”Sorumluluk uyarıları dikkate almayan hükümetindir”

Baykal, "seçim sonrasında 'IMF ile anlaştık' derler ve ağır bir program ortaya koyarlarsa bunun sorumluluğu hükümetindir" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Eğer seçim sonrasında 'IMF ile anlaştık' derler ve ağır bir program ortaya koyarlarsa bunun sorumluluğu bugünkü uyarıları dikkate almayan hükümete aittir" dedi.

Baykal, parti genel merkezinde basın mensuplarıyla gerçekleştirdiği sohbet toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi ve soruları yanıtladı.

Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı 2009 Ocak Ayı Sanayi Üretim Endeksi sonuçlarına göre, Türkiye'nin sanayi üretiminin Ocak ayında 2008 yılının aynı ayına kıyasla yüzde 21,3 oranında azaldığını hatırlatan Baykal, hem bir önceki yıla hem de aralık ayına göre ekonomik daralmanın derinleştiğini, durumun "kaygı verici" olduğunu belirtti.

İmalat sanayi sektörü verilerine de dikkati çeken Baykal, bu büyüklükte bir üretim daralmasının, üretim rakamlarının açıklanmaya başladığı 1997'den bu yana görülmediğine dikkati çekti. Baykal, "Geçen yıl ağustostan bu yana 6 aydır kesintisiz bir üretim kaybı yaşıyoruz. Bu da sıra dışı bir tablodur. Olayın gelip geçici olmadığını, kalcı olduğunu, sürekli bir nitelik taşıyabileceğini bir kez daha bu tablo uyarıyor" diye konuştu.

2009 ocak ayında 12 aylık sanayi üretiminin geçen yılın aynı ayına göre azaldığını anlatan Baykal, büyümedeki azalmanın aylık olmanın ötesine geçtiğini ifade etti. 

Açıklanan kapasite kullanım rakamlarına da dikkati çeken Baykal, kapasite kullanımının 2009 şubat ayında geçen yılın aynı dönemine göre 15,5 puan gerilediğini kaydetti.

"Üretim kaybında Japonya'dan sonra Türkiye geliyor"

Dünyadaki ekonomik verileri tablolarla gazetecilere gösteren ve diğer ülkelerin durumlarını aktaran Baykal, krizin ekonomik daralma olarak ele alınması durumunda ocak ayında dünyadaki tabloya göre Japonya'dan sonra en büyük üretim kaybının Türkiye'de yaşandığına dikkati çekti.

İşsizlik verilerine bakıldığında da Türkiye'nin aleyhine bir tablonun ortaya çıktığını savunan Baykal, yüksek işsizlik oranı bakımından OECD üyesi 32 ülke arasında Türkiye'nin İspanya'dan sonra ikinci sırada geldiğini söyledi. Baykal, yıllık işsiz artışı bakımından da Türkiye'nin İzlanda'yı izleyerek ikinci sırada olduğunu kaydetti.

Türk Lirası'nın yaşadığı değer kaybının da krizin etkisine örnek olduğunu iddia eden Baykal, bu açıdan bakınca da Türkiye'nin kur kaybını en yüksek düzeyde yaşayan ülkeler arasında görüldüğünü ifade etti.

İşsizlik dolayısıyla borçluluğun da "olağanüstü yüksek düzeyde" olduğunu ileri süren Baykal, işsizliğin borçların ödenmesini de imkansız kılan bir durum yarattığını söyledi. Merkez Bankasının bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlere ilişkin verilerini anımsatan Baykal, artışın bu hızla sürmesi halinde ferdi kredi borcunu ödeyemeyenlerin yıllık rakamının 600 bini, kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin yıllık rakamının da 1 milyonu geçeceğini iddia etti.

Baykal, "Bu çok ağır bir manzaradır. Büyük sosyal çöküntü demektir. Bugün gazetelerimizin manşetlerinde bu feryatları görüyoruz. İş adamları söylüyor, iş adamlarının kuruluşları söylüyor, iktisatçılar söylüyor. Vatandaşlar feryat ediyor. Asıl üzüntü verici olan da şu, bu manzara karşısında hiçbir şey yapılmamıştır" diye konuştu.

"Hiçbir tutarlılığı olmayan bir belge"

Bütçeyi "gerçekçilikten uzak, hiçbir tutarlılığı olmayan bir belge" olarak niteleyen Baykal, "O bütçe bugün Türkiye'de yaşanan sıkıntıların, sorunların bir ölçüde kaynağı konumundadır" dedi.

Bütçenin değiştirilmesi, piyasayı canladıracak tedbirlerin alınması gerektiğine işaret eden Baykal, bu çerçevede işçilerin üzerindeki stopaj ve prim yükünün azaltılmasını istedi. Baykal, bu çerçevede KDV indiriminin de düşünülebileceğini ifade etti.

Baykal, bir soru üzerine, seçimden sonra "Ümüklerin sıkılıp sıkılmayacağını göreceğiz. Seçimden sonra milletin ümüğünün sıkılması ihtimaline dikkati çekiyorum" dedi.

Ekonomiye ilişkin uyarıda bulunmanın kendisinin görevi olduğunu belirten Baykal, "Biz görevimizi yapıyoruz. Balık bilmezse halik bilir. Başbakan bilmezse millet bilir" diye konuştu. Baykal, AKP iktidarının seçim çalışmalarıyla hükümet çalışmalarını iç içe geçirdiğini öne sürerek, Devletin valisinin seçim çalışmalarının parçası olduğu açıktır. 80 yıl öncesini bırak. Sen bugün validen il başkanı yapıyorsun" dedi.

Baykal, yerel seçimlerde AKP'nin oyunun yüzde 5 artmasının başarı olarak değerlendirilebileceği yönündeki açıklamasına ilişkin soruyu yanıtlarken, AKP'nin alacağı oy oranına yönelik bir değerlendirme yapmadığını, yalnızca iktidar avantajı bulunan bir partiye desteğin devam edebilmesinin göstergesinin en az yüzde 5 artış olması gerektiğine dikkati çektiğini söyledi.

Yerel seçimlere yönelik değerlendirmelerde de bulunan Baykal, iktidarın seçim çalışmalarını hükümet çalışmalarıyla iç içe geçirdiğini savundu.

"Devletin valisinin seçim çalışmalarının parçası olduğu açıktır" diyen Baykal, Başbakan Erdoğan'ın bu tür uygulamaları savunmasının daha da üzücü olduğunu ifade etti.

"Ne isterse onu yapacak beyefendi"

Baykal, şöyle konuştu:

"Başbakan çıkıp diyor ki 'il başkanlarını vali yaptınız'... Bu, Türkiye'nin demokrasiye geçişinde tek parti döneminin bir gerçeği. Demokrasiyi oturtmak için bu noktalardan geçen insanlar, bir süre sonra bunu geride bırakıyor. 2009'da bir Başbakan 80 yıl önceki tecrübeleri bugünkü uygulamasına dayanak yapmaya çalışıyor. 80 yıl öncesini bırak. Sen bugün validen il başkanı yapıyorsun. Bu ne biçim savunma, ne biçim anlayış... Bu, hukuk anlayışının temellerinin Başbakan'ın zihninde yer tutmadığını gösteriyor. İktidarının sınırları konusunda kafasında bir anlayış olmadığını gösteriyor. Ne isterse onu yapacak beyefendi. Böyle bir siyaset, demokrasi olur mu? Bu seçim, bunun için önemli. Umarım seçmen gerekli uyarıyı yapar. Demokrasi kendini kanıtlamak zorundadır. Demokrasi sınavda..."

"Seçime olan güvensizlik ortada"

TÜİK Başkanvekili Ömer Toprak'ın seçmen sayısına ilişkin bugün bir gazetede yer alan açıklamalarına ilişkin soruları da yanıtlayan Baykal, "(Sorumluluk bizde değil) anlayışı TÜİK'te de dile getiriliyor. Seçime gidilirken teknolojiyle ilgili güvensizlik, tutarsızlık çok çarpıcı olarak ortada" dedi.

Seçimde kullanılacak bilgisayar programının özelliğinin seçime giren partilerle paylaşılmasının zorunlu olduğunun altını çizen Baykal, bu program hakkında ciddi tereddütler bulunduğunu kaydetti.

"TÜİK elini yıkayıp çıkmaya çalışıyor. Vatandaş ne yapsın" diyen Baykal, iktidarın elindeki tüm imkanları seçime yönelik kullanma gayreti içinde olduğunu savundu.

Obama'nın ziyareti

ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye'ye gerçekleştireceği ziyaret konusundaki görüşleri sorulan Baykal, ABD'nin seçimlerden sonra yeni bir anlayış içine girdiğini ve bunu memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.

Baykal, "Türkiye'yi artık kendi tariflerine göre değil, Türkiye'nin kendi gerçeğine göre değerlendirerek ilişki kurulmasının zamanı gelmişti. Umarım bu ziyaret böyle bir anlayışın göstergesidir. Bu ziyareti memnuniyetle karşılıyoruz" diye konuştu.

Deniz Baykal, Diyarbakır'da Kürtçe mevlit okutulması ile ilgili olarak, herkesin Allah'a kendi dilinde ulaşmasını çok doğal bulduklarını söyledi. Mevlidin Türkçenin en güzel, en etkili kullanıldığı metinlerden biri olduğunu belirten Baykal, başka dillere çevrilip kullanılmasının mutluluk verdiğini kaydetti. Baykal, "Keşke biz de Türkçeyi ibadetin her biçiminde özgürce kullanma anlayışı içinde olsak" dedi.