Sosyal güvenlikte prim teşviki geliyor

Bakan Dinçer, sosyal güvenlik pirimine ilişkin bir çalışma yaptıklarını belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSTANBUL - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, sosyal güvenlik pirimine ilişkin bir çalışma yaptıklarını, bu çalışmanın henüz olgunlaşmadığını belirterek, "Primini sürekli ödeyenlere yönelik teşvik, ya da bir kaç aydır ödeyememesi halinde ona inisiyatif kullanmamıza izin veren bir çalışmayı düşünüyoruz" dedi.
Dinçer, İSO'nun İstanbul Sanayi Forumu 2010 yılı 2. Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gelir gider dengesiyle alakalı çok olumlu bir gelişme gösterdiklerini belirterek, sosyal güvenlik reformuyla Türkiye'de çok ciddi bir şeyi başardıklarını ve kara Avrupa ülkeleri arasında bile Türkiye'de yaptıklarını başarma konusunda çaba sarfedenler olduğunu bildirdi.
2002 yılında Sosyal Güvenlik Kurumunda gelirlerle giderleri karşılama anlamında çok kötü durumda olduklarını dile getiren Dinçer, "Hala kötü durumdayız, ama çok kötü değil çok şükür" dedi.
Dinçer, 2002 yıllarında Sosyal Güvenlik Kurulunun 100 liralık harcamaları karşısında özgelirinin 42 lirayı ancak bulduğunu, 2008 yılında bu oranın tersine döndüğünü ifade ederek, 2009 yılında kriz olmamış olsaydı bu oranın yüzde 60'a geleceğini düşündüklerini belirtti.
2010 yılında bu oranda yüzde 60'ı geçmeyi öngördüklerini ifade eden Dinçer, şöyle konuştu:
"Bugüne kadar insanları zorlayarak, ya bunu öde ya da bu işi yapamazsın demişiz. Ya da insanlara bir takım sınırlamalar getirerek, Sosyal Güvenlik Kurumu'na prim ödemelerini zorlaştırmışız. Kim olursa olsun, ne kadar prim öderse ödesin bunu alabilecek bir yapı üretmeliyiz. Ne kadar prim ödüyorsa o kadar da emekli maaşı alacağı bir mekanizma üretmeliyiz. Biz yine zihniyetimizi değiştiriyoruz. Toplumdaki herkesin şöyle ya da böyle sosyal güvenlik primi ödemelerini sağlayacak bir çaba içerisine giriyoruz. Pek çok kesim şimdi bize sosyal güvenlik primi ödemiyor. Ama biz bir şekilde onlara sosyal güvence sağlıyoruz. Bugün Türkiye'de toplumun yaklaşık yüzde 95'i sağlık hizmetlerinden yararlanabilir hale geliyor. Çok büyük oranda insanlarımız sosyal yardım alıyorlar. Herkes bulunduğu yerden az veya çok prim ödeyebilirse bu bizim gelirlerimizi önemli oranda artıracaktır diye analiz ediyorum. Borçları yeniden yapılandırma konusunda bunu hükümet adına söylemiyorum. Şahıs olarak söylüyorum. Yeniden yapılandırma fikrine itiraz ediyorum karşı çıkıyorum. Yeniden yapılandırma olmamalı kanaatindeyim. Eğer yeniden yapılandırma talep ediyorsanız primini sürekli ödeyen insanların dara düştüklerinde korunması gerektiğini düşünüyorum. Bir çalışma da yapıyoruz. Henüz olgunlaşmadı ama primini sürekli ödeyenlere yönelik teşvik, ya da bir kaç aydır ödeyememesi halinde ona inisiyatif kullanmamıza izin veren bir çalışmayı düşünüyoruz." 
Dinçer, prim borçlarını ödeme konusunda sıkıntı çekenleri rahatlatmak üzere iki karar verdiklerini belirterek, bunlardan birincisi için "Gecikme faizlerini düşürüyoruz" dedi.
Prim borçlarının yapılandırılması
Özellikle ilk 3 aydaki gecikme faizlerinin çok yüksek olduğunu belirten Dinçer, şunları kaydetti:
"Normal şartlarda kamunun diğer dilimlerine ödenen gecikme faizleri yıllık ve 3 yıllık bakıldığı zaman bizden yüksek. Siz 40 yıllık analiz yaptığınız için Sosyal Güvenlik Kurumu'nun tahsil ettiği faizlerin çok yüksek olduğunu düşünüyorsunuz. Bu doğru bir varsayım, doğru bir hesaplama değil. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun yıllık ve 3 yıllık faiz hesaplamaları diğer kamu idarelerine göre ucuz. Ancak sizi sıkıntıya sokan boyutu ilk 3 ayda birden bire çok yüksek faiz oranlarının biniyor olması. Biz sizden anlayış ve tedbir bekliyoruz. İlk 3 aylık faiz oranlarında indirim yapacağız. Geçmiş borçlarınızı bundan yararlanarak çabucak ödeyin bize. Yeniden yapılandırmaya ihtiyacınız yok yine. Taksitle eğer bizim imkanlarımız el veriyorsa borçlarınızı öyle tahsil etme imkanımız var. Yeter ki gelip bizimle bu konuları konuşun. 
Bir başka husus daha, yeniden yapılandırma sebebiyle bizimle anlaşmış uzun müddet taksitlerini ödemiş, ancak son 2 ayda ödeyememiş veya belirli bir yıl içerisinde 3 aydan fazla borcunu ödeyememiş olanların yeniden yapılandırmalarını iptal ediyor. Biz eski faizleriyle gecikme faizleriyle beraber hepsini tahsil edebileceğimiz bir düzenleme yapıyoruz. Burada bizim kendi inisiyatifimize yönelik bir iyileştirme yapıyoruz. 2006 yılındaki yeniden yapılandırmayı bizimle yapmış olanların 2009 yılında 3 aylık ödeyemediği borcu varsa, 2008 yılında ödeyemediği borcu varsa, 2009 yılında bize taksitlendirerek yeniden ödeme yapmışsa 2009 yılında yaptığı ödemeleri 2008 yılına sayacağız. Dolayısıyla onun yeniden yapılandırmasını bozmayacağız. 2009 yılında diğer borçlarını ödemesi halinde kanunen mükellefiyetlerini yerine getirmiş gibi kabul edeceğiz."
Dinçer, "Borcu yoktur" yazısı ile ilgili de bir düzenleme yapacaklarını ifade ederek, 'Borcu yoktur' yazısının hem sürecini kısaltacaklarını hem de borcu varsa bile evraklarını kendilerine vereceklerini söyledi.
Bakan Ömer Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Maliyeten tahsilatınız varsa, bankadan kredi alıyorsanız. Bir gayrimenkul satacaksanız ve bununla ilgili bir işlem yapacaksınız 'Borcu vardır ve şu kadardır' diye belirtilen evrak vereceğiz. Bu evraktan kamu görevlisi bizim borcumuzu tahsil edecek. Sonra geri kalanını size verecek. Dolayısıyla biz hem paramızı alacağız. Siz de işlemlerinizin geri kalanını yapabileceksiniz. Biz paramızı almak istiyoruz. Her halükarda sizden para alacağız Dolayısıyla çok fazla gecikmemenizde ben yarar görüyorum. Her türlü finansal aracı kullanarak biz sizden prim paralarımızı tahsil etmek istiyoruz." 
Emekli maaşları arasındaki fark
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bakan Dinçer, emekliler arasındaki maaş farkının Anayasa Mahkemesi'ne iletilmesine ilişkin bir soruya karşılık şunları söyledi:
"Konu zaten yargı sürecinde ancak belki açıklığa kavuşturulması gereken konu şu; 2000 yılından sonra yapılan uygulamalarımız kanuna uygun uygulamalar yani kanun 2000 yılından önce başka bir formülle hesaplamayı öngörürken 2000 yılından sonra başka bir hesaplamayı öngörüyor. Biz kurum olarak kanunun ön gördüğü formüllerle hesaplamalarımızı yaptık. Onun dışındaki kararlar yerindelik kararı olacaktır. Bu karar kurumumuzun aleyhine olursa bu ülkeye bir maliyeti olacak. Bunun da farkında olunmak gerekir. Aşağı yukarı bizim tahminlerimize göre böyle bir değişikliğin yapılıyor olması ve geçmişe yönelik bir takım ödemeler söz konusu olursa 8 milyara yakın ek yük getirecek bir taleptir. Yargının vereceği karar bizim uygulayacağımız karar olur."
Bir gazetecinin "Danıştay kararından sonra Tekel işçileriyle ilgili bir çalışma yürütüyor musunuz?" sorusunu da Bakan Ömer Dinçer, "Biz Danıştay kararını inceledik. Bununla ilgili nihai kararın verilmesini bekliyoruz. Şayet bu karar gecikecek olursa, biz onunla ilgili ek bir tedbir düşündük. Belki işçilerimize ek bir süre vererek, yeniden müracaatlarını alacağız. O süreyi kullananlar 4C ile işine başlayacaklar. Kullanmayanlarsa kendi hayatlarına başka türlü devam edebilirler" şeklinde yanıtladı.
Türkiye'de kaçak Ermenilerin çalışmasına yönelik düşünceleri de sorulan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, kaçak olarak çalıştığını bildikleri insanların zaten çalışmalarına izin vermediklerini belirterek, "Sayın Başbakanımızın söylediği bu sözün, normal şartlarda Türkiye'nin barışı korumak adına bazı fedakarlıklar yaptığını vurgulamak mahiyetinde olduğu kanaatindeyim. Sadece dikkati çekmek üzere ve barışı korumak üzere söylenmiş bir sözdür o" dedi.
Bu konularda ilginizi çekebilir