”Siyasi partilerin kapatılması çözüm değil”

Diyarbakır-Şanlıurfa Kalkınma Ajansı'nın açılışında DTP hakkındaki kapatma davasına ilişkin sorulan soru üzerine Bakan Eker, "Benden başkası yerine düşünmemi istiyorsunuz." dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİYARBAKIR - Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, siyasi partilerin kapatılmasının çözüm olmadığını söyledi.

Diyarbakır-Şanlıurfa Kalkınma Ajansı'nın açılışında bir gazetecinin DTP hakkındaki kapatma davası ve DTP'lilerin sine-i millete dönme yönündeki açıklamalarına ilişkin sorusu üzerine Bakan Eker, "Benden başkası yerine düşünmemi istiyorsunuz. Ben başkasının yerine düşünemem. Benim parti kapatma ile ilgili görüşmelerimi soruyorsanız, ben partilerin kapatılmasına karşıyım" dedi.

Demokraside siyasi partilerin kapatılmaması gerektiğini, bunun çözüm olmadığını düşündüğünü kaydeden Eker, bunu demokratik felsefe, teori ve hukuk devleti ile çok fazla bağdaştıramadığını bildirdi. Türkiye'de daha önce de yaşanan tecrübelere göre de siyasi partilerin kapatılmasının çözüm olmadığını düşündüğünü ifade eden Eker, şöyle dedi:

"Bu düşüncem bütün partiler için geçerlidir. Bunun dışında DTP'nin özel olarak kapatılması ve sine-i millete dönme kararlarıyla ilgili bir değerlendirme benim işim değil. Bu başkasının yerine düşünmektir. Dilerim ki Türkiye'de demokratikleşme süreci, amacı doğrultusunda Türkiye'nin daha müreffeh, demokratik, sivil, kalkınmış ve zengin bir ülke olmasına katkı sağlar. Biz demokratikleşme sürecinin elbetteki başarılı olmasını, kabul görmesini ve amacı doğrultusunda Türkiye'ye hizmet etmesini bekliyoruz."

Bir gazetecinin "DTP'liler demokratik açılım sürecine destek vermeyeceğini açıkladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise Bakan Eker, çok haklı olmayan bahanelerle, bir takım gerekçelerle demokratikleşme sürecine zarar verecek eylemlerin, tutum ve davranışların da milletin gönlünde yer bulmayacağını söyledi.

Bugünlerde herkesin Türkiye'nin barış ve huzuruna, bölgedeki insanlara demokrasinin nimetlerinden daha çok istifade edecekleri bir projeye destek vereceklerine inandığını kaydeden Eker, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu süreci engellemeye, baltalamaya provoke etmeye dönük eylem, söz ve tutum ve davranışların sadece bu bölgeye değil bütün Türkiye'ye zarar verdiğine ve vereceğine inanıyorum. Bunun için milletimize de ilgili tüm kesimlere sağduyu çağrısı yapıyorum. Soğukkanlılıkla meseleleri değerlendirmelerini istiyorum. Herhangi bir talep, istek, arzu, olduğu zaman bunun molotofkokteyli atma suretiyle değil, uygar bir şekilde dile getirilmesi bunların incelenmesi, hakikaten bir sorun varsa zaten normal şekillerde talep edildiğinde çözüleceğine inanıyoruz. Olmayan bir şeyi olmuş gibi gösterip yanlış bilgilerle, enformasyonla toplumu provoke, tedirgin, huzursuz edip, insanları sokağa dökmeleri Türkiye'ye zarar verir, Türkiye'ye bir faydası olmaz, Kürtlere de Türklere de bir faydası olmaz. Herkese zarar verir. Onun için daha soğukkanlı, rasyonel, akılcı bir tutumla tüm meselelerin değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum."

Yılmaz: Suni tedbirler ve yatırımlarla bir bölge kalkınamaz

Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, suni tedbirler ve yatırımlarla bir bölgenin kalkınamayacağını söyledi.

Yılmaz, Diyarbakır-Şanlıurfa Kalkınma Ajansı'nın açılışı amacıyla düzenlenen törende, Türkiye'nin çok hızlı büyüyen bir ülke olduğunu, 2010 yılından itibaren büyüme sürecisine gireceğini, yüksek büyüme hızıyla dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasında yer almasını umduğunu söyledi.

Özellikle AB ile müzakerelerin başlamasından sonra tecrübelerden faydalanarak Türkiye'de yeni bölgesel bir gelişme politikalarının belirlendiğini kaydeden Yılmaz, geri kalmış yöreleri bir yük olarak görmek yerine harekete henüz geçirilmemiş potansiyeller olarak gördüklerini belirtti.

Potansiyellerin harekete geçirilmesiyle sadece yörelerin değil, tüm Türkiye'nin top yekun kalkınacağını anlatan Yılmaz, küçük olsun benim olsun anlayışının bittiğini, büyük olsun herkesin olsun anlayışıyla hareket edildiği zaman rekabet gücünün kazanıldığını vurguladı.

Diyarbakır ve Şanlıurfa'nın birleşmesi halinde bu güç birliğinin çok anlamlı olacağını, çok kısa sürede bölgede farklı noktalara gideceklerine inandığını anlatan Yılmaz, yeni bölgesel gelişme anlayışını yeni enstrümanlarla da geliştirdiklerini, GAP Eylem Planı'nın bölgenin kaderini değiştireceğini ve 300 civarında eylemle devam ettiğini bildirdi.

2012 yılının sonuna geldiği zaman GAP Eylem Planı'nın meyvelerini göreceklerini dile getiren Yılmaz, sadece kamu yatırımlarıyla bu bölge kalkınmayacağını, özel sektörün yatırımlarına canlılık katacak yeni enstrümanlarla geliştirdiklerini anlattı.

Bağış: AB süreci varılabilir bir hedef haline geldi

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Hükümet olarak göreve geldiklerinde en büyük hedeflerinin Avrupa Birliği (AB) olduğunu belirterek, "Yarım asırdır gel gitlerle dolu olan AB sürecini gerçek ve varılabilir bir hedef haline getirdik" dedi.

"Burada 72 milyon vatandaşımızın, 81 vilayetimizin emeği, katkısı, hissiyatı vardır" diyen Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bildiğiniz gibi ben, Türkiye'nin AB üyelik sürecini hep bir 'Anadolu Projesi' olarak niteliyorum. Zira bu süreçte Anadolu'nun hoşgörüsünü, Anadolu'nun masumiyetini, Anadolu'nun zenginliğini hissediyorum. Hükümet olarak göreve geldiğimizde en büyük hedefimiz AB oldu. Yarım asırdır gel gitlerle dolu olan AB sürecini gerçek ve varılabilir bir hedef haline getirdik. Ülkemizin en ücra köşesindeki vatandaşımızın yakından hissedeceği bir süreç haline getirdik. Ne mutlu ki bugün bunu başardığımızı gururla söyleyebiliyorum. Bu çerçevede, AB sürecini, gerçeklerinden kopuk, birtakım hayali tartışmalardan çıkarttık ve Türk milletinin süreci haline getirdik. Çünkü Türkiye'nin en iyiye layık olduğuna inanıyoruz. Bu inanç, Hükümetimizin, AK Parti'nin, kuruluş felsefesini yansıtır. Bu yüzden İstanbul'da böyle bir merkezin açılması son derece isabetli ve anlamlıdır."

Egemen Bağış, İstanbul'da açılan merkezin, İstanbulluların, Avrupa kentleriyle ortak gelecek ideallerini paylaşacakları bir mekan olacağını ifade ederek, "Keza benim de TBMM'de 2002'den bu yana temsil etmekten onur duyduğum İstanbul, Türkiye'nin özetidir, aynasıdır. Aynı zamanda hoşgörünün ve diyaloğun da merkezidir" dedi.