Tarihin en yanlış dış politikası izleniyor
Kemal Kılıçdaroğlu, "AKP Hükümeti'nin Suriye politikası Türkiye'nin dış politika tarihindeki en büyük engeldir, en büyük hezimettir, en büyük yanlış politikadır" dedi.
ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın Suriye politikasını eleştirerek, "Yasalara göre AKP Hükümeti suç işlemiştir. Başka ülkelere terör örgütü elemanlarını göndermek için kendi topraklarını açmıştır. Kendisini ilk uyardığımızda Suriye'de dört ölü vardı, bugün ölen Suriyelilerin sayısı 200 bini aşmış durumda. Yazık, günah değil mi?" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Gelip duvara çarpıyorsunuz, Türkiye bugün bu noktada"
Konuşmasında, dış politikanın üzerinde özenle durulması gereken, hata kabul etmeyen bir alan olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Hükümetin Suriye politikasını eleştirdi. İktidara defalarca, Suriye konusunda yanlış yaptıkları uyarısında bulunduklarını ancak bu uyarılarının dikkate alınmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "AKP Hükümeti'nin Suriye politikası Türkiye'nin dış politika tarihindeki en büyük engeldir, en büyük hezimettir, en büyük yanlış politikadır. Bedelini sadece Suriyeliler, sadece Türkiye değil, Ortadoğu coğrafyası çekiyor" diye konuştu.
CHP'nin tarihsel birikimini dikkate alan, yönünü Ortadoğu'nun bataklığına değil, batının çağdaş uygarlığına çevirmiş bir parti olarak bu uyarıları yaptığını dile getiren Kılıçdaroğlu, Hükümetin Suriye politikasının, yazarlar, düşünce kuruluşları ve deneyimli bürokratlarca da eleştirildiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kadar yanlış konusunda dikkat çeken bir görüş, bir düşünce, bir fikir defalarca dile getirilmesine karşın, AKP tarafından 'hayır ben bildiğimi okuyacağım ve yoluma devam edeceğim' denirse işte gelip duvara çarpıyorsunuz. Türkiye bugün bu noktada.
Dış politika inatla sürdürülen bir politika değildir, dış politikada blöf olmaz. İnandığınız şeyleri söylersiniz, doğru şeyleri söylersiniz, ülkenin çıkarlarını savunursunuz. Kendi ülkenizin çıkarlarını başka ülkelerin çıkarlarına heba etmezsiniz. Asıl hedef budur, kendi ülkemizin, kendi insanımızın çıkarları üzerine inşa edilmiş bir dış politika. Böyle olmak zorundadır. Geldiğimiz noktada bakalım, kim kazandı? Düşmanlık kazandı, kaybeden barış oldu. Neden kaybediyoruz. Ne kazandık? Yeni yeni terör örgütlerinin mensuplarını kazandık. Ne kazandık? Kendi topraklarımızda Suriye'ye göndereceğimiz terör kamplarını kazandık. Böyle bir anlayış olabilir mi? Açıkça yasalara göre AKP Hükümeti suç işlemiştir. Başka ülkelere terör örgütü elemanlarını göndermek için kendi topraklarını açmıştır. Kendisini ilk uyardığımızda Suriye'de dört ölü vardı, bugün ölen Suriyelilerin sayısı 200 bini aşmış durumda. Yazık, günah değil mi? Buradan bütün vatandaşlarıma sesleniyorum; İslam coğrafyası dışında kan akan bir bölge var mı? Neden İslam coğrafyasında kan akıyor? Neden orada analar ağlıyor? Neden orada hüzün var? Neden orada kardeş kardeşi boğazlıyor. Bizim de düşünmemiz gerekiyor. AKP Hükümeti militanları getirip buraya eğitiyor, eline silah veriyor, cebine para koyuyor ve gönderiyor Suriye'ye. 'Git orada kardeşini öldür' diyor. Böyle bir şey olabilir mi?"
AK Parti iktidarının Suriye politikasının Türkiye Cumhuriyeti tarihine ve geleneklerine yakışmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP olarak 6 Şubat 2012'de yazılı bir açıklama ile görüşlerini ortaya koyduklarını ve bu konuda Türkiye'de bir uluslararası konferans toplanmasına ihtiyaç olduğunu beyan ettiklerini anlattı. Ağustos ayında ise neden böyle bir konferansa ihtiyaç olduğu ve konferansın kapsamı ve çözüm önerilerine ilişkin bir rapor hazırladıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, bu raporu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da gönderdiğini söyledi.
Raporda, Türkiye'nin ağırlığını, Suriye'de barış, güven, uzlaşma ve istikrardan yana koyması gerektiğini belirttiklerini, yaşanan çatışmalı sürecin Suriye'nin parçalanmasına ve hatta diğer bölge ülkelerinde de etkili olabileceği uyarısına yer verdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, raporun çözüm önerilerini de içerdiğini söyledi.
Suriye'de şiddetin sona ermesi, toprak bütünlüğünün korunması, farklı din, mezhep ve etnik grupların varlık ve haklarının güvence altına alınması ile demokratik, hukukun üstünlüğüne dayalı, insan haklarına saygılı bir düzenin kurulmasının raporda yer aldığını aktaran Kılıçdaroğlu, çözüm yöntemini de TBMM'ni bütün partilerin ortak katkısı ile "Türkiye'de Suriye konusunda bir uluslararası konferans toplanması" talebini içeren bir deklarasyon yayınlaması olduğunu bildirdi.
"Dış politikada gözyaşı akarsa bunun maliyeti ağır olur" diyen Kılıçdaroğlu, bu yüzden Suriye konusunda Hükümeti uyarmaktan vazgeçmediklerini ancak iktidarın "Biz bildiğimiz yoldan devam edeceğiz, radikal unsurları Türkiye'ye getireceğiz, Katar'dan, Suudi Arabistan'dan parayı alacağız, burada silahlı eğitim vereceğiz, 'git kardeşim orada kardeşlerini öldür' diyeceğiz" yaklaşımından vazgeçmediğini ve bu yaklaşımla suç işlemeyi sürdürdüğünü ileri sürdü.
"Çık milletin önüne kim sana söz verdi, onu açıkla"
Brüksel'e yaptığı ziyarette sosyalist, liberal ve demokrat milletvekillerinin Suriye konusundaki sorularını yanıtladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Dedim ki 'Suriye konusunda siz verdiğiniz sözleri tutmadınız.' 'Nasıl?' dediler. Sayın Başbakan çıktı dedi ki 'Batılılar Suriye konusunda bizi yalnız bıraktı'. Benim bildiğim Batı etik değerlerine bağlıdır. Bir söz verdiyseniz, arkasında durmanız gerekir. Neden verdiğiniz sözünüzün arkasında durmadınız ve bizim başbakanı Suriye politikası konusunda yalnız bıraktınız? Söz alan milletvekilleri 'hayır' dediler. 'Biz hiçbir zaman böyle bir söz vermedik'. Ben ne dedim? Yalan söyleyenden başbakan olmaz.
Hem sosyalistler, hem liberaller, hem demokratlar bana bunu söylediler. Medyanın önünde bunu söylediler, ben de bu çıkışı medyanın önünde yaptım. Neden Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nı yalnız bıraktınız siz dedim. 'Hayır biz böyle bir söz vermedik' dediler. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan'a bir görev düşüyor; yalan söylemediysen çık milletin önüne kim sana söz verdi onun kimliğini açıkla.
Suriye konusunda bir ülkeden parasal yardım alıp, politikanızı belirlerseniz, dış politikanızı Katar'a satmış olursunuz, dış politikanızı Suudi Arabistan'a ihale etmiş olursunuz. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, koskoca devlet 90 yıllık geleneği, 190 yılık, 150 yıllık parlamenter geleneği olan bir devlet dış politikasını nasıl Katar'a, Suudi Arabistan'a ihale edebilir. Bunun hesabını bu milletin sorması gerekir. Bu milletin vicdanına havale ediyorum ben, ölen her Müslüman'ın kanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ellerindedir."