Şüpheli alacaklar ve özellik arzeden hususlar

Hamza KENİŞ / Yeminli Mali Müşavir

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Küresel ekonomik kriz,ülkemizde ağırlığını iyice hissettirmeye başlamıştır. Hemen hemen tüm sektörler krizden etkilenmektedir. Krizin en önemli etkilerinden biri de alacakların tahsilinde karşılaşılan zorluklardır. Bazı sektörlerde tahsil edilemeyen ve karşılıksız çıkan çek oranlarının bugünlerde yüzde 15-20'lere çıktığı gözlemlenmektedir. Tahsil edilemeyen bu alacaklarla ilgili olarak vergi mevzuatı açısından ne yapılmalıdır? VUK'nun 323. maddesi: Tahsili şüpheli hale gelen alacakların karşılık ayrılarak gider yazılabileceğini belirtmektedir. Vergi mevzuatı açısından hangi alacaklar şüpheli alacak sayılır ve özellik arz eden hususlar aşağıda belirtilmiştir.

1- Hangi alacaklar şüpheli alacak sayılır?

-Dava ve icra safhasında bulunan alacaklar,

-Yapılan protestoya veya yazı ile birden fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılır. (VUK md. 323)

Mahkemeye dava dilekçesinin,icraya takip dilekçesinin verilmiş olması alacağın şüpheli hale geldiğini gösterir. Ancak şekil olarak dava açılıp davanın mahkemede görülmemesi, takip edilmemesi, icraya intikal eden ihtilafın ödeme emrine bağlanmaması durumundaki alacaklar için karşılık ayrılamaz. Nitekim İstanbul Defterdarlığı'nın 13.05.2005 tarih ve 3788 No'lu muktezasında bu doğrultuda görüş belirtilmiştir. Diğer taraftan icra takibinin ciddi olarak takip edilmemesi nedeniyle, dosyası takipten düşen alacağın şüpheli alacak olarak kabul edilmeyecaği hakkında yargı kararları da bulunmaktadır. (3D.10-6-1987 T.E 1986/2768 K.1987/1552)

2- Şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesinin şartları:

-Bilanço esasında defter tutan mükellefler karşılık ayırabilir.

-Şüpheli alacak, ticari ve ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesiyle ilgili olmalıdır. Yani daha önce alacağın tahakkuk esasına göre hasılat olarak kaydedilmiş olması gerekir. Örneğin verilen sipariş avansları için karşılık ayrılması mümkün bulunmamaktadır.

-Alacak teminatsız olmalıdır. Şüpheli hale gelen alacak teminatlı ise ancak teminatsız olan kısım için karşılık ayrılabilir.

-Kamu idare ve müesseselerinden olan alacaklar için de karşılık ayrılamaz.

3- Şüpheli alacaklarda özellik arz eden hususlar:

a-) Tahsil edilemeyen katma değer vergisi:

Gelir İdaresi, KDV alacakları için karşılık ayrılamayacağı görüşündeydi. Ancak İdare, 05.05.2004 tarihli resmi gazetede yayımlanan 334 Sıra No'lu VUK Genel Tebliği ile eski görüşünden vazgeçmiş ve tahsil edilemeyen KDV alacakları için de karşılık ayrılabileceği yönünde açıklama yapmıştır. Anılan tebliğle bu tür KDV'nin ilgili dönem KDV beyannamesiyle beyan edilmiş olması şartının aranacağı belirtilmiştir.

b-) Yurtdışı alacaklarda karşılık ayrılması:

Yukarıda belirtilen şartlar yurtdışı alacaklar için de geçerlidir. Ayrıca 32 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Karar'a ilişkin 91-32/5 sayılı tebliğde yurtdışı alacağın şüpheli hale gelmesi için, dava açılmış olması ve bu belgelerin dış temsilciliklerimize onaylatılmış veya Lahey Devletler Özel Hukuku Konferansı çerçevesinde hazırlanan Yabancı Resmi Belgelerin Tasdik Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi Hükümleri'ne göre onaylanmış olması gerekmektedir.

c-) Vadenin uzatılması:

Vadesi gelen alacağın vadesinin uzatılması durumunda bu alacaklar için karşılık ayrılamaz.

d-) Borçlunun iflası:

Borçlunun iflası halinde (resmi yollarla iflasın açılması) borçlunun tüm borçları muaccel hale gelecektir. Dolayısiyle iflas eden bir mükelleften olan alacak,dava açılmamış dahi olsa kendiliğinden şüpheli hale gelir.

4- Karşılık hangi dönemde ayrılmalıdır:

Gelir İdaresinin görüşü, karşılığın alacağın şüpheli hale geldiği dönemde ayrılması gereken yönündedir. Zira alacaklar için karşılık ayrılması ihtiyaridir. VUK'nun 323'üncü maddesi "…değerleme gününün tasarruf değerine pasifte karşılık ayrılabilir" hükmünü getirmiştir. Dolayısıyla mükellef, ilgili dönemde karşılık ayırmamakla seçimlik hakkını ayırmamak şeklinde kullandığından gelecek yıllarda bu hakkını kullanamaz.

Yargının "Şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılmamasının sonraki dönemlerde karşılık ayırma hakkının bertaraf edilemeyeceği" yönünde kararları bulunmaktadır. (Danıştay 4.D. 02.05.1991 tarih ve E:1988/4658, K: 1991/1627, Danıştay 4.D 12.12.1994 tarih ve E:1994/2943, K:1994/5901).

Ancak Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu 12.11.1999 T.E 1999/102 , K:1999/480 No'lu kararında "….şüpheli hale geldiği yılda karşılık ayrılmayan alacak için izleyen yıllarda karşılık ayrılamayacağını belirtmiştir.

Gelir İdaresi'nin görüşü ve yargının son kararları da, alacağın şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılması yönünde olduğundan ileride vergi ziyaı cezasıyla karşılaşmamak için mükelleflerin bu hususa dikkat etmesinde fayda bulunmaktadır.