ŞAP MİT'in de gündeminde

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, Şap Enstitüsü'ne sabotaja ilişkin, "MİT Müsteşarımıza, Emniyet Genel Müdürümüze, İçişleri Bakanımıza konuyu anlattım, üzerinde çalışıyorlar" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Şap Enstitüsüne yapılan sabotaja ilişkin, "Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarımıza, Emniyet Genel Müdürümüze, İçişleri Bakanımıza, Ankara Valimize ayrıntılı anlattım, üzerinde çalışıyorlar" dedi.

Mehdi Eker, konuk olduğu toplantıda, şubat ayında Şap Enstitüsü'ne yapılan sabotajla ilgili soruyu yanıtlarken, gece enstitünün jeneratörünün bulunduğu taraftaki tel örgülerin kesilerek sabotajın gerçekleştirildiğini anlattı.

"Son derece profesyonel ve ciddi bir sabotaj"

İlk önce jeneratörün şehir bağlantısının, ardından da içeri ile bağlantısının kesildiğine dikkati çeken Eker, "Bize göre son derece profesyonel ve ciddi bir sabotaj" dedi. 

Eker, içeride yaklaşık 90 milyon doz aşı bulunduğunu, Şap Enstitüsünün bir uzay üssü gibi 24 saat kesintisiz çalıştığını, kontaminasyona karşı yüzde 100 korumalı olduğunu vurguladı. 

Aşıların soğuk zincir içerisinde tutulması gerektiğini belirten Eker, sıcaklık belirli bir derecenin üstüne çıktığı anda birkaç saat içerisinde o aşıların bozulabileceğini bildirdi. 

Eker, enstitüde kullanılmayan eski bir jeneratör olduğunu, o gece çalışanların bir saat içerisinde bu jeneratörün bağlantılarını kurarak aşıları kurtardıklarını söyledi. 

Enstitüde kameraların olduğunu ancak bu sabotajı gerçekleştirenlerin kameranın kör noktasının olduğu yerdeki telleri keserek içeri girdiğini ifade eden Eker, "Türkiye'nin hayvancılığından, aşı geliştirme yeteneğinden rahatsız olan içeriden, dışarıdan birileri, Türkiye'yi dışa mahkum etmek isteyenler, dışa bağımlı hale getirmek isteyenler olabilir. Türkiye'nin genel ekonomik ve ticari yeteneğini bir şekilde kısıtlamaya karar verenler olabilir" diye konuştu.

Eker, ŞAP'a neden olan virüsün elektron mikroskobu ile görülebileceğini, çok dayanıklı olduğunu ifade ederek, hastalıkla ilgili şu bilgiyi verdi:

"Bir arabanın tekerleğinin kıvrımındaki bir çamurun içerisinde canlı olarak bin kilometre yol gidebilir. Böyle tehlikelidir. Etkisi ne? İnsanlarda bir ölüm meydana getirmiyor, hayvanları da belirli durumlar dışında öldürmez ama ekonomik önemi  çok yüksek bir hastalık. Hayvanın ağzının içini ve tırnağını yara yapıyor. Ağzının içi yara olduğunda hayvan yem yiyemiyor. Yem yiyemeyince sürekli zayıflıyor, ne süt ne de et veriyor. Sahada, merada dolaşamıyor, çünkü tırnaklarının içi yara. Durum böyle olunca sahada dolaşamıyor, yem bulamıyor. Çok bulaşıcı olduğu için bütün ülkeler çok büyük maliyetlerle bu hastalıklarla mücadele ederler, ticaret kurallarını bu hastalığa endekslerler, derler ki "Bu ülkede şap var, o ülkeden tavuk almıyorum". Bu kadar hassaslar."

ŞAP aşısında yöntem değişikliği

Bakan Eker, ŞAP aşısında yöntem değişikliğine gittiklerini, bağışıklık verme gücünü iki kat artırdıklarını belirterek, sabotajın esas sebebinin bu olduğunu söyledi. 

Üretim dozunu da Türkiye'nin bütün ihtiyacını karşılayacak miktarda yaptıklarını ifade eden Eker, sahadan topladıkları virüslerden aşılar ürettiklerini vurguladı. 

"MİT müsteşarına anlattım, üzerinde çalışıyorlar"

Tam bu çalışmaların yapıldığı bir dönemde bu sabotajın gerçekleştiğine dikkati çeken Eker, şöyle konuştu:

"Milli İstihbarat Teşkilatımızda, müsteşarımıza, Emniyet Genel Müdürümüze, İçişleri Bakanımıza, Ankara Valimize ayrıntılı anlattım, üzerinde çalışıyorlar. İşbirliği gerekiyor. Zihniyet şu: Türkiye'nin ticaretine hayvan hastalıkları ile mücadelesine zarar vermek. Türkiye'yi dışa bağımlı hale getirecek. Ekonomik kaybı çok büyüktür. Biz yılda iki defa 14,5 milyon sığırın hepsini aşılıyoruz. Kaldı ki o bölgede şap hastalığı çıkmışsa koyun ve keçileri de aşılıyoruz. Yeni geliştirdiğimiz aşı ile de yüksek bağışıklık düzeyi oluşturuluyor, hayvanlarımız artık hastalanmıyor."

Marmara'nın güney ve doğu sahillerine şaptan arilik

Eker, Trakya Bölgesi'ni şaptan ari bölge haline getirdiklerinin altını çizerek, "İkinci üzerinde çalıştığımız husus, Çanakkale, Bursa, Balıkesir, İzmit, Adapazarı illerini, yani Marmara'nın güney ve doğu sahillerine arilik statüsü kazandırmak ve doğuya doğru bu işi götürmek. Bir strateji dahilinde götürüyoruz" dedi. 

Bu konularda ilginizi çekebilir