kaynaklarına ulaşma zorunluluğu bulunuyor. Çin’in, ekonomik dev olma özelliğini sürdürerek, daha da büyüyebilmesi için ucuz enerji kaynaklarını ithal ederek, kullanması gerekiyor. Çin, ŞİÖ içerisinde en fazla doğal gaz ve petrol ithal eden ülke konumundadır. Çin, ŞİÖ ile Orta Asya ve Rusya’nın enerji kaynaklarını kullanarak üretimini artırmayı, ürettiği ucuz ürünleri de enerji ithal ettiği ülkelere satarak, yüksek büyüme oranını sürdürülebilir hale getirmeyi hedeflemiştir.

Çin, bölgedeki ülkelerle ikili enerji anlaşmaları yaparak, AB ülkelerine doğru olan enerji akışını kendisine doğru çevirmeye çalışmaktadır. Çin, doğal gaz boru hatlarıyla, Türkmenistan’dan yıllık 65 milyar metreküp doğal gaz alarak, ihtiyacı olan doğal gazın üçte birini Türkmenistan’dan ithal etmektedir. Çin, ABD’nin enerji güvenliğini tehdit ettiğini düşünmekte, enerji güvenliğini sağlamak için de Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerini ve bu ülkeler üzerindeki etkisini de artırmaya çalışmaktadır. Bu politikasına uygun olarak, Kazakistan ve Türkmenistan’da petrol yatakları satın almıştır.

Rusya’nın, mevcut dünya düzenindeki konumundan memnun olmaması ŞİÖ’ye verdiği desteği sürekli olarak artırıyor. Rusya, BM’nin veto hakkına sahip daimi üyesi ve G8’e üyesi olmasına rağmen, dünya siyasetinde söz sahibi olamıyor. Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere, Batı dünyası Rusya’yı, enerji taşeronu ya da bir doğal gaz istasyonu olarak değerlendiriyor. Rusya, ŞİÖ sayesinde, başlangıç için bölgesel olarak, gelecekte ise küresel olarak Batı’ya karşı koyabilecek, alternatif bir güç merkezi olma hedefiyle hareket ediyor. Büyük Rusya hayali için de, ayakta kalmak için de enerjiyi kullanan Rusya, Lukoil, Gazprom, İtera, Gazexport gibi dev enerji kuruluşlarıyla, Kafkasya’da ve Orta Asya’da enerji kaynaklarını ve enerji nakil hatlarını da kontrol altında tutmak istiyor.

Avrasya coğrafyasında, Rusya enerjinin tek patronu olup, dünya enerji politikalarına yön verip, süper bir güç olarak Avrasya’da Büyük Rusya’yı yeniden kurabilmek için çalışırken, ABD ise Avrasya’nın tek bir ülkenin egemenliği altına girmesine engel olmayı ve bölgeye müdahale edebilme özelliğini elinde bulundurmayı istiyor. Önümüzdeki dönemde Rusya ve Çin’in ŞİÖ’yü kullanarak uygulayacağı enerji politikaları Avrasya coğrafyasını derinden etkileyecektir.