Şemdin Sakık: Bu ülke bölünmez
PKK'nın elebaşıyken yakalanan Sakık, ülkedeki farklılıklar üzerinden siyaset yapılmaması gerektiğini belirtti
TRABZON - Terör örgütü PKK'nın elebaşılarından biriyken yakalanan Şemdin Sakık, ülkedeki farklılıklar üzerinden siyaset yapılmaması gerektiğini belirterek, ''Bu ülke bölünemez'' dedi.
Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde, 44 kişinin öldürüldüğü katliama ilişkin, Hayat Boyu Eğitim Gelişim Derneği'nin organizasyonunda bilim adamlarının katılımıyla hazırlanan rapor kapsamında, Dernek Başkan Adem Solak, halen Diyarbakır E Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda bulunan Şemdin Sakık ile ''şiddet olgusu'' üzerine bir görüşme yaptı.
Bu görüşmede, terör örgütünün elebaşılarından biriyken Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın 13 Nisan 1998'de düzenlediği ''Yarasa Operasyonu'' ile kardeşi Arif Sakık'la birlikte yakalanıp Türkiye'ye getirilen ve terör suçlarından müebbet hapse çarptırılan Şemdin Sakık, Solak'ın ''İnsanın neden şiddete ve teröre eğilim gösterdiği''ne ilişkin bir sorusu üzerine, çoğu doğulu, güneydoğulu çocuk gibi kendisinin de şiddet görerek büyüdüğünü söyledi. Sakık, şöyle konuştu:
''Hem de şiddetin her türlüsüyle. Ama beni, annemi ve kardeşlerimi yoksulluğa ama daha önemlisi yoksunluğa düşüren babamdı. Babam Muş'un o zamanki zenginlerinden olduğu halde ikinci eşi olan annemi, beni ve kardeşlerimi dışladı, ortada bıraktı. Birinci ve üçüncü eşi ve onlardan olan üvey kardeşlerim bolluk, refah içinde yaşarken biz karnımızı doyurma, kışı donmadan geçirebilme mücadelesi veriyorduk. Böyle bir durumda kendi acılarından çok annenin, öz kardeşlerinin sefaletine öfke duyuyor insan.''
"Mutlu insanlar terör örgütüne katılmıyor"
Sakık, şiddete ilişkin bir soru üzerine de ''Ben 18 yıl dağda kaldım. Örgüte katılan herkesten, önce geniş bir öz geçmiş alıyordum. Güçlü bir aşiretten, zengin bir aileden, mutlu bir ortamdan gelip örgüte katılan hiç kimseye rastlamadım. Örgüte katılanlar, benim gibi dışlanmış, ailesinden, çevreden şiddet görmüş insanlardı'' dedi.
Sevgisizlik ve değersizliğin her çocuğu, her insanı boşluğa ittiğini belirten Sakık, şöyle devam etti:
''Üvey anne dayağı, baba, amca, ağabey, komşu şiddetiyle büyüyor bölge çocukları. Çok kalabalık aile ortamlarında ihtiyaçları olan sevgiden, ilgiden yoksun kalıyorlar. Bu da onları, öfkeye, öç almaya itiyor. Büyüyüp bir genç olunca devlette iş bulanlar bir şekilde kendini güçlü hissediyor, kurtulmuş sayıyor. Ama ortada kalanlar ki bunlar büyük çoğunluğu teşkil ediyor, ister istemez bir kurtuluş arayışına giriyor. İşte dağa çıkanlar bu grup içinde kalanlardır.
Aslına bakarsanız, dağa yönelen çocuk ve gençlerin yüzde 90'ının devletle, rejimle bildik bir sorunu yoktur. Yaptıkları aileye, onları ezen herkese ve her şeye karşı güçlü olma, adam yerine konma arayışıdır. Devlet düşmanlığını dağda, örgütte öğreniyorlar.''
"Dağlarda her şeyimi kaybettim"
''Aşiretlerin silahlı çatışmalarına tanıklık ederek, çelişki, çatışma ve cinayetlerin eksik olmadığı, aile, kabile ve aşiretlerin hem kendi içlerinde hem de birbirleriyle çatıştıkları boğucu, yıkıcı, öldürücü bir ortamda büyüdüğünü'' vurgulayan Sakık, şunları anlattı:
''Hala, neden dağlara çıktığımı tam olarak anlamış değilim. Belki de aile ortamında uğradığım haksızlık ve ayrımcılıktan kaçış gibi, dolu bardağın içindeki su damlaları kadar çok neden var. Aslında dağa çıkarken düşünülmüş, planlanmış bir karar süreci yaşamadım. Birçok nedenle kendimi dağlarda ve şiddet ortamında buldum. 'Bir de baktım dağdayım' demek daha doğru bir tanım olur.''
Şemdin Sakık, annesinin, dağa çıkmasının kendisine bir yarar getirmeyeceğini söylediğini belirterek, şunları ifade etti:
''Çıktığım dağlarda neler yitirdiğimi bir ben bilirim. Dağa çıktıktan sonra, kişilik, duygu, düşünce ve yeteneklerimi yitirdim. Önce kendimi, sonra çevremi kaybettim. Neyim varsa hepsi birden yok olup gitti; geçmişim, bugünüm, geleceğim, sağlığım, kişiliğim, umutlarım, hayallerim, ailem, akrabam ve dostlarım.''
"Bu ülke bölünmez"
Şiddet sorununun kendisinin ve çözümünün karmaşık olduğunu da belirten Sakık, ''Şiddet döngüsünden nasıl kurtulabileceğiz? Sorun karmaşık olduğu gibi, çözümü de karmaşıktır. Bu soruya birkaç cümleyle cevap vermek mümkün değildir, ancak atılması gereken ilk adımlar bellidir. Bir taraf 'bölünme fobisi'nden, diğer taraf ise 'bağımsızlık hayali'nden kurtulmalıdır. Bu ülke bölünemez. Ülkedeki farklılıklar üzerinden siyaset yapılmamalıdır.''
"Şiddetin tek sonucu var: Kaybetmek"
Şemdin Sakık, ateşi söndürmenin, yakmaktan daha zor olduğunu, ancak ateşle oynamaktan daha tehlikeli olamayacağını belirterek, ''Her oyunun dört sonucu vardır: Kazanmak, kaybetmek, berabere kalmak veya oyunu iptal etmek. Ticaretin üç sonucu vardır: Kar etmek, zarar etmek veya sermayeyi kurtarmak. Dünyanın neresinde ve tarihin hangi döneminde olursa olsun, şiddetin insan ve insanlık açısından tek sonucu olmuştur; hep kaybetmek.''
Sakık, Mardin'in Mazıdağı ilçesi Bilge köyündeki katliama ilişkin de ''Mardin'deki vahşet, 'insanım' diyen herkeste infial yarattı'' dedi.