Şekerleme sektörü kahve ve lokum ile gözünü dev Japon pazarına dikti

Japonya’daki Foodex fuarına çıkarma yapan Türk şekerleme sektörü, ihracat kayıplarını Uzakdoğu pazarı ile telafi etmeyi planlıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

hakan-guldag.png

Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu… 
Kısa adıyla ŞTG… 

Türk şekerleme çikolata ve bisküvi ürünlerinin tanıtımını yapmak ve ihracatını geliştirmek amacıyla kuruldu. 

Geçen hafta ŞTG’nin davetlisi olarak Tokyo’daydık. Foodex Japan Fuarı’nda... Gıda fuarı deyip geçmeyin. Dile kolay, Japonya’nın 60 milyar doları aşan bir gıda pazarı var. Şekerleme ve çikolata ürünlerinin pazar hacmi ise 17 milyar dolara ulaşıyor… 

★ ★ ★ 

Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu’nun Başkanı Hidayet Kadiroğlu… Foodex'te sohbet ettik... Türk şekerleme ürünlerinin tanıtımı için bu yıl yeni bir tema ile yola çıkmışlar: ‘Delightland’… 
Tanıtım turları başlamış bile… 
“Dubai ve Almanya’dan sonra Japonya 3’üncü durağımız oldu” diyor Kadiroğlu, “37 ülkeye daha gidip, Türkiye’nin ‘Lezzet Ülkesi’ olduğunu anlatacağız…”

 ★ ★ ★ 

Delightland ya da lezzet ülkesi temasında ŞTG bir klasiğimizi öne çıkarmış: Türk kahvesi ve lokum… “Great Duo” diyorlar bu ikiliye… 
Uymuş doğrusu, gerçekten de bu ikili müthiş bir lezzet. Bana sorarsanız, “great” yerine ‘magnificent’ da denilebilir. Hani ‘Magnificent Süleyman’ denildiği gibi… ‘Great’ son dönemde İngiltere’nin çok öne çıkardığı bir kavram kelime haline geldi. Dünyada kulaklar ‘Muhteşem Süleyman’ dolayısıyla ‘magnifecent’ kelimesine bizden yana daha alışık 

★ ★ ★ 

‘Büyük’ ya da ‘muhteşem’… 
Türkiye’yi bir lezzet diyarı olarak tanıtmak için gayet uygun bir ikili lokum ve kahve… 

Özellikle de Uzakdoğu için… “Neden özellikle Uzakdoğu” derseniz, dünyanın bu bölgesinde, günlük yaşamda çikolata ve tatlı tüketimi hayli düşük… 

Bazı yemeklerinde deniz ürünlerini şekere bulayıp yiyorlar ama bu şekerli mamulleri sevmeklerinden çok değişik damak zevkinden. Yoksa karpuza da tuz ekip öyle yiyorlar… 

Öte yandan otantik tatları çok seviyorlar. ŞTG de işte bu nedenle bu ikiliyi öne çıkarmış, 5 bin ziyaretçiye Türk kahvesi ve lokum ikram ederek büyük beğeni kazanmış… 

★ ★ ★ 

Şekerli mamul ihracatçılarının 2023 hedefi 10 milyar dolar… Bu aralar, deyim yerindeyse dünya kazan, onlar kepçe her yere gidiyorlar. 

Tokyo’ya, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile birlikte temaslarda bulundukları Güney Kore’den gelmişlerdi. Japonya'dan da Latin Amerika'ya gidecekler...

 İzlenimlerini sorduk… 

“Kore’de ilgi şaşırtıcı derecede yüksekti” diyor Kadiroğlu, “Bu ülkede ölmeden önce yapılması gereken 7 şeyden biri olarak Türk lokumu yemek belirlendi…” 

“Nasıl yani” diye sorduk merakla… 
Bunda Narnia Günlükleri filminin büyük etkisi var. Bu filmin kahramanları Türk lokumu yediği zaman güçleniyor ve iyileşiyor. Filmin Kore’de Türk lokumunun tanınmasında ve sevilmesinde çok büyük etkisi olduğunu gördük. Kore’de pek çok önde gelen mağazanın CEO’su ilgileniyor… 

★ ★ ★ 

Peki ya Japonya’da? Öğrendik ki, yüksek gelir grubuna hitap eden CJ Group ile temaslar başlamış. Grubun 600 kadar kahve dükkanı var. Yine 1200 kadar şubesi olan Doutor Coff ee ile de görüşmeler yürütülüyor. Ayrıca, Türk Kahvesi ve lokumunun, yüksek gelir grubuna hitap eden Isetan mağazalar zincirlerinde tanıtımı yapılacak… 
Kadiroğlu, Türk Büyükelçiliği’nin de temaslar açısından kendilerine ciddi destek verdiğini söyledi. 

★ ★ ★ 

Sorduk: “Tanıtımlar neden hep yüksek gelir grubuna yönelik?” 

“Uzakdoğu, özellikle de Japonya tam bizim istediğimiz pazar” dedi Hidayet Kadiroğlu, “Harcama kapasiteleri yüksek. Katma değerli ürünler talep ediyorlar. Türk ürünlerine büyük ilgileri var. Ve sizden mal almak için tek şartları var, o da kalite… Bizim şekerli mamullerde kilogram başına ihracat değerimiz 3 dolar seviyesinde. Türkiye ortalamasının iki katı. Ancak burada kalite talebi nedeniyle 5 dolar ve üstü konuşuluyor. Bu tam da bizim istediğimiz şey…” 

★ ★ ★ 

Peki, bu yüksek kalite isteğine cevap verebilecek durumda mıyız? 

“Geçmiş yıllarda ülkemizde Uzakdoğu’ya hizmet verebilecek sınırlı sayıda firma vardı. Ancak son yıllarda sektörümüzde çok ciddi yatırımlar oldu. Artık hemen tüm firmalar gerekli kalite kriterlerine sahip. Bu pazarlar sizin kalitenizi yukarıya çekmeniz için zorluyor. Kalite standartlarına uygun, yenilikçi ve ileri teknolojili ürünler gerekiyor. Belki 5 yıl önce bunları konuşamazdık. Artık bunları karşılayabilir haldeyiz. Hem önemli yatırımlar yapıldı sektöre hem de sektör sözde değil özde inovasyon yapabilir düzeyde bugün…” 
★ ★ ★ 

Ufukta, Türkiye’nin şekerli mamül üreticileri ile Uzakdoğulu şirketler arasında yeni dönemde yeni işbirlikleri görünüyor. Teknoloji transferi, ortak yatırımlar, belki satın almalar… 

“Japonya’da şirketler büyük ölçekli” diyor Kadiroğlu, “Karşılarında da büyük şirketler görmek istiyorlar. Bizim de birlik olarak görevimiz Japon standartlarına hakim örneğin 5 büyük üyemizi karşılarına çıkarmak. Bu konuda Tokyo Büyükelçili’ğimiz ve ticaret müşavirliğimiz de devrede. 

★ ★ ★ 

Japon dev gıda firmaları Türkiye’yi bir üs olarak da kullanmak istiyor. ‘Dev’ derken, kelimenin tam anlamıyla kullanıyorum… Japonya’da tek başına 3.5 milyar dolar düzeyinde ihracat yapan gıda firmaları var. Bu sektörde yer alan ilk 5 Japon firmasının her biri 1 milyar doların üzerinde hacme sahip…

Türkiye’nın asırlık gıda üreticilerinden Kemal Kükrer’in bir süre önce Japonlarla yaptığı ortaklık bu konuda önemli bir mihenk taşı oldu… 

Japon gıda firmaları ürünleri teknoloji ile çeşitlendirip, uluslararası piyasaya açmada mahir. Türkiye’ye yatırım yapıp, çevre ülkelere, Balkanlar’a, Ortadoğu’ya satış yapmayı hedefl iyorlar. Bu çerçevede, örneğin Meiji, Türkiye’de yatırım yapma arayışında. “Türkiye’ye davet ettik” diyor Kadiroğlu, “Ayrıca yine Japonya’nın önde gelen şirketlerinden Morinaga Grubu’nun Türkiye’ye ilgisi yeniden arttı. Görüşmek istiyorlar…” 

★ ★ ★ 

Şekerli mamul üreticilerinin Uzakdoğu’yu hedef pazar olarak belirlemelerinin bir nedeni bu ülkelerdeki yüksek kalite talebinin, sektörün ihracat değerlerini yukarıya çekmesi ise, bir diğeri de Türkiye’nin çevre ülkelerinde son dönemde yaşadıkları olumsuzlukları aşmak… 

“Türkiye çevresindeki ülkeler yüzde 40’a yakın devalüasyon yaşadı” diyor Kadirbeyoğlu, “Başta Rusya olmak üzere ihracatımız ciddi oranda düştü. Aynı zamanda Irak, Yemen gibi Ortadoğu ülkelerine de ihracatta büyük sıkıntılar var. Biz de, o ülkelerde daralan pazarımızı Uzakdoğu’da telafi etmeyi hedefliyoruz. 

★ ★ ★ 

İhracatçılar, geçen yıl Güney Kore ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’ndan (STA) sonra Türk ürünlerine ilginin arttığına dikkat çekiyorlar. Japonya ile imzalanması beklenen STA sonrası aynı şekilde ticarette bir patlama yaşanmasını bekliyorlar. İhracatçılara göre, Japonya ile STA şu anda Türkiye-Japonya ticaretindeki tabloyu da tersine çevirme potansiyeli taşıyor.

Foodex fuarında sohbet ettiğimiz İstanbul Hububat, Bakliyat ve Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete, “Japonya’yı hedef ihracat pazarımız olarak görüyoruz. Türkiye’nin Japonya’ya ihracatı toplam 375 milyon dolar. Bunun da yüzde 60’ı gıda ürünleridir. Oysa iki ülkenin ticareti 3.5 milyar dolar. Dış ticaret dengesi şu anda aleyhimize. İki ülke arasında STA imzalanması halinde çok ciddi bir ihracat hedefl iyoruz. Şimdiden zihinlerde Türk gıda ürünlerinin, Türk şekerlemesinin kalitesiyle yer almasını istiyoruz. Foodex’e bu amaçla geldik. Ürünlerimizin dünya pazarındaki rekabetini artırmak için bu fuarlar çok işlevsel. Burada yer almak hem ürünlerimiz hem de Türkiye’nin tanıtımı için de çok önemli” diyor… 

★ ★ ★ 

Duygular önemli… 
Hikayeler de öyle… 
Hep önemliydi belki ama bugün fark yaratmak için, insanların duygularına güçlü hikayelerle seslenmek gerekiyor… Lokum ve kahve konsepti üzerinden 60 milyar dolarlık Japon gıda pazarına göz diken Türk şekerleme sektörü doğru bir rotaya yelken açmış görünüyor…

Narnia Günlükleri, Ertuğrul filminde kahve+lokum temasına esin oldu ...

Bu yıl, Türk-Japon ilişkilerinde önemli bir tarihi dönüm noktası. Bu tarihi olayın kahramanı ise Ertuğrul, Sultan Abdülaziz döneminde yaptırılmış ve 1863 yılında padişah huzurunda denize indirilmiş 79 metre boyunda 15.5 metre genişliğinde bir Osmanlı fırkateyni… 1887 yılında, Japonya İmparatoru Komeii, yeğenini bir savaş gemişiyle İstanbul’a gönderdi. O dönemde padişah II. Abdülhamit Japonya’ya bir heyet gönderilerek iade-i ziyaret yapılmasını istedi. Ertuğrul, 1889’da İstanbul’dan yola çıktı. 7 Haziran 1890 tarihinde Japonya’nın Yokohama Limanı’na vardı. İmparator Komeii, heyeti görkemli bir şekilde karşıladı ve üç ay boyunca Japon sularında kaldı ve etrafına yanaşan binlerce Japon kayığına bandosuyla konserler verdi. 15 Eylül 1890’da Yokohama’dan ayrılan Ertuğrul, Kuşimoto açıklarında tayfuna yakalandı ve 16 Eylül 1890 tarihinde kayalara çarparak battı. Farklı kaynaklarda, 607, 609 ile 655 olarak verilen mürettebattan sadece 69 denizci kurtulabildi. Ertuğrul Faciası olarak da tarihlere geçen bu olay, Türk ve Japon halklarını yakınlaştırdı. Kazadan kurtulanlara büyük yakınlık gösterildi ve yardım toplanıldı. Kazada ölenlerin anısına Kuşimoto’da bir anıt yapıldı. Ertuğrul’un Japonya’yı ziyaretinin 125’inci yılı olan bu yıl, kapsamlı bir anma törenine hazırlanılıyor. Bu çerçevede, Ertuğrul Fırkatey’nin trajik bir sonla biten Japonya seyahatini anlatan bir de film yapılacak. Narnia Günlükleri’ndeki Türk lokumu repliklerinin Kore’de “ölmeden önce yapılması gereken 7 şey’den biri olarak “Türk Lokumu” yemeyi bir anlamda moda haline getirmesinden esinlenen Şeker Tanıtım Grubu şimdi Böcek Yapım’ın üstlendiği ‘Ertuğrul’ filminin bir sahnesine bu yılki tanıtım teması olan “Türk Kahvesi+Türk Lokumu” ikilisini yerleştirmeyi hedefl iyor. Japon-Türk dostluğunun pekiştirilmesi için bu yıl düzenlenecek tören ve etkinliklerde de kahve ve lokum ikramı yapılacak.