“Şirketin menfaati için kadın lazım, kadınlara iş olsun diye değil”

Az sayıda kadın riski ve kararı alıp öyle karşınıza çıkıyor. Kadınlar genelde kararı size bırakmayı tercih ediyorlar. Riske daha duyarlılar. İstemiyorlar. Erkekler ise genellikle biz risk almak için buradayız fikrindeler

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Az sayıda kadın riski ve kararı alıp öyle karşınıza çıkıyor. Kadınlar genelde kararı size bırakmayı tercih ediyorlar. Riske daha duyarlılar. İstemiyorlar. Erkekler ise genellikle biz risk almak için buradayız fikrindeler.

Gülten Türktan, kadının iş dünyasındaki rolünün güçlenmesi için çok önemli çalışmalara imza atmış bir isim. Son dört sene KAGİDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışan Türktan, şu anda Sandvik Endüstriyel Ürünler ile Martı Otel İşletmeleri ve Martı GYO’nun Bağımsız Yönetim Kurulu üyesi görevini sürdürüyor. Türktan aynı zamanda W20 Türkiye Başkanı. 

“Şirketin sürdürülebilirliği ve menfaatleri için kadın lazım. Kadınlara iş olsun diye değil” diyen Gülten Türktan, yönetim kurulu deneyimlerini şöyle anlatıyor: 

► İlk defa bir yönetim kuruluna (YK) aday gösterildiğinizde size kim nasıl ulaştı? Sizce YK’yna aday gösterilmenizde hangi özellikleriniz öne çıktı? 

İlk defa YK’yna aday gösterildiğimde yıl 1990’dı ve tüm şirketin Hukuk İşleri Departmanı, diğer sorumluluklarım yanında bana yeni bağlanmıştı. Yönetim kurulu üyesi olarak atanmamı duyduğumda çok da önem vermedim önceleri. Şirkette birden fazla görev almanız bekleniyordu, ama tek maaş alabiliyordunuz. Dolayısıyla, aynı maaşa daha fazla iş diye algıladım önce. Şirket avukatımız haftalık toplantıya geldi ve “Sizi çok tebrik ederim, bu çok önemli bir sorumluluk, bu kadar genç bir yaşta, böyle bir sorumluluk vermiş olmaları çok önemli” dedi. O zaman arkama yaslanıp bir düşündüm. Öyle de bakılabilirdi.

Arkasından da hemen tebrikler, alkışlar ve şirket içi sorular ve sorgulamalar başladı. Beş ayrı genel müdürlük ve fabrikalar vardı. Neden şirkete yıllarını vermiş o genel müdürlerden biri değil de ben? YK’ nın çoğunluğu yurt dışında bu genel müdürlüklerin üstlerinden ya da en üstlerinden oluşuyordu. Ben de girmek isterim! Ne konuşulacak orada? soruları başladı. Yönetim kurulu üyeleri yabancı olunca sorun olmuyor, ilk defa bir Türk ve profesyonel yönetici girince sorular başlıyor. Sonunda bu konuyu da aştık ve ilk YK toplantısına girdim. 

Hiç konuşmadım. Aslında konuşamadım. Biliyorsunuz söz kesmek saygısızlık. Yurt dışında okusanız da, yaşasanız da, öncesinde öyle öğretilmişsiniz. Zaten sırayla konuşuyorlar. Herkes birbirini bekliyor ve dinliyor. Bir bölümün yatırımı konusundaki görüşmelerde bir kargaşa çıktı. Ve kanımca uygulanması mümkün olmayan bir karar alındı. Sonunda toplantı bitti. “Neyse!” dedim kendi kendime “sen olsan kararı ne şekilde alırdın?” o şekilde yaz bakalım tutanağı. Nasıl olsa okunacak. Düzeltirler. 

Ülke Müdürü oldukça deneyimli ve tüm şirket içinde oldukça yüksek kadroda bir bey. Okumuş. Çağırdı. “Toplantı notları, toplantının kendisinden, daha da iyi olmuş. Tebrik ederim seni” dedi. “Ancak” diye devam etti. .”Eyvah!” dedim. “Biz seni kurula genel sekreter olarak tayin etmedik ki, genel sekreter de konuşur. Sen artık bir YK üyesisin. Orada bir koltuğun var. Toplantı içinde konuşmak, diğer üyeleri uyarmak ve doğru yöne çekmeye çalışmak senin görevin. Onun için susma. Konuş toplantılarda” dedi. Böyle başladı benim yönetim kurulu serüvenim. 

asdasd-orta.jpg

KADINLAR DAHA DETAYCI VE ÇOK YÖNLÜ DÜŞÜNÜYOR 

► Şirket YK’da yer alan kadınlar sizce erkeklerden farklı mı ve hangi açılardan farklı? Örnek verebilir misiniz? 

Her insan birbirinden farklı. İnsanlar eğitiminlerinin, yetiştirilme biçimlerinin, doğalarının, kapasitelerinin ve deneyimlerinin bir ürünü. Bir de kadın ve erkek olmanın ayrı ayrı meziyetleri var. Genelleme yapmak gerekirse, kadınlar daha detaycı ve daha çok yönlü düşünebiliyorlar. Erkekler ise daha net ve direk düşünüyor. Az sayıda kadın riski ve kararı alıp öyle karşınıza çıkıyorlar. Genelde kararı size bırakmayı tercih ediyorlar. Kadın riske daha duyarlı. İstemiyor. Erkek ise genellikle biz risk almak için buradayız fikrinde. Araştırmalar genelde kadının riski öngörebildiğini, çevreye duyarlı düşündüğünü, insan boyutuna erkekten daha fazla önem verdiğini ve finansal neticelerle ve gelişmelere karşı daha dikkatli duyarlı olduğunu gösteriyor. Şirketin sürdürülebilirliği ve menfaatleri için kadın lazım. Kadınlara iş olsun diye değil. Erkekler daha fazla anlaşmayı önemsiyor veya barışı ve dirliği bozmamayı ve sessiz kalmayı bir değer boyutu haline getirerek çalışıyorlar yönetim kurullarında. Bir de “kadın alırsak, soru sorar veya itiraz eder şimdi” gibi bir kanı var. “Eski köye yeni adetler getirmeye kalkar.” Bu önyargıyı yıkabilen şirketler ise ayakta kalıyor ve ayakta kalabilecek. 

► Sizin pek çok diğer kadından farklı olarak cam tavanı delmenize kadar geçen süreçte ilerlemenizi sağlayan en önemli faktörler neler oldu? Bu süreçte kadınların önündeki en büyük engeller neler? 

Öncelikle şanslı idim herhalde. Önüme büyük engeller çıkmadı ve her yönden destek de vardı diyebilirim. Hem çalıştım, belki de çok çalıştım, hem de önüme çıkan engellerde “sakin ol ve yoluna devam et” politikasını başarı ile uygulayabildim. 

Kadınların önündeki en büyük engellerden birisi, “Yapamayabilirim endişesi” yani, cesaret eksikliği. Öne çıkmada, görev talep etmekte bu çok önemli bir boyut. 

İkinci boyut ise yine riskle ilgili. Genellikle kadın tarafından düşünülen şu: “Benim şu anki görevim ve gelirim iyi. Neden daha fazlası için hamle yapayım?” Azla yetinme kadınlarda var olan bir beceri. Ama iş hayatında pek değer gören bir boyut değil ve de fırsatları yakalamayı önlüyor. 

Üçüncü gördüğüm sorun ise, yükseldikçe iş ve hayat dengesi hayat tarafında daha ağır basmaya başlıyor. Taş koyma, engel çıkartma boyutu ise, çok da, kabul etmediğim bir boyut. Tabi böyle bir şey var. Benim de başıma geldi. İnsanların doğasında kıskançlık var. “Gel birlikte hareket edelim. Öne çıkma, avaraj ol” baskısı var. Hatırlanması gereken şu: Bunu sadece size değil, herkese yapıyorlar. Erkekler de birbirlerine yapıyor, kadınlar da kadınlara yapabiliyor. Burada çözüm için ileriye bakabilmek şart. 

YK'NIN AKIL VEREN BİR YAPI OLMASI LAZIM 

► Sizce Türkiye’de yönetim kurullarına kadın oranının artması nasıl sağlanabilir? Pek çok ülkede uygulanan ve AB Parlamentosunda da onay bekleyen Yönetim Kurullarında Kadın Kotası konusunda ne düşünüyorsunuz? 

Kabul ile ve kadının katkısını anlayarak ve içtenlikle görerek olur. Aynı görev tarifi herkes için geçerli ise kotaya sıcak bakılabilir. Ancak, ben her zaman işi doğru yapma gereğine inanıyorum. “Mış” gibi yapmanın hiç bir katkısı olmuyor. Bazı şirketlerde kadının ismini görüyorsunuz. Ancak, kendisi ortada yok. Yönetim kurulu asla bir ücret dağıtma mekanı değildir ve olmamalıdır. Şirketin hangi yönde ilerlemesi gerektiğine akıl veren, soru soran ve sorgulayan ve yön gösterebilen bir yapı olması lazım. İşlemeyen ve kağıt üzerinde kalan bir yönetim kurulu da, sadece bir kişinin fikri ile yönetilen yönetim kurulları çok da sürdürülebilir neticeler veremeyebiliyor. En iyi haber ise yönetim kurullarında kadın ve üst yönetimde kadın için çalışan birden fazla oluşumun olması. 

► Türkiye’de yönetim kurullarına aday gösterme sürecinin nasıl işlediği ile ilgili gözlemlerinizi ve yorumlarınızı paylaşır mısınız? Kadınların bu süreçte dikkate alınması nasıl sağlanabilir?

Türkiye’de yönetim kurullarının öneminin ve değerinin çok anlaşılmış olduğunu ve gereğince çalıştırıldığını bazen göremiyoruz. Öncelikli konulardan biri bazı şirketlerde, kurumsallık yerine, tek adam rejimi gelişiyor veya geliştiriliyor. “Ben CEO isem, ben her şeyi bilirim ve en iyi kararları ben veririm. Herkes benden aşağıda bir pozisyondadır. Bana katkısı olacak insan yok ortalarda. En iyi deneyim bende” diyen ego merkezli bir kişinin bir de başına “Bu sonuç daha da iyiye nasıl değişir? Şu şekilde bir sonuç bekliyoruz veya bu sorun için şu şekilde bir yöntemi seçmenizi öneriyoruz” diyen bir yönetim kurulundan ziyade, “evet efendim, bugün dünden daha da haklısınız, evet her şeyin en doğrusunu zaten siz bilirsiniz” denilen bir ortamı tercih etmesi doğal da olabilir. Bazen kolayı seçmek de akılcıdır. Ancak, tek adam rejimi, tek adamın yaşam ve karar yetisi çerçevesinde kalıyor ve nesillere uzanan bir kurumsallığa ulaşamıyor. Birinci boyut bu birbiri ile çelişen ego boyutu. Yönetim kurulunu seçen kişinin sorgulanan, hedef verilen, direksiyonun yönünü şu şekilde değiştirebilir miyiz denilen demokratik ve çok sesli bir ortama geçmesi oldukça zor olabiliyor. Yönetim kurullarının bir zorluğu da, her neticenin toplandığı ve bir bilgi darboğazı olan CEO pozisyonuna, çoklu akıl üretmek ve bir nevi dışarıdan “gazel okuyarak” katkı, fi kir ve yön verebilmekten geçtiği için değerini tam anlayabilmek ve de işler veya işleyecek bir yönetim kurulu yaratmak zorluğundan geçiyor. Diğer bir boyut da çoklu fikirlerle ortak ve doğru karar alabilmek yetisini geliştirmek gerekililiği. Bu da birlikte çalışma becerisi ve işleyen bir momentum gerektiriyor.

İş Dünyasına Yön Veren Kadınlar Röportaj Dizisi Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu katkılarıyla hazırlanmıştır.