Tavukçuluk İşletmelerinde Yerleşim Planı ve ÇED Sorunları
Dr. Erkut GÜRBÜZ / Veteriner Hekim Konya Ticaret Borsası Meclis Üyesi
Konya bölgesi, Türkiye yumurta tavukçuluğunun üretimdeki payında önemli bir yere sahip. Yumurtacılık işletmeleri yerleşim planlarında daha bilinçli ve seçici olmak zorunda. Çevre bilinci geliştiği için yatırım sürecinde çevre sorunları en önemli sorunların başında geliyor.
İşletmenin kuruluşunda en önemli ihtiyaçlar yol, su ve elektrik olarak öne çıkıyor. Bunun yanında yerleşim birimlerine yakınlık, hâkim rüzgârın yönü, atıkların toplanacağı su geçirmez alanlarda
önem kazandı. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın kuruluşu ile başlayan çevre denetimleri ve AB nedeniyle ıkarılan yeni yönetmenlikler girişimcilerin yatırım kararlarını zorluyor. Tesis inşaatına başlamadan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu zorunlu hale geldi. Yumurta tavukçuluğunda 59 bin 990 adetten sonra ÇED raporu zorunlu. Bu raporu alabilmek için üreticiler çok uzun süren ve bürokratik engellerin çok fazla olduğu bir sürece girmek zorunda.
Üreticiler önce ÇED raporu hazırlanması ve takibini yürüten çevre mühendislerinden oluşan özel bir firma ile anlaşarak iş takibi sözleşmesi yapar ve şirket ve kuruluşları ile ilgili ansiklopedi kalınlığında bir dosya hazırlarlar. ÇED raporunun olmazsa olmaz kısmı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı il müdürlüklerine verilen projelerin 5403 sayılı Toprak Koruma Yasasına uygunluğudur. Bu işi il müdürlüklerine bağlı ilgili birimden gelen mühendisler projeleri ve arazi yapılarını kontrol eder, arazi uygun ve mimari proje doğru yapılmış ise onay verdikten sonra diğer dokümanlar hazırlanmaya başlar. Meteoroloji verileri, DSİ verileri, flora fauna raporu, rüzgar yönü raporu gibi 16 kurumdan alınan görüşleri tamamlanarak dosya hazırlığı tamamlanır. İşletme yerine en yakın yerleşim biriminde yapılacak halkın katılımı toplantısından sonra ilgili komisyon toplanır. Komsiyonda ilk incelenen konu arazi yapısıdır. Arazi marjinal yapıda değil ve işletme kurulumu arazi alanın yüzde 5'ini geçiyor ise dosya kabul edilmiyor ve ÇED süreci duruyor. Çünkü henüz 18 vilayette yapımı tamamlanmış olan 1/100.000 lik çevre planları gereği bu işletmeler kurulumlarını önceden tamamlamış olsalar dahi bu sınıra uymak zorundalar. Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED Planlama Genel Müdürlüğü de bu plan hükümlerini ÇED raporlarında uyguluyor.
Bunun yanında 5403 sayılı Toprak Koruma Yasası'nın 13. maddesi ve ilgili yönetmenliğin 12 maddesi gereği ağıl, ahır, arıhane kümes ve bunlar için gerekli depolar verilen projelerine uyulması şartıyla her sınıf arazide istenildiği kadar kapalı alan yapabilir hükmü var. Yine 3194 sayılı imarsız alanlar yasası gereği plansız yerlerde ilgili belediye encümenleri ve özel idareler her sınıf arazide yüzde 40 oranında kapalı alan yapılabilir hükmü geçerli.. Bu kanunlara rağmen Çevre Orman Bakanlığı'nın ilgili birimleri çevre planlarının 4. bölüm 4. maddesi gereği mutlak tarım arazileri, ekilebilir arazilerde yüzde 5, marjinal arazilerde de yüzde 30 oranında kapalı alan yapılabilir hükmünü uyguluyor.
5403 sayılı Toprak Koruma Kanunu 2005 yılında yayınlandı. Çevre Düzeni Planları da 2008 yılında yapılmaya başlandı. Planlar kanunlara uymak zorundar. Çünkü kanunun üzerinde olamaz.
Ülkemizde iki bakanlığımızın kanunları ve uygulamaları birbirine zıt kararlar oluşturuyor. Bunun düzeltilmesi tüm hayvancılık yatırımcılarının en önemli isteğidir. İnsanlarımızın yüzde 30'nun tarım ve hayvancılıkla geçimini sağladığı ve son yıllarda beyaz ette dünyada 10. sıraya, yumurtada 11. sıraya yükselmiş ve kırmızı etin dışarıdan getirildiği ülkemizde büyük yatırımların önü kapanırsa dünya ile nasıl rekabet ederiz, nasıl ihracat yaparaz?. Büyük süt ve et işletmeleri kurulmazsa kırmızı etin dışarıdan gelmesi nasıl engellenebilir? Hükümetimiz havza destek projeleri ve faizsiz kredilerle hayvancılık yatırımları için önemli ve olumlu kararlar alırken, yatırımcı üreticilerin önünde bulunan bu engelleri de mutlaka kaldırmalıdır.