Seviye Belirleme Sınavı (SBS)'nin ekonomi-politiği

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Ahmet N. HELVACI

Sınav takvim ve tartışmalarının yoğun olduğu bu günlerde size sunulan bu makale özü itibariyle eğitimi ilgilendiriyor. Ancak vurgusal ilklik Marksizme ait olsa da, günümüzde çoğu insan tarafından kapitalizmin ürünü addedilecek kadar içselleştirilen "her şeyin bir ekonomiği-politiği olduğu" önermesinin bir sonucu olarak bu yazıda, (7 ve 8. sınıflar) toplam 2 milyonun üzerinde öğrencinin girdiği SBS'nin ekonomi-politiği irdelenecek, ilköğretimi bitiren yüksek puanlı öğrencilerin hangi okulları tercih ettiklerine dair sonuçlar yorumlanıp, draje saptamalar olarak sizlere sunulacaktır.

1 milyon 30 bin adayın girdiği açıklanan 2010 sekizinci sınıf SBS sınavı sonucunda ortaya çıkan, MEB sayfasından alınan II. yerleştirme sonuçlarına göre oluşan taban puanları dikkate alınarak yapılan bu çalışmada okullar sıralaması için 450 taban puanı esas alınmıştır

İyi okullara girmenin kriteri olarak addedilen 450 tam puan alan bir öğrenci, 1 milyon 30 bin öğrenci arasında yüzde 4.50'lik dilime girmiş, yaklaşık 45 bininci olmuş demektir. 1 milyon otuz bin kişinin girdiği sınavlarda makul düzeydeki okullara yerleşmek için yeterli olan 400 puan alan bir öğrenci ise yüzde 15.50'lik dilime girmiş, yaklaşık 160 bininci olmuş demektir.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, maalesef -400 puanın altındaki- yaklaşık 870 bin çocuğu, "ileride iyi bir fakülte kazanamam ve geleceğimi kurtaramam" psikolojisine sokan ve zimmen insanların bu öğrencilere "işe yaramaz çocuk" gözüyle bakmasına olanak tanıyan bir sınav sistemimiz var.

Bu korkunç bir kastlaşma ve insan sermayesinin daha küçükken duygusal olarak hırpalanması ve heba edilmesi anlamına gelir. Gençlerinin ezici çoğunluğunu aşağılayan bir ülke insan sermayesine söylemi kadar değer vermediğini gösterir.

Aşağıdaki tablolarda bu okullar yer alıyor. Fazla yer işgal etmemek adına sadece ilk yirmi beş okulun sırlaması verilecek, ancak yorum 450 taban puanı esas alınarak yapılacaktır. Şimdi Tablolara bakalım.

Yüksek puanlı ilk on devlet fen lisesi

 Tab. Puan Kon.

1- Ankara Fen Lisesi 491.690 104

2- İzmir FL 491.369 78

3- İstanbul Atatürk FL 489.372 104

4- Konya Meram FL 488.513 78

5- Aydın FL 487.831 78

6- Kayseri F. L 486.529 78

7- Adana Fen Lisesi. 486.335 104

8- İzmir Buca FL 485.446 52

9-Manisa Turgutlu Halil Kale FL 484.916 78

10-Denizli Erbakır FL 483.699 104

11- Bursa Ali Osman FL 483.406 104

12-Eskişehir O.Pazarı Fatih FL 483.265 104

13- Antalya Yusuf Ziya Öner FL 482.581 104

14- Manisa FL 481.211 52

15- Mersin FL 481.312 104

16- Samsun G. Z. Y. FL 480.974 104

17- Balıkesir Ziraat Bankası FL 480.300 104

18- İzmit Körfez Fen Lisesi 479.767 104

19- Çanakkale FL 478.908 78

20- Isparta Süleyman Demirel FL 478.813 104

21- Trabzon Yomra FL 478.430 78

22- Tekirdağ Milli Piyango FL 478.355 104

23- Sakarya FL 477.598 104

24- G.antep Vehbi Dinçerler FL 477.331 104

25- Malatya FL 476.893 104

TOPLAM  2414

Görüldüğü gibi 97 fen lisesi bu tabloda yer almayı başarmış, mevcut fen liselerinin 14 tanesi bu listeye girememiş, sosyal bilimler liselerinden de iki tanesi bu tabloda yer bulabilmiştir.

Listeye giremeyen 10 il de dahil yaygınlık ve Türkiye'nin her yerinde yüksek puanlı öğrencileri toplamak yönünden en başarılı okullar fen liseleridir.

ÖSYM eski Başkanı Prof Dr. Ünal Yarımağan 2010 sınav sonuçlarını açıklarken fen liselerini en yüksek puanlı öğrencileri alan tek okullar gibi sundu. Ayrıca Anadolu liselerinin en başarısız okullar grubunda olduğunu sürekli vurguladı. Acaba durum nasıl?

TABLO-2 Yüksek Puanlı İlk On Devlet Anadolu Lisesi

 Tab. Puan Kon.

1- İstanbul Galatasaray Lisesi (5 Yıl) 493,085 100

2- İstanbul (Erkek ) Lisesi (5 Yıl) 491,647 180

3- İstanbul Kabataş Lisesi(İng) (5 Yıl) 489,734 120

4- İstanbul Kabataş Lisesi(Alm) (5 Y.) 489,007 60

5- İstanbul Kadıköy Anadolu Lis. (5 Yıl) 483,880 240

6- İstanbul Cağaloğlu AL (5 Yıl)  482,673 180

7- İstanbul Hüseyin Av.Sözen AL (5 Yıl) 482,623 150

8- Ankara Atatürk An. Lisesi (5 Yıl) 481,180 330

9- İstanbul Beşiktaş Sakıp Sabancı AL 479.842 150

10- Ankara Gazi AL 477,692 270

11- İstanbul Burak Bora AL (İng) 477,687 150

12- İstanbul Adnan Menderes AL  476,920 150

13- Konya Meram AL 476,242 180

14- Bursa Anadolu Lisesi  476,079 210

15- Ankara M. E. Resulzade An. Lisesi 475,423 150

16- Adana Anadolu Lisesi (Çukurova) 474,303 150

17- İstanbul Burak Bora AL ( Alm) 473,565 30

18- İstanbul Beşiktaş Atatürk AL 473,104 240

19- İstanbul Kartal Köy Hizmetleri AL 471.636 180

20- İzmir Atatürk Lisesi (İng) 470,750 240

21- İstanbul Pertevniyal Lisesi 470,596 240

22- İstanbul Vefa Lisesi (5 Yıl) 469,718 150

23- Ankara Dr. Ege'ler AL  469,592 150

24- Denizli AL 469,436 150

25- İstanbul Haydarpaşa Lisesi 469,253 210

TOPLAM  4360

Doksan bir tane Anadolu lisesi 450 barajını geçerek bu listede yer almış. Ancak başarılı Anadolu liselerinin bulunduğu farklı il sayısı sadece 19. Halbuki bu rakam fen liselerinde 71'dir. Anadolu liseleri başarılı öğrencilerin en fazla gittiği okullar olmalarına karşın, ülkemizin sosyo-ekonomik olarak gelişkin ve eğitim düzeyi yüksek kentlerinde yer almaktadır.

Anadolu liselerine toplam 13.570 öğrenci yerleşirken, bu rakam fen liselerinde 8528'dir. Bilinenin aksine yüksek puanlı öğrencilerin çoğu Anadolu liselerini tercih etmektedir.

Türkiye'nin en yüksek puanlı devlet okulu Anadolu lisesi statüsünde olan Galatasaray Lisesidir. İstanbul Lisesi de fen liselerinin en iyisi konumunda bulunan Ankara Fen Lisesi ile aynı puandadır ve kontenjan dikkate alındığında ikinci durumdadır.

"Gelişmiş sosyo-ekonomik sınıflar iyi Anadolu liselerini seçiyor"

İyi Anadolu liselerinin Türkiye'nin sosyo-ekonomik olarak gelişkin ve eğitim düzeyi yüksek kentlerinde yer alması büyük kentlerin elde ettiği algı düzeyine Milli Eğitim Bakanlığı'nın daha gelemediğini gösterir. Yoksa fen liselerinin sayısı plansız bir şekilde artırılmaya devam edilmezdi.

Robert Kolej, Alman Lisesi gibi hazırlıklı kolejlerin de metropollerde yer aldığını düşünürseniz Anadolu'nun yükselen sınıflarının çocuklarının hala bu okullara yönlendirilemediğini göreceksiniz. Bu durum sınıfsal ayrımı beslemekte, sosyal ve kültürel dönüşümünü ertemektedir.

Türkiye'de nedeni anlaşılamayacak biçimde fen-matematik bölümler yüceltilirken, Türkçe-matematik ve Türkçe-sosyal bölümler aşağılanmaktadır. Oysa sosyal bölümler bir ülkenin hem kültür hem de ekonomisi için çok önemlidir. Ayrıca Türkiye'de yüksek puanla girilen sosyal bölümler çoktur. Örneğin Galatasaray hukuka girmek için ilk 100 öğrenci arasında olmak gerekmektedir. Çok yüksek puanlı işletme-ekonomi-siyaset bilimi bölümleri vardır.

"Neden girişimci yetiştiremiyoruz?"

Türkiye'de sadece SBS dersaneciliği yıllık asgari 1.5 milyar TL'lik pastaya tekabül etmektedir. Üç yıl süren SBS'nin bir yıla indirilmesi hem öğrencilerin yıpranmaması hem de ekonomik yük nedeniyle çok isabetli olmuştur. Ancak bu düzenleme tek başına yeterli değildir. Bu kapsamda:

İsteyen istemeyen herkesin sınavın nesnesi haline getirilmesinden vazgeçilmeli, okullar doğru biçimde müfredat düzenlemesine tabi tutulmalı, okulların tümden kalitesini artırmak ve okullarda çocukları hayata hazırlamak birinci hedef olmalıdır.

Başta, girişimcilik eğitimi olmak üzere değişik uğraşlar çocukların sınava hazırlanması kadar önemli olmalıdır. Büyümeyi hedefleyen bir ülkenin girişimciliğin bir iş seçeneği olduğunu gençlerine öğretmemesinin izahı olamaz. Bu eğitimin başlaması gereken düzey ilköğretimdir.

Mevcut sistem alınan puanı fetişist bir başarı ölçütüne dönüştürdüğü için, endüstriye yatkın, becerileri olan çocuklar teknik meslek liselerine gitmek istememektedir. Çünkü bu liseler puan olarak en alttadır. Bunların başarılı olanlarının mühendisliğe atlayamamaları da sorunu kronik hale getirmektedir.

14-15 yaşlarındaki başarılı çocukları istese de istemese de ailesinin dışında okumak zorunda bırakmaktadır. Bunun başta psikolojik olmak üzere ekonomik ve sosyal sıkıntıları vardır. Bu nedenle her yerleşim yerindeki okulların kalitesinin yükseltilmesi şarttır.

"SBS sınavının tamamen kaldırılması yanlıştır"

Milli Eğitim Bakanımız zaman içerisinde SBS'nin tamamen kaldırılacağını söylemiştir. Bu gözden geçirilmesi gereken bir karardır. AK Parti gibi çevreden gelen insanların oluşturduğu bir iktidarın Anadolu'nun zeki çocuklarının iyi liselere girmesinin sigortası olan sistemi değiştirme lüksü olamaz.

Bu sosyolojik tespitin yanında sınavsız geçişin başka önemli zararları da vardır.

Türkiye'de not sistemine göre okullara öğrenci almanın alt yapısı yoktur. Devlet okullarında adil not sistemi kısmen oturtulmasına rağmen, özel okullar not sistemini bir taktik olarak kullanmaktadır.

Türkiye'de okulların eğitim kalitesi aynı değildir. İyi bir okulda notları düşük bir öğrencinin başka bir okulda notları iyi olan öğrenciden daha bilgili-başarılı olabileceği HERKESÇE bilinen bir gerçekliktir.

Demokratikleşmemize karşın ideolojik önyargıları tam anlamıyla yok edemedik. Eğer herkesin girdiği adil bir sınav ortadan kaldırılırsa çocukların diline, dinine, görünüşüne, saçına, küpesine bakılarak onlarca eleme kalemi üretilir. Hiçbir genç bu tür önyargıların nesnesi haline getirilmemelidir. Bu sosyal harmoniyi ve insan sermayesini tüketir.

Sanırız ki sayın Bakan eğitimimizin utanç kalemlerinden birisi olan dersane sistemini kaldırmayı hedeflemektedir. Hedef doğru ancak yöntem yanlıştır.

"Fen liselerini çoğaltmak onları bilim yuvası olmaktan çıkarır"

Fen liseleri Türkiye'nin en güzide okullarındandır. Ancak sayıları çok fazladır. İllerin tümünde ve yirmiye yakın ilçede fen lisesi açılmıştır. Bölgesine yatırım kanalize edemeyen siyasetçi-yöneticilerin Bakanlığa bastırarak fen lisesi getirme yarışına girmeleri bu durumu ortaya çıkarmıştır. (Listeye giren 95 fen lisesinden 5 tanesinin adı Süleyman Demirel'dir. Atatürk ismi bile bir fen lisesinde vardır.)

Fen liseleri 1950'lerdeki açılış amacı olan "bilim adamı yetiştirme, bilim yuvası olma" özelliğinden kopup öğrencileri fen-matematik puanıyla girilen bölümlere hazırlayan dersane-okullara dönüşmüştür.

Özel fen liseleri puanlarını yüksek tutmak için çok az sayıda öğrenci almaktadır. 10 ve altında kontenjanı olan okullar dahi vardır. Bu derhal yasaklanmalı, makul bir baraj konulmalıdır. Bu taktik suni imaj reklamcılığına giriyor olup, tüketicileri (öğrencileri) yanıltıcı bir niteliğe de sahiptir.

Türkiye'nin (her alandaki) makro hedeflerine uygun öğrenci yetiştiren en iyi okullar kanaatimizce nitelikli Anadolu liseleridir. Başta dili erken öğretmek olmak üzere, kültür, sanat, edebiyat, spor ve kişisel hobiler gibi onlarca alanda geliştirilen ve en önemlisi de özel özgüven aşılanan bu çocuklar hayata diğer yaşıtlarından birkaç adım önde başlayabilmektedir.

"Hazırlıklı Anadolu meslek liseleri cazibeyi artırır"

Anadolu liselerinin sadece on tanesinin hazırlık sınıfı vardır. Bunun yedi tanesi İstanbul, birer tanesi de sırasıyla Ankara, İzmir ve Balıkesir'dedir. Bu sayının kesinlikle artırılması gerekir. Tablo-2'ye baktığınızda puanı yüksek ilk sekiz okulun tamamının hazırlıklı Anadolu lisesi olduğunu görürsünüz.

Bu kapsamda (i) il nüfusu 1 milyonu ve/veya il merkezi nüfusu 500.000'i bulan illerde bir Anadolu lisesi ile; (ii) Türkiye'de her Anadolu meslek lisesinden sadece bir tanesi (örneğin Şişli Anadolu Teknik, Çankaya Anadolu Ticaret gibi) hazırlıklı hale getirilmelidir. Başarılı öğrencilerin teknik liselere çekilebiliyor olması sanayinin nitelikli ara eleman ihtiyacına da bir cevap olabilir.

Zaten Anadolu liselerinin sayısı ve yelpazesi genişken, 2010 yılında Milli Eğitim Bakanımız bir açıklama daha yapmış, bütün düz liselerin Anadolu lisesine çevrileceğini söylemiştir. Sayın Yarımağan ve istatistikleri yanıltan budur. Aralarında bu kadar kalite farkı olan başka okul grubu yoktur.

Bakanlığın bu kararı okulları kalitede değil, kalitesizlikte eşitlemek demektir. Mutlak eşitliğin adil ve mümkün eşitlik olmadığı bilinen bir gerçekliktir. Gelişmiş ülkelerde de okullar arasında kalite farkı mevcuttur. Oralarda bizden daha iyi yapılan şey bu okullar arasındaki marjın daha düşük olmasıdır.

Kabataş gibi, İstanbul Erkek gibi tarihi okulların binalarının "Yerine 100 tane okul yapılacak" mülahazasıyla satılması, seçkin olanın sıradana, niteliğin de niceliğe tercih edilmesi anlamına gelir. Tarihine ve kültürüne önem veren bir iktidara böyle bir yola tevessül etmemek yakışır.