Suçlu kim? İmar planlarını onaylayanlar mı, inşaat ruhsatını verenler mi?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özgün BEKAR / Şehir Plancısı

1999 yılında yaşanan deprem felaketinden sonra olası yeni bir deprem felaketinde can ve mal kaybını en aza indirmek için birtakım yasal düzenlemeler getirilmiştir. Bunları özetle;

-İmar planı onaylanmadan önce jeolojik ve jeoteknik etüt raporlarının onaylanması, raporlarda uygun alan olarak belirlenen  alanların yerleşime açılması, uygun olmayan alanların yerleşime açılmaması;

-İnşaat ruhsatı düzenlenmeden önce zemin etüdü yapılmasının zorunlu hale getirilmesi, böylece zeminin durumuna göre statik hesapların yapılması,

-İnşaatlarda hazır beton kullanılması,

-İnşaatların ruhsattan iskana kadar tüm aşamalarının denetiminin özel yapı denetim şirketlerine verilmesi,

Olarak sayabiliriz.

Görüleceği üzere tüm yasal düzenlemeler sağlam zeminde sağlam bina yapılmasına yönelik doğru düzenlemelerdir.

Ancak bu ay içerisinde yaşanan sel felaketi sonucu yaşanan mal ve can kaybı göstermiştir ki bir yerlerde eksik ya da yanlış birtakım uygulamalar bulunmaktadır.

Bir yerleşmede yapılaşma ile ilgili tüm esasları; yapılaşma yapılacak alanları, donatı alanlarını, koruma alanlarını, yeşil alanları her türlü fonksiyon ve esasları imar planları belirler.

İstanbul'da ise -özel bölgeler hariç (farklı kanunların yetkilendirdiği 6 farklı kurum)- imar planlarını onaylama yetkisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndedir. İlçe belediyelerinin imar planı onaylama yetkisi bulunmamaktadır.

İmar planlarının hazırlanış sürecinde ise ilgili tüm kurum ve kuruluşların (İSKİ, DSİ, tarım il müdürlüğü, orman bölge müdürlüğü, il çevre müdürlüğü, koruma kurulları vb.) görüşleri büyükşehir belediyesince alınır ve imar planına aktarılır. Hazırlanan imar planları büyükşehir belediye meclisine gönderilir, meclis, imar komisyonuna havale eder, imar komisyonunun görüşüne göre meclis imar planlarını onaylar ya da reddeder.

 Burada ilginç olan imar komisyonunun görüşüne göre meclisin onay vermesi ya da vermemesiyle birlikte, imar planı ve plan tadilat tekliflerinde, konunun uzmanı bürokratların olumsuz görüşüne rağmen imar komisyonunun olumlu görüş vermesi buna paralel olarak ta meclisin teklifleri kabul etmesidir.

Asıl sorun buradadır.

İstanbul'u gezerken çevrenizde gördüğünüz ve çevresiyle uyum içerinde olmayan tüm yapılaşmalar (daha yüksek, daha yoğun, çok farklı fonksiyon) birer imar planı değişikliği ürünüdür.

Gerek kat artırımı gerekse donatı alanlarının imara açılması ile ilgili imar planı değişikliklerinde teklifi meclise sunmakla görevli bürokratların olumsuz görüşüne rağmen imar komisyonu ve meclis değişiklikleri kabul edebilmektedir.

İmar planı onaylandıktan sonra inşaat ruhsatı onaylanması zaten yasal bir süreçtir. İmar planı olmayan bir yere ruhsat düzenlenmesi söz konusu bile olamaz.

Bundan sonraki süreçte olması gereken;

-İmar planı hazırlama sürecinde görüş veren kurum ve kuruluşların yetki alanlarına sahip çıkacak şekilde net görüş vermeleri,

-Korunması gerekli tarım, orman, su toplama ve dere yataklarının mutlak suretle korunması ve bu alanlardaki gayri yasal yapılaşmaların temizlenmesi,

-İmar komisyonu ve meclisin plan değişikliği teklifi ile ilgili görüş veren bürokratların görüşüne dikkat etmeleri veya dikkat etmelerini sağlayacak yasal düzenleme yapılması,

-İmar planlarını hazırlayan ve onaylayan tüm kişi ve kurumların, imar planlarının rant yaratmaya yönelik değil, insanlar için daha yaşanabilir bir kent yaratmaya yönelik hazırlanması gerektiği gerçeğini unutmamaları,

-İnşaat ruhsatı düzenleyen ve bundan sonraki süreci denetleyen ilçe belediyelerinin ise özellikle 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 31, 32 ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu'nun 18. maddelerini tavizsiz uygulamaları gerekmektedir.