Tek pazar "dünya"
Ali YILDIRIM / Uşak Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü Yönetim Kurulu Başkanı
Artık, oturduğumuz yerden her yere ulaşmak mümkün. Dünya tek bir pazar haline geldi.
İletişim teknolojisinin geldiği son nokta, tabiri caizse artık sınırları ortadan kaldırdı. İnternetin yaygınlaşması ve teknolojideki gelişmeler sayesinde artık global dünya ile çok rahat bir şekilde iletişim sağlanabiliyor. Ticari, sosyal, kültürel ilişkiler kurulabiliyor. Büyük ticari antlaşmalar, işbirlikleri sağlanabiliyor.
Bu gelişmelerden faydalanmakta olan işletmelerimiz yeni pazarlara ulaşma konusunda daha rahat. İletişim teknolojisini etkin olarak kullanmayan rakiplerine göre ise daha hızlı. Yeni pazarlar bulma konusunda bu fırsatları iyi kullanan işletmelerimiz eğer bu pazarlara gitmek isterse devletin çeşitleri destekleri de var.
Ancak tüm bu kolaylıklar ve avantajlar aynı zamanda uluslar arası piyasada var olan ya da uluslar arası piyasaya girmek isteyen bütün firmalar için geçerli. Yani diğer bir açıdan baktığınızda bu avantajlar dezavantaj olarak karşımıza çıkıyor.
Bu noktada gerek firmalarımız gerekse hükümetlere çok iş düşüyor. Firmalarımızın, tek bir Pazar haline gelen dünyada varlığını sürdürebilmesi rekabet gücünü arttırmasına, ürün/hizmet kalitesini yükseltmesine, insan kaynaklarına yatırım yapmasına, yatırımlarını proje mantığı ile gerçekleştirmesine, marka yatırımları yapmasına bağlıdır.
Hükümetlere düşen ise tüm bu çalışmalara en doğru şekilde destek sağlamak ve teşvik etmektir. Bu destek ve teşviklerin il bazında çalışılması gerekmektedir. İlin kendi dinamiklerine göre şekillenecek, meslek kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, finans kuruluşlarının, belediyenin ve valiliğin ortak akıl ve iradesiyle il bazlı destek ve teşvik programlarının çıkarılması gerekmektedir. Burada en önemli husus sahada görev yapmış olan, işletmelerin sorunlarını çok iyi bilen insanların ve kanaat önderlerinin görev almasıdır. Sahada görev yapan bir finans kurumu personeli işletmelerin karşılaştığı finansman sorunlarını genel müdürlük personellerinden çok daha iyi bilir. Bir meslek kuruluşu kendi meslek grubunun sorunlarını merkez ofislerden çok daha iyi bilir. Bu mantıkla oluşturulacak bir kurul çok daha etkin bir destek ve teşvik programı oluşturacaktır.
Geliştirilmesi ve teşvik edilmesi gereken bir diğer husus ise Ar-Ge faaliyetleridir. Maalesef ülkemizde Ar-Ge çalışmalarına gerekli önem verilmemekte ve gerekli yatırımlar yapılmamaktadır. Türkiye'de, 2010 yılında yapılan patent başvuruları yaklaşık beş yüzdür. En çok patent başvurusu ise ABD vatandaşları tarafından yapılmıştır. ABD de yaklaşık olarak 45 bin patent başvurusu yapılmıştır. ABD'nin arkasından Japonya, Almanya, Çin ve Güney Kore gelmektedir. Bu konuda hem işletmelerimize, hem üniversitelerimizde hem de devlete / hükümete çok büyük görev düşmektedir.
Küçük bir semt pazarına dönüşmüş olan dünyada, ekonomik olarak güçlü olmak; siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda sözümüzün geçmesini sağlamak için tüm bu çalışmaların yapılması, gerekli destek ve teşviklerin çıkartılması gerekmektedir.