Tehlikeyi yılda sadece 50 TL'ye haber verecek
D&B Başkanı Dr. Selim Seval, şirketlerin bilgilerini paylaşmaya eskisinden daha sıcak baktığını söyledi. Dr. Seval, “Bir şirketin hem izlenmesini ister hem de raporunu alırsanız yılda sadece 300 TL ödüyorsunuz” diyor.
Ece Ceyhun
İSTANBUL - Dünya ekonomisi öyle bir dönemden geçiyor ki sadece sizin şirketinizin nereden nereye geldiği değil iş yaptığınız şirketlerin sağlığının ne olduğu da büyük önem taşıyor. 2008'de başlayan ve ülke ekonomilerinin bile iflas testinden geçtiği son kriz de istihbaratın önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Dünyada 200 milyon Türkiye'de ise ticaret siciline kayıtlı 1 milyon şirketi izleyen Dun & Bradstreet (D&B) şimdi Monitoring-Firma İzleme Servisi adını verdiği yeni bir hizmeti devreye almış durumda. İsteyen şirket adına ticaret ilişkisi olduğu firmaları iflas, imza yetkilisinin değişimi, sermaye artırımı, ortaklık yapısının değişimi gibi bir çok bilgiden anında haberdar etmeye başlayan D&B, bu değişiklikleri de sms ya da e-posta gibi elektronik ortamda oluşturduğu uyarı sistemi ile bilgilendiriyor. 12 aylık bir şirketi izlemenin bedeli ise sadece 50 TL. Eğer o şirket için bir değerlendirme raporu da istenirse ücret 300 TL oluyor.
Dun & Bradstreet (D&B) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Selim Seval, veri tabanlarında Türkiye ticaret sicilinde kayıtlı olan 1 milyon şirket bilgisi olduğunu kaydederek aktif şirket sayısının ise 1.2 milyon olduğunun tahmin edildiğini de ifade etti. Seval, veri tabanından 70-80 bin kadar şirket sorgulandığını da vurguladı.
D&B'yi bir veri tabanı şirketi olarak tanımlayan Dr. Selim Seval, kendilerini Standard and Poors, Moody's ve Fitch gibi rating şirketlerinden de ayrıştırıyor. "Bizde rating veriyoruz ama adamın gözüne bakarak kanaat notu vermiyoruz. Bizim verdiğimiz tüm notlar veriye dayalı" diyor.
Şirketleri günlük olarak takip ettiklerini ve yine günde 3 bin şirket için bilgi çıkarttıklarını söyleyen Selim Seval, monitoring hizmetleri hakkında şu bilgiyi verdi: "Şirketin adı mı değişti? İflasını mı istedi? İmza yetkilileri mi ya da ortaklık yapısı mı değişti? Biz bunları günlük olarak takip ediyoruz. Hatta elektronik olarak isterseniz yöneticinizin cep telefonuna bile mesaj olarak atabiliriz diyoruz. Bir firmayı 12 ay izlemek 50 TL. Şu anda 6 bin firmayı izliyoruz. Bir şirketin kredi değerliliğini gösteren özet raporun değeri ise 250 TL. İnsanlar zannediyor ki bir rating raporu almak 10 bin dolar, 20 bin dolar. Değil. Bir şirketin hem izlenmesini ister hem de raporunu alırsanız yılda sadece 300 TL ödüyorsunuz."
Şirketlerin ödemesini geciktirme riskini de ölçtüklerini anlatan Seval, "Türkiye'de şirketlerin beşte biri ödemesini geciktirme olasılığı diğerlerine göre daha yüksek olasılığa sahip" bilgisini paylaşıyor.
Hiç bilgi vermeyenlerin oranı yüzde 25'ten yüzde 10'a düştü
D&B bir şirket hakkında bilgiyi pek çok yerden alıyor. Ticaret sicil kayıtları, genel kurullar, haberler, piyasa aktörleri D&B'nin şirketler hakkında veri biriktirdikleri sadece birkaç kaynak. Esas bilgiyi şirketin kendisinden almak istiyor ve gerektiğinde gidip yerinde de görüşmeler yapıyor. Şirket kendisi bilgi verirse bu onun için kredibilitesini artırıcı bir faktör olarak direkt ratingini pozitif etkiliyor dolayısıyla kredi maliyetlerini düşürücü yönde etkiliyor. Peki her işletme bilgilerini paylaşmaya hevesli mi dediğimizde Seval, "işletmesi hakkında bilgi vermek istemeyenler eskisine göre azalmakla birlikte hala var" diyerek ekliyor: "Artık şirketlerin yüzde 40'ı her türlü bilgisini paylaşmaya hazır. Kalan yüzde 50 ise özet bilançosunu paylaşıyor. Hiç bilgi vermeyeceğim diyenlerin oranı ise yüzde 10. 1990'larda aradığımız her 4 firmadan biri 'ben bilgi vermem, beni bilen bilir' diyordu. Ama artık kimse bilgi almak için bir şirketin kapısına kendisi gitmiyor. Arada mutlaka bağımsız bir görüşten bu bilgiyi almayı tercih ediyor" dedi. Şirketlerin şeffaf olmasının maliyetlerini düşürdüğünü, mal mukabili satışların önünü açtığını ve şirketler arasında güveni artırdığına da değinen Seval, "Biz 1989 yılında başladık. Eskiden bilgi almak daha zordu. Şimdi kredi değerliliği ve rating daha güncel bir konu haline geldi. 1990'lardan beri Türkiye'de bir çok kriz yaşandı. Krizlerde bir çok firmanın canı yandı. Şirketler artık şeffaflığın tedarikçilerin, kreditörlerin gözünde güvenin artacağına ve daha uygun maliyetlerle çalışmayı getireceğini biliyor."
Yeni TTK, şirketlerin itibar inşa etmesine neden olacak
Yeni TTK'nın da işlerini kolaylaştıracağına da değinen Seval, "Biz hep şirketlere şeffaf olmaları tavsiyesinde bulunuyoruz. Şirketler ne kadar şeffaf olursa ticaretin akışkanlığı o kadar artacak. Bankalar küçük işletmelere eskiden kredi vermekten korkardı. KOBİ'lerin finansal tablolarına güvenmez ve maddi teminat isterdi. Halbuki KOBİ'ler için zaten maddi teminat vermek zor. Onların teminatı 'itibar' teminatı. Biz KOBİ'lere 'şeffaf ol, küçük bir işletmesin hesaplarını düzgün tut. İşlemlerini kayıt içine al, ödemelerini düzgün yap, şeffaf ol ve bilgilerini paylaş. Bu bilgileri paylaştıkça insanlar şirketini izleyebilecekler ve senin itibarın artacak. Ve hem piyasadan hem bankalardan daha kolay kredi alacaksın. Yeni TTK şirketleri şeffaflaştıracak ve itibar inşa etmesine neden olacak" değerlendirmesinde bulundu.
Teknoloji eskidi, büyümeyi destekleyecek fon yok
Türkiye'de özellikle tekstil gibi bazı sektörlerde marka yaratabilmek için teknoloji yatırımı yapılması gerekliliği üzerinde de duran Seval, "Yeni teknolojiye yatırım yapmak, vasıflı mal üretmek demek sermaye gereksinimi demek" diye konuştu.
"Türkiye'de hala işletmelerin büyümesini destekleyecek fon yok" diye devam eden Seval şu değerlendirmeyi yaptı: "Krizlerin Türkiye'ye yansıması ile birlikte de şirketlerin kar marjı azaldı. Kar marjı azalınca işletmelerin büyümek için gerekli fonları kar yoluyla yaratma olanakları da azaldı. O zaman büyümek için banka kredileri seçeneği kalıyor. Halbuki sermaye piyasaları gelişse şirketler için fon kaynakları seçeneği artacak."
Şirketler, ekonomiye temkinli yaklaşıyor ama kendisine güveniyor
Ekonomik beklentiler anketi yapıp bunu bir endekse dönüştürerek de açıkladıklarını kaydeden Seval, "Ekonomiye yönelik beklentiler konusunda iş dünyası daha tedirgin ama iş kendilerine yönelik beklentilerini sorduğunuzda daha pozitifler. Türk iş dünyası şirket boyutunda çok olumlu ama ekonominin genel görünümü için daha temkinli, ne olur ne olmaz diye bakıyor" değerlendirmesini yaptı. Seval, ihracatçıların daha tedirgin buna karşılık iç pazara üretim yapanların da daha rahat olduğunu ifade etti.
2012'nin ilk 15 gününde neler olmuş?
5.291 yeni firma kurulmuş
4.146 firma tasfiyeye girmiş
806 firma tasfiye sürecini tamamlayıp kapanmış
4.072 firma ortaklık yapısını değiştirmiş
7.539 firmada imza yetkilileri değişmiş
2.043 firmada sermaye artırımı yapılmış
1.974 firmanın şirket unvanı değişmiş
3.821 firmanın adresi değişmiş
198 firmada birleşme ve bölünme yaşanmış
Türkiye'deki şirketlerin kredi riski yüzde 1 oranında iyileşti
D&B Türkiye'nin 81 ilde ve 50 binin üzerinde şirketin kredi riskini değerlendirdiği D&B Türkiye Kredi Risk Haritası'nın 2012 yılı ilk çeyrek verilerine göre ise kredi riski Türkiye genelinde yüzde 1 oranında iyileşti. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde bahsedilen dönemde yüzde 10 iyileşme görülürken, risk azalışında ikinci sırada yüzde 8 ile Kuzeydoğu Anadolu yer aldı. Araştırmaya göre Doğu Karadeniz Bölgesi yüzde 10 iyileşme ile önemli bir çıkış yakaladı. Bunu yüzde 8'lik risk azalışıyla Kuzeydoğu Anadolu izledi. 2012 yılının ilk çeyreğinde en yüksek riskli iller sırasıyla Batman, Şanlıurfa ve Trabzon olurken bahsedilen dönemde riski en düşük iller ise Karaman, Kayseri ve Hatay oldu.