”Süreç sonuçlansın, söylenecek çok şey var”
CHP lideri Baykal, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığındaki aramaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu
ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığındaki aramaya ilişkin, "Bitsin, öyle konuşalım. Yaşayan bir süreç. Süreç sonuçlansın, söylenecek çok şey var" dedi.
Baykal, Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ve beraberindeki Başkanlar Kurulu üyelerini kabul etti.
Çok uzun bir süreden beri sendikal yaşamda tahribatın yaşandığı, hak kayıplarının birbiri ardına devreye sokulduğu, ekonomik sıkıntıların geniş ölçüde çalışanlarca paylaşılmasının kaçınılmaz hale geldiği bir dönemden geçtiklerini belirten Baykal, Türk-İş'in dengeli ve ölçülü politika içinde bu durumu yönetmeye çalıştığını söyledi.
Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "saldırgan, suçlayıcı bir yaklaşımla", mağdur olan TEKEL işçilerinin, işsiz kalma konusunda telaşlanmalarını anlamadan "yan gelip yatanlara, para vermiyoruz" dediğini anlatarak, Hükümetin yeni anlayışa gireceğini umut ederken, Erdoğan'ın dün hayal kırıklığı yarattığını belirtti. Erdoğan'ın, "Yetimin hakkını yedirmem" dediğine işaret eden Baykal, "Sanki Türkiye'de yetimin hakkını yemesi söz konusu olan kesim TEKEL işçileri" diye konuştu.
"Yetimin hakkını önce sana karşı korumak lazım"
Başbakan Erdoğan'ın penceresinden olaylara bakınca, TEKEL işçilerinin, Türkiye'de yetim hakkı yeme çabasında olduğu şeklinde bir tablonun ortaya çıktığını savunan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu insanlar, bahsettiği yetimlerin kendisi, mağdur olan, hakkı korunması gerekenler onlar. Onlar, kimsenin hakkını yemeye çalışmıyor, kimse de bedava, yan gelip yatma noktasında değil, bu insanlar, çalışmak, üretmek, emeğinin karşılığını almak istiyor. Yetimin hakkını önce sana karşı korumak lazım. Yetimin hakkı konusunda duyarlılığı önce sana sergilemek lazım. Sen, devlet bankasından 750 milyon dolarlık krediyi, damadının başında bulunduğu şirkete, yeterli teminatlar olmadan intikal ettirirken, yetimin hakkını yemiyor musun? 70 milyonun, yetim olanın da olmayanın da hakkını yiyorsun. İşsiz kalma tehlikesi içinde, karda kışta, Adıyaman'dan, Muş'tan kopup gelmiş, 'aman işimizi, ekmeğimizi, ücretimizi kaybetmeyelim', diyerek, karda kışta kendini havuza atarak mücadele veren insana, bu söylenebilir mi? Başbakan, kendisiyle ilgili sorumlulukları tamamen unutuyor. Çevrene, etrafına bir bak; kim yiyor yetim hakkını? Başbakan'a, 'yetim hakkı dedin dur orada, gel şu yetim hakkını, işçilerin durumunu bir konuşalım' diyeceğiz.
TEKEL'in içki bölümünü 292 milyon dolara sattın, alanlar kısa bir süre sonra 900 milyon dolara devretti. Nerede o yetimin hakkı? 900 milyon dolar eden bir işletmeyi, 292 milyona vererek, yediğin yetim hakkının hesabını sen bir versene önce. 'Yetim hakkı yedirmem' diyerek, kahramanlık taslayarak, sanki milletin hakkını koruyormuş gibi havaya girerek, işsiz bırakmanın mücadelesini vereceksin, Türkiye de seyredecek. Böyle bir şey olur mu; rica ederim. Buna karşı hep birlikte sesimizi yükselteceğiz, merak etmeyin, tam bir dayanışma içindeyiz."
"Zarara ortak etmeye çalışıyor"
CHP Genel Başkanı Baykal, 4/C uygulamasını da eleştirerek, sosyal hukuk devletinde bunun düşünülemeyeceğini kaydetti.
Baykal, bunun, kaçak işçi çalıştırmak gibi bir durum olduğunu ifade ederek, 4/C'nin çalışma yaşamının utanç tablosu olmaktan çıkarılması gerektiğini söyledi.
Erdoğan'ın, Türkiye'yi, "Kürt açılımı yapacağız" diyerek, allak bullak ettiğini, işadamlarına Kürt açılımına destek vermediği için sitem ettiğini ifade eden Baykal, "Başbakan, bu işin karı söz konusu olsaydı, işadamlarına bunu söylemezdi. Şimdi zarar ortada, zararı paylaşmaya, zarara ortak etmeye çalışıyor. İşadamları akıllı, onlar zarara ortak olurlar mı? İşin şaka tarafı bir yana, bu vahim bir konudur" diye konuştu.
AK Parti Grup Başkanvekili'nin, Türklük sözünün Anayasadan çıkarılmasını teklif ettiğini, "Şantajların, tehditlerin, küfürlerin bini bir para olduğunu", kimsenin sesinin çıkmadığını öne süren Baykal, şöyle konuştu:
"Bir ülkede huzur, istikrar sadece Hükümetin kendine özgü tercihleriyle tesis edilemez. Hele Hükümetin kafası karışıksa, o karışık kafa ülkeyi büyük sıkıntılarla karşı karşıya bırakır. Türkiye'de, Türk-İş gibi, ülkenin ciddi büyük siyasi partileri gibi, işadamlarının oluşumları gibi önemli kuruluşların, ülkenin kimliğine, bütünlüğüne sahip çıkmasına ihtiyaç vardır. Hep beraber sahip çıkmayı başarırsak, iktidardan kaynaklanan olumsuzlukları etkisiz kılmayı başarırız. İşadamlarına, 'peşime takılmadınız' diye şikayet ediyor. Senin yaptığın hataya onlar da mı ortak olacaklar. İyi ki katılmamışlar, Türk-İş de katılmıyor. Onun bunun boş sözlerine aldanıp yola gideceksiniz, bir bakacaksınız, 'bu mu vardı burada' diye şaşıracaksınız. Ne olduğu bilinmeden bu sürece destek vermeme konusundaki mesafeli duruşunuzu ben de paylaşıyorum.
Hükümetin, işçilerle ilgili büyük bir heyecan ve sevgiyle ilgilendiği tek konu; İşsizlik Sigortası Fonu'nun nasıl kullanılacağı. Sadece onunla meşgul. O imkan, zenginlik, iktidarın ağzını sulandırıyor. Onun dışında çalışma yaşamına, işçiye yönelik aynı yaklaşımı göremiyoruz."
"Bitsin öğle konuşalım"
Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığındaki aramaya ilişkin değerlendirmesinin sorulmasına Baykal, "Bitsin öyle konuşalım. Yaşayan bir süreç. Süreç sonuçlansın, söylenecek çok şey var. Bundan önce benzer süreçler yaşadık, bu da bir yaşansın, onun da değerlendirmesini yaparız" karşılığını verdi.
Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, parlamentoda grubu bulunan 3 siyasi partiden randevu istediklerini ancak, AK Parti Grubu'ndan cevap alamadıklarını anlattı.
Kumlu, mücadelelerinin, ideolojik olarak değerlendirilmesinin kendilerini üzdüğünü, ideoloji yapmadıklarını dile getirdi.
4/C'nin farklı uygulandığına işaret eden Kumlu, parlamentoda 4/C kapsamında çalışanların ücretleri ile diğerlerinin aynı olmadığını kaydetti.
Kumlu, sağduyulu hareket etmeye çalıştıklarını ancak, Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarının ortamı gerdiğini, sosyal devlet anlayışını göremediklerini söyledi.
Çalışma hayatının, en zor dönemlerini yaşadığını ifade eden Kumlu, Baykal'a, çalışma hayatındaki sorunlara ilişkin bir dosya sundu.