Tarihi İpek Yolu'nda misafir işçilikten küresel girişimciliğe

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Osman SİRKECİ / TİDAF Yönetim Kurulu Üyesi ve Avrupa Birliği Sorumlusu

İkinci dünya savaşı sonrası temel iktisadi altyapısı ve beşeri kaynakları ağır tahribata uğrayan Avrupa kıtasının yeniden imar edilmesi sürecinde devasa mali kaynaklara olan ihtiyacın yanında büyük beşeri kaynak ihtiyacı da ortaya çıkmıştı.

Mali ihtiyaçların temini küresel sermaye birikimlerinden sağlanırken, beşeri kaynak ihtiyaçları da kıta içi ve yakın çevresindeki insan gücü nispeten yeterli olan ülkelerden temin edilmesi yoluna gidilmiştir.

Bu olağanüstü geçiş dönemine özgü sürece dair geçici bir çözüm olarak düşünülen misafir işçi uygulaması, elli yılını geride bırakıp kıtasal ve oradan da öteye taşarak yapısal bir göçmen işçilik statüsüne dönüşmüş bulunmaktadır. Özellikle son 60 yılda, merkezi Avrupa ülkeleri çeşitli lokal ve ulusal sosyal gelişmelerin de bir ürünü olarak yaşlanmakta olan nüfusun yarattığı istihdam boşluğunu ancak her kalitede ve kategorideki göçmen emek gücü ile doldurmaya çalışmaktadır. Dolayısı ile günümüzde göçmen emek gücü hareketliliği ulusal boyutlarını aşarak küresel bir olgu haline dönüşmüş bulunmaktadır. Diğer bölgelerde olduğu gibi Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasındaki tüm ulusal sınırlar iradi veya gayri iradi olarak emek gücünün zorunlu dolaşımına geçit tanımaz olmaktan çıkmış bulunmaktadır.

Refah seviyesinin nispeten yüksek olduğu merkez ülkelerde büyük ölçekli kitlesel üretim bazı esnaf ve sanatkârlık dallarını, meslekleri ortadan kaldırdı veya yerli insan kaynakları nezdinde cazibesini yok etti. Bir yandan fordist çalışma tarzı diğer yandan uzun süreli ve yeterli seviyedeki işsizlik ödenekleri ekonomik üretim sürecinde tıkanmalara ve zafiyetlere yol açtı. Düzenli ve bağımlı emek gücü istihdamı açığını kapatmak için temin edilen göçmen emek gücü bir yandan büyük ölçekli üretim birimlerinde üretime dâhil edilirken, başıboş kalan kesim de verimliliği düşük emek yoğun sektörlerde ve mesleklerde yeni girişimcilere dönüşmeye başladılar. Son otuz yılda özelleştirme kapsamlı neo-liberal politikaların da doğal ürünü olarak artan işsizlik ve işsiz kalma tahdidi kitlesel küçük girişimciler kümelerinin ortaya çıkmasına yol açtı.

Süper marketler, alış-veriş merkezlerinin karşısından ilk yirmi-otuz yıl içinde birer birer kapanan "Tante Emma" dükkânlarının yerini son otuz" yılda "Onkel Mehmet"in bakkalı ve marketi almaya başlamış bulunmaktadır. Bunu daha birçok geleneksel mesleğin yeniden canlanması veya teknolojinin ürünü olarak ortaya çıkan başka serbest meslek ve küçük esnaflık kollarının ortaya çıkması takip etmektedir.

Bu kapsamda AB ülkelerinde 32 milyona yakın KOBİ'nin yaklaşık yüzde yirmisini oluşturan 6 milyon göçmen kökenli girişimci ve Almanya'da 700 bin kişilik göçmen girişimci içerisinde özellikle 90 bin kişilik kitle ile en kalabalık grup olarak Türk göçmen girişimciler şimdiden birçok araştırmanın ve incelemenin konusu olmuş bulunmaktadır.

Bu süreçte Türk girişim danışmanları sektörü de hızla gelişmekte olan meslek kolları arasına girmiş bulunmaktadır. Köln Büyük Şehir Belediye Başkanı J. Roters'in açılışında önemli katkıları olan TİDAF Yönetimine teşekkür ettiği Çin Restaurantı girişimi, Afganistan'lı Yousufi'nin sosyal yardımla geçinir olmaktan kurutulup export-import yapması ve ev sahibi olması, Mardinli Ekrem'in gıda sektöründe kendi markaları ile ürünlerini pazarlamaya geçmesi, Keşanlı Hayriye'nin temizlik firması sahibi olarak iş hayatında yerini alması tarihi ipek yolunda yaşanmakta olan binlerce pozitif örnekten sadece bir kaçıdır. Bu yolculuk girişim danışmanlığı ve yeni perspektiflerle desteklenip teşvik edildikçe birçok göçmen daha başarılı küresel girişimciler kümesine katılma imkanı bulmuş olacaktır.

1953'de ABD'de temelleri atılan KOBİ politikalarının 1970'lerden itibaren Avrupa'da ve 1980'lerden sonra Türkiye'de yankı bulması küçük girişimciliğe verilen öneminin artmasına neden olmuştur. Başlangıçta marjinal mikro ölçekleri ile birlikte ortaya çıkmakla birlikte içlerinde güçlü bir büyüme potansiyeli barındıran bu mikro girişimler bir yandan atıl maddi ve beşeri kaynakları üretim sürecine dahil ederek hem yeni istihdam kapasiteleri ve katma değer yaratmakta diğer yandan lokal ve küresel kalkınmaya pozitif katkılara dönüştürmektedirler.

Yeni Yaklaşımla bu sürece yapılacak doğru ve yerinde müdahaleler verimliği arttırmakta, dönüşümü hızlandırmaktadır. Bu yönde başta ABD'nin 60 yıllık KOBİ teşvik politikaları, AB'nin Mikro girişimler için Kırmızı Halı politikaları, Hindistan gibi bir ülkede 1961'de Sanayi, Tarım ve KOBİ Bakanlığı olarak kurulan bakanlığın 2007'deki değişiklikle sadece ve doğrudan KOBİ Bakanlığı'na dönüştürülmesi, Çin'de sayısız KOBİ teşvik politikaları ile dünya ihracat şampiyonluğunu ele geçirmesi süreçleri dikkatle ders çıkarılması gereken uygulamalardır. Bu uygulamalar Yeni Yaklaşımın kilometre taşlarını oluşturmaktadır.

Son yıllarda yapılan birçok akademik çalışma ve uygulamaya dönük araştırma Yeni Yaklaşım açısından küçük girişimcilik salt işletmecilik yorumlayışının ötesinde multidisipliner anlayışla kümenin ana bileşeni olan emek gücünün, beşeri kapitalin sahip olduğu en önemli yeri ve rolü bakımından ele alınmaktadır.

Bu kapsamda "Kobilere Yeni Yaklaşımlar Açısından Mikro Girişimlerde Mali Teşvikler" başlıklı Doktora Tezi sorunun daha büyük bir toplumsal sorumluluk ve bilimsel perspektifle ele alınabilmesini kolaylaştıracak ilk çalışmalardan sayılabilir.

Küresel ülke örneklerinin çeşitli perspektiflerden ele alınarak Türkiye'ye dair çeşitli çözüm ve uygulama önerilerinin tartışıldığı tez çalışmasında Efektif ve toplumsal perspektifli teşvik stratejileri ve politikaları ile piyasa ekonomisinde eşitsiz rekabet ve haksız rekabetin neden olduğu aksaklıkların nispeten giderilebileceği, optimal kaynak kullanımı ve dağılımı hedeflerine yaklaşılmasının sağlanacağı tezinden hareketle Sosyo-ekonomik kalkınma, istihdam ve toplumsal refahın arttırılmasına sağlanan katkılar, ortaya çıkan vergi kaybı ve maliyetlerden yüksek olduğu sürece mali teşvik sisteminin etkinleştirilip efektif kılınarak devam ettirilmesi ile ancak toplumsal sözleşmenin ve bu toplumsal ihtiyacın ürünü olan devletin asli görevini yerine getirebilmesinin mümkün olabileceği sonucu öne sürülmektedir.

1  Osman Sirkeci, "Kobilere Yeni Yaklaşımlar Açısından Mikro Girişimlerde Mali Teşvikler", (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Maliye Anabilim Dalı, Maliye Doktora Programı, İzmir, 2011.