Tedarik zincirlerinin interneti

Fatih ÖĞÜN - EY Türkiye Finansal Hizmetlerden Sorumlu Kıdemli Müdür

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Nesnelerin interneti (Internet of Things) dediğimiz kavram dijital kavramının gelişmesi ile birlikte farklı sektörlerin jargonunda yer edinmeye başladı. Küresel alanda yapılan araştırmalarda 2020’de 50 milyar cihazın birbiri ile bağlantı kurması bekleniyor. Öncesinde işlem ve haberleşme kapasitesi bulunmayan ve dış sistemler tarafından idare edilen pek çok yapının ilerleyen dönemde kendi işlemlerini yürütmesi, haberleşmesi ve bunların üzerinden farklı konfigürasyonlar yaratabilmesi bekleniyor. 

2000’lerin başında ortaya çıkan ve aynı dönemin ortalarında kavram, mimari ve yol haritası şekillenmeye başlayan Nesnelerin interneti kavramı 2010’ların başından itibaren uygulama alanına girmeye başladı. İlk başlarda kavram netleştirildi, mimariye ilişkin servis odaklı mimari konuları konuşulmaya başlandı. Geleneksel sistem yapıları üzerine oturtulan bu mimariler ilerleyen dönemde endüstriyel internete dönük uygulamaların temelini oluşturdu. Bir yandan RFID başta olmak üzere sahada iletişimi ve veri akışını yönetecek teknolojiler devreye girmeye başladı. Başlangıçta maliyeti yüksek ve limitli kullanım alanı olan bu teknolojiler zaman içerisinde daha düşük maliyetli ve kullanım alanı genişleyen bir konuma geldiler. İşlemci gücü ve internet ağ kapasitesinde yaşanan gelişmeler ortaya çıkan yeni teknoloji ve bileşenlerin daha rahat bir şekilde uygulama alanı bulmasını sağladılar. 

Yukarıda bahsettiğimiz Nesnelerin İnterneti dünyasının önemli potansiyel taşıdığı alanlar arasında üretim ortamı ve bunun daha geniş kümesi olan tedarik zincirini belirtmemiz özellikle önem taşıyor. 19. Yüzyıl’da başlayan endüstriyel devrimden bu yana üretim ve lojistikte birçok teknoloji ve iyi uygulama gelişti. Tamamı mevcut hammadde, makine ve süreçlerin dış sistem ve kontroller tarafından yürütülmesine dayalı bu yaklaşımlar nesnelerin interneti kavramı ile değişmeye başlıyor olacak. İlerleyen dönemde üretim hattında çalışan bir robotun, makinanın, hat üzerinde giden yarı mamulün ve son mamulün üzerinde belirli işlemleri yapmasını sağlayacak; işlem ve üretim zincirinin diğer elementleri ile haberleşmesini sağlayacak iletişim kapasitesinin oluşması bekleniyor. Artık üretimde kullanılan bir hammadde ya da tırlara yüklenen paketler sadece dışarıdan yönetilmesi gereken “dummy” elementler olmayacaklar. Üretim ve tedarik zincirinde rol oynayan bu parçaların tamamı birbiri ile konuşacak, dış dünya ile etkileşimlerine ve içeriklerine dair veri toplayacak, bunları kaydedecek ve analiz edilmesi için ilgili birimlere aktarıyor olacaklar. 

Alışageldiğimiz üretim ve tedarik zinciri yönetimi yapılarından farklı bir dünyaya doğru ilerliyoruz. Bildiğimiz tedarik zinciri yaklaşımında 3 ana unsuru yönetmek tedarik zinciri yönetimi açısından kritik konumdadır, bunları mamul, finansman ve bilgi olarak isimlendirebiliriz. Bu 3 temel unsurdan bilgi kısmının yakın dönemden başlayarak hacim, boyut ve hız olarak yukarıda belirttiğimiz unsurlar ile birlikte bugüne kadar benzeri görülmemiş bir hızla büyümesini bekliyoruz. Bahsettiğimiz bu büyüme beraberinde farklı konuları da getiriyor. Üretim ortamını ve bu ortamı içerisine alan tedarik zincirine bu yenilikleri kattığımızda bu sadece adımsal iyileştirmeleri değil aynı zaman iş modelinin tamamen değişmesini sağlayacak yenilikleri de getiriyor. GE’nin jet motorları için topladığı veriler kapsamında kapsamlı bakım servisleri tasarlaması ve yakın zamanda gündeme gelen Dijital Enerji Santrali çalışması yeni iş modelleri geliştirmenin örneklerini oluşturuyor. Önceden toplanması mümkün olmayan ya da örnekleme ile tahminlenen veriler şimdi en ince detayına kadar temin edilip analiz edilebiliyor. 

Yeni yapının getirdiği bir konu da üretim planlama boyutu ile ilgili. Üretimde kullanılan hammadde ve cihazlar arasındaki bağlantı ve işlem kapasiteleri envanter yönetiminden sahadaki üretim çizelgelemeye kadar birçok konuda mevcut algoritmaların yakınsama yöntemleri ile çözebildikleri çizelgeleme problemlerini daha iyi yöntemlerle aşma olanağı sağlıyor. Artık birçok bileşenin sağladığı bilgi ile çizelgeleme problemi daha küçük parçalara bölünebilir ve lokalde bulunacak lokal optimum çözümler üzerinden global optimum’a ulaşacak çözümler üretilebilir. İlerleyen dönemde üretim çizelgesi geliştirilirken sadece makinelerin kapasitesi, operasyonların süresi ve kurulum gereksinimleri değil, aynı zamanda üretim hattından gelen güncel veri, hammaddenin durumu ve envanterin güncel bilgisi de çizelge üretilirken değerlendiriliyor olacak. 

Veri yapısı ve yönetimi oluşmakta olan bu yeni paradigmanın getirdiği boyutlardan biri olarak görünüyor. Üretim ve tedarik zinciri yönetiminde bu güne kadar oluşturulan ve saklanan bilgiden çok daha geniş kapsamlı, çeşitli ve hızlı akan bir veri yapısı ile karşı karşıyayız. Bu verinin güvenli bir şekilde saklanması (nesnelerin interneti verisini saklayacak bulut çözümleri), yukarıda bahsettiğimiz bütün bileşenlerin buraya düzgün bir şekilde erişmesi ve organizasyonun katma-değer sağlayacak bilgileri bu kaynaktan çekip analiz edebilmesi yeni oluşan bu dünyadan azami faydayı sağlamak konusunda kritik öneme sahip olacak.