Şirketler hükümetlerden etkili ama..

Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi Başkanı Prof. Mervyn King, "Şirketler hükümetlerden etkili ama hala kar-zarar raporu yazıp, raporlarına çevresel ve toplumsal konuları eklemiyorlar" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

 
 
İSTANBUL - Kurumsal şirketler 100 yılı aşkın süredir finansal raporlama yapıyorlar. Son yıllarda "iklim değişikliği, sürdürülebilirlik" gibi konuların daha fazla gündeme gelmesi "Sürdürülebilirlik Raporlaması" yapan şirket sayısını arttırdı. Ancak dünya bugün, finansal ve sürdürülebilirlik raporlamalarını bir araya getiren "Entegre Raporlama"yı konuşuyor. Bu konuda uluslararası otorite olan Prof. Mervyn King, 6. Kurumsal Yönetim Zirvesi için Türkiye’ye geldi ve iş dünyası ile buluştu. 50’yi aşkın şirketin üst düzey yöneticilerinin katıldığı etkinlikte Prof. King, "Şirketlerin 21. Yüzyıl’da başa çıkması gereken meseleleri 20. Yüzyılın karar verme biçimi ve raporlama sistemiyle çözemeyiz" dedi. 
Dünya üzerindeki şirketler 100 yılı aşkın süredir finansal raporlama yapıyorlar. 21. Yüzyıl’la birlikte daha fazla gündeme gelen "iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik" konusu giderek artan sayıda şirketin son yıllarda "Sürdürülebilirlik Raporlaması" yapmasını sağladı. Ancak Dünya bugün finansal raporlar ile sürdürülebilirlik raporlarının birlikte yapılmasını öngören "Entegre Raporlama" konusunu konuşuyor. Entegre Raporlama bir kurumun stratejisi, yönetimi ve finansal performansı ile çevresel ve sosyal konularla arasındaki bağlantıları ortaya koyuyor. 
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) ve Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD), geçtiğimiz günlerde "Entegre Raporlama" konusunda dünyanın bir numaralı ismi Prof. Mervyn King’i Türk iş dünyası ile bir araya getirdi. King, Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi (IIRC) Başkanı ve Küresel Raporlama İnisiyatifi (GRI)  Onursal Başkanı.     
SKD tarafından düzenli olarak yapılan "Sürdürülebilirlik Raporlaması" eğitiminin kapanış oturumu olarak düzenlenen, "Sürdürülebilirlik Raporlamasındaki gelişmeler, Entegre Raporlama ve konunun CEO’lar için yaşamsal önemi" başlıklı toplantıya,  Akbank, Avea, Brisa, Borusan Holding, Coca Cola, Çimsa, Deloitte, Eczacıbaşı Holding, Garanti Bankası, İhlas Ev Aletleri, Jain, Olmuksa, PwC, Soyak Holding, Sütaş, Şekerbank, Tofaş, TAV, Türk Telekom, Vodafone gibi Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden yaklaşık 100 üst düzey yönetici katıldı.   
 
"Kimononu açacaksan içine giydiklerinin iyi olmasına dikkat et"
 
Konuşmasında, finansal raporların şirketin durumunun yalnızca bir bölümünü gösterdiğini, toplumsal ve çevresel etkileri göstermediğini söyleyen Prof. Mervyn King,  "Entegre raporlarda yönetim kurulunun ortak fikri olan sistem vardır. Finansal raporu alırsınız, sürdürülebilirlik raporunu alırsınız ve entegre rapora koyarsınız. Stratejik olarak sürdürülebilirliği nasıl uyguladığınızı gösterirsiniz. Kısaca ve basitçe şunu yapmalısınız: Hissedarlarınıza ne yaptığınızı anlatın, anlattıklarınızı yapın ve bunu entegre raporunuza yazın." 
 
"Şirketlerin 21. Yüzyıl’da başa çıkması gereken meseleleri 20. Yüzyıl’ın karar verme biçimi ve raporlama sistemiyle çözemeyiz" diyen Prof. King, entegre raporlamayı yönlendiren unsurları şöyle sıraladı: Dünyanın içinde bulunduğu durum, bugünkü tüketiciler, yeni kapitalist anlayış, şirketin kimliği ve itibarı, rekabetsel avantajlar, daha bilgili bir yönetim, pazar gücü… 
 
"Nasıl raporladığınız, nasıl davrandığınızı sergiler" diye konuşan King, "Japonların çok güzel bir atasözü var: ‘Kimononu açacaksan içine giydiklerinin iyi olmasına dikkat et’. Bu doğru. Örneğin İstanbul’da kumaş boyaması yaptığınız bir işiniz var. Bu toksik atıkların çok olduğu bir iştir. Toksik atıkları işlemden geçirmeden atarsanız elbette karınız artar ancak bunu yaptığınızda İstanbul halkından çalmış olursunuz. Mesela onların su kaynaklarını kirletirsiniz. Ve eğer bu öğrenilirse -ki bu çok mümkün- kesinlikle şirketiniz hayatta kalmayı başaramaz."
 
"Büyük şirketler hükümetlerden daha etkili ama raporlarında toplumsal konulara yer vermiyorlar"
 
Bugünün şirketlerinin topluma entegre olduğunun altını çizen Prof. King, "Lehman Brothers çöktüğünde 2 milyar insan bundan etkilendi. Bugün Microsoft’un başına böyle bir şey gelse 2 milyar kişi etkilenecektir. Bugün şirketler hissedarlarını içine alıyor, dışlamıyor. Onlara isteklerini, ilgi alanlarını, endişelerini, beklentilerini soruyor. Ayrıca artık şirketlerde bazı yeni pozisyonlar var: Şirket-hissedar ilişkileri uzmanı gibi. Yönetim kurulu dışındaki hissedarlarla konuşup bu bilgileri toplayıp şirket yönetimine iletiyorlar. Böylece yönetim idare şeklini bunun üzerine kurgulayabiliyor. Yönetim, stratejisini buna göre düzenliyor" dedi. 
 
Dünyadaki ilk 100 büyük şirketin uluslararası özel kuruluşlar olduğunu hatırlatan King, büyük kurumların dünya üzerinde pek çok ülkenin hükümetinden daha büyük etkisi olduğunu, ancak hala şirketlerin raporlarına toplumsal konuları eklemeyip, kar-zarar bazında raporlama yaptıklarını belirtti. 
 
"Kritik konu ne kadar para kazandığımız değil bu parayı nasıl kazandığımız"
 
"Kritik konu ne kadar para kazandığımız değil bu parayı nasıl kazandığımız" diyen King, raporlamada "finans, toplum ve çevre"yi dikkate alan "üçlü yaklaşım"ın önemini şöyle anlattı: "Şirketin yöneticisi, şirketin kalbi, ruhu ve aklıdır. Şirketiniz küresel finansal kriz, iklim değişikliği gibi pek çok şeyin ortasında yer alıyor. Hepimiz son zamanlarda meydana gelen olağanüstü iklim olaylarının farkındayız. Dünya nüfusu 7 milyar ve işleri şimdiki gibi yürütmeye devam ederseniz sorunlar büyüyecek. Hayat da, işiniz de sürdürülebilir olmayacak. Hayatın devamı bile tartışılabilir olacak. Bu yüzden işi alışılmadık şekilde yapmak zorundayız. Daha fazla üretimi daha az doğal kaynak kullanarak yapmayı öğrenmek zorundayız. Kesinlikle zihniyet değişikliği, yenilikçi fikirler ve bilişim teknolojisi kritik konular olacak. Bunlar değişimin yönlendirici unsurları."
 
Şirketlerin işlerini yürütürken "iklim değişikliği" gibi konuları göz ardı edemeyeceğini söyleyen King, "Eskiden, başka hiçbir şeyi dikkate almak zorunluluğu yokmuşçasına, yalnızca hisselerin değerini yükseltmek düşünülüyordu. Geçen yüzyılda şirketler birer kale gibiydi. Bu şirketler için gerekli kapitali zengin aileler sağlıyordu. Tek odak noktası kar hanesiydi. Bu karı elde etmek için dünyadaki doğal kaynakları kullandıklarını ve bunun iş yaptıkları topluluklar üzerinde etkilerini göz ardı ediyorlardı. Bir şirket içinde bulunduğu toplumun bir parçasıdır, toplumdan ayrı değildir" dedi. 
 
"Sürdürülebilirlik Raporlaması" eğitimlerinin 2. fazı Prof. King ile sona erdi
 
Prof. King, SKD’nin düzenli olarak yürüttüğü "Sürdürülebilirlik Raporlaması" eğitimlerinin ikinci fazı için Türkiye’ye geldi. Bu konuda Eylül 2012’de ayında düzenlenen ilk fazın ardından, 16 Ocak 2013’te eğitimin ikinci fazı yapıldı. Katılımcıların Sürdürülebilirlik Raporu hazırlamak konusunda SKD eğitmenlerinden bire bir danışmanlık almasına da imkan tanıyan ikinci faz, 18 Ocak 2013’te Prof. Mervyn King’in "Sürdürülebilirlik Raporlamasındaki gelişmeler, Entegre Raporlama ve konunun CEO’lar için yaşamsal önemi" konulu semineri ile tamamlandı. Seminerin sonunda eğitime katılanlar sertifikalarını Prof. Mervyn King’in elinden aldılar.