Tencere tava çalanı mahkemeye verin
İSTANBUL - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Senin apartmanında tencere tava çalan mı var. Hemen yargıya taşı bunu. Yargıda onlar mücadele etsin. Yıllarca biz mücadele ettik, şimdi onlar mücadele etsin. Yargıda hakkımızı arayacağız. Hakkınızı, hakkımızı aramadığımız sürece daha boynumuzda çok boza pişirirler" dedi.
Başbakan Erdoğan, İmam Hatip Liseleri Mezunlar Mensupları Derneği'nin (ÖNDER) Sepetçiler Kasrı'nda verdiği iftara katıldı.
Yemeğin ardından konuşan Erdoğan, Somali, Myanmar, Irak, Afganistan, Filistin, Suriye ve Mısır'ı kendilerine elbette dert edecek ama komşuları, yanıbaşlarındaki kardeşlerini de ihmal etmeyeceklerini belirterek, her saldırıya her kirli girişime, her ahlaksız taarruza meşruiyet dairesi içinde karşılık verecek ama edeplerinden, ağırbaşlılıklarından ve aklı selimden de asla taviz vermeyeceklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yakın tarih içinde öyle insanlar, öyle isimler, öyle gönül erbapbarı var ki, bugün isimleri çok az kişi tarafından hatırlanıyor. Belki çok küçük işler yapmışlardır. Belki bir imam hatip okulunun inşaatına tuğla taşımış, belki bir imam hatip okulunun yatılı kısmına evindeki ekmeği göndermişlerdir. Hatırlarım bazıları da Anadolu'dan bakarsınız bir kamyonetin arkasına kendi patates tarlasından patatesleri yükler, onları getirirdi. Biz de her gün o patatesleri yerdik. İmam hatipte yatılı okurken bizim değişmez yemeklerimiz ya patatesti ya bulgurdu, bunlarla geçerdi. Biz varlık içinde okumadık. Bununla bugünü kastetmiyorum, o günler bugünün belki de temeli oldu. Yaptıkları işler çok küçük gibi görünebilir, isimleri çok silik gibi görünebilir, belki bazıları hiç de hatırlanmayabilir ama onlar çok büyük düşündükleri için sabırla tahammülle en önemlisi de edeple hareket ettikleri için işte bugünün parlak nesillerini yetiştirebilmişlerdir. Onların eserlerine, onların mücadelesine biz bigane kalamayız. Onların hatırasına halel getiremeyiz."
Başbakan Erdoğan, kendilerine düşen mesuliyetin bayrağı onlardan devralmış nesiller olarak bu bayrağı daha yüksek burçlara dikebilmek olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bakın biz hükümet olarak imam hatip okullarının kapısına vurulan kilitleri hamdolsun kırdık. Normal okullarımızda da Kur'an-ı Kerim ve Siyeri Nebi öğrenilmesinin önünü açtık. Peki bunlar yeterli mi? Hayır, yeterli değil. Bunlar hiç birimizi rehavete sevk etmesin. İnsan yetiştirmek sadece fiziki mekanları düzeltmekle olmuyor, o binanın içini en güzel şekilde donatmakla olmuyor. Tabii ki bu da bizim görevimiz. Çünkü oralardaki yavrularımıza özgüven aşılamamız gerekiyor. Bizim çektiklerimizi onlar çekmemeli. İnsan her saniyesine emek harcanması, ruhunun ihtiyaçları karşılanması gereken bir varlıktır. Burada şunu özellikle hatırlatmak isterim; yaklaşık 100 yıl önce Osmanlı cihan devletinin çöküşü, İslam coğrafyasını ne yazık ki işte bugün şahit olduğumuz manzaraya taşımıştır."
"Sizler bu coğrafyanın umudu bir nesilsiniz"
Bugün İslam coğrafyasında karşı karşıya kalınan ne kadar sorun varsa, kökeninde Osmanlı'nın yıkılışının görüldüğünü anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yani Türkiye ne kadar iyi ve güçlü olursa, emin olun bu coğrafya da o kadar iyi, o kadar huzurlu, o kadar güçlü olur. Sizler bu coğrafyanın umudu bir nesilsiniz. Şuna önce kendiniz inanmak zorundasınız; bu coğrafyada barışın, huzurun, refahın, kardeşliğin sancağını, evet ÖNDER, imam hatip nesli taşıyor. Siz kendiniz ne kadar iyi olursanız ülkemiz de o kadar iyi olur. Ülkemiz ne kadar iyi olursa bölgemiz hatta dünya da o kadar iyi olur. Eğer buna inanmayan varsa eğer bu söylediklerimle ilgili kalbinde zerre şüphe olan varsa lütfen gitsin Selçuklu tarihini, Osmanlı tarihini okusun ve bu milletin dünya için nasıl birleştirici, bütünleştirici, yüceltici vazife yüklendiğini oralarda görsün. Bize de sizlere de her fırsatta saldırıyorlarsa, her fırsatta bizi yavaşlatmaya, durdurmaya, etkisiz hale getirmeye çalışıyorlarsa işte o çevreler bunu bildikleri için yapıyorlar. Güçlü bir Türkiye'nin, güçlü bir Ortadoğu, güçlü bir Balkan coğrafyası, güçlü bir Afrika olduğunu bilenler, görenler, Türkiye'nin gücünü kırmak için her yola başvuruyorlar. Bunu görmezsek bu tuzağa düşeriz, bunu görürsek inanın bu tuzağı o zaman bozarız."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başlarını öne eğmeyeceklerini ve hiçbir şart karşısında umutsuz, sabırsız ve tahammülsüz olmayacaklarını söyledi.
"Hüzünlenmeyin, Allah bizimle beraberdir"
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kendimize hep şunu söyleyeceğiz; inanıyorsanız muhakkak üstünsünüz. İnanıyoruz, öyleyse üstünüz. Kendimize hep şunu telkin edeceğiz; hüzünlenmeyin, mahzun olmayın, muhakkak ki Allah bizimle beraberdir. Bu hissiyatla, bu şuurla devam ettiğimiz sürece Allah'ın izniyle her oyunu bozar, barış ve kardeşlik dilini, dayanışma iklimini bu coğrafyaya hakim kılarız. Böyle sıkıntılı süreçlerde dua en büyük sığınağımız olacak. Coğrafyamızın kan ağladığı böyle süreçlerde kardeşlik hukuku bizim yol azığımız olacak. Birbirimize inanacak, güvenecek omuz omuza verecek, gönül gönüle verecek ve Allah'ın izniyle her badireyi, her tuzağı aşacağız. Edebin, edepsizlik içinde boğulmasına müsaade etmeyeceğiz. Ahlakın, ahlaksızlık içinde yok olmasına müsaade etmeyeceğiz. Hakkın haksızlık içinde, adaletin zulüm içinde kaybolmasına göz yummayacağız. Tarih nice firavunlara, nice nemrutlara şahit oldu. Bir toz tanesi, bir tek sinek kudretlerini paramparça etti. Onların elindeki güçlere sakın aldanmayın, sizin Akif'in deyimiyle iman dolu göğsünüz gibi serhaddiniz olduğu müddetçe hiçbir gülle, hiçbir top sizi yıkamayacaktır."
Başbakan Erdoğan, demokrasi ve ekonomi mücadelelerinin kararlılıkla devam ettiğini söyledi.
"Kararlı duruş, çapulculara fırsat vermeyecektir"
Bazı gerçeklerin görülmek durumunda olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "En önemlisi de işte mayıs ayı gibi hakikaten şu son yıl 2013'te bu kadar bereketli bir ayda ortaya çıkan olaylar sıradan olaylar değildir. Bu olay sadece içeriden kaynaklanan bir olay da değildir. İçeriden ve dışarıdan koordineli güçlü bir Türkiye istemeyen zihniyetlerin attığı bir adımdır. Bu adıma karşı kararlı duruşunuz, kararlı duruşumuz nasıl bir fren oluşturduysa, bundan sonraki süreçte de o kararlı duruş inanıyorum ki, bu tür çapulculara fırsat vermeyecektir" ifadelerini kullandı.
"Birileri çapulcu olmakla övünebilir"
Başbakan Erdoğan, birilerinin çapulcu olmakla övünebileceğini ifade ederek, "Ben Türk Dil Kurumu'nun lügatindeki çapulcudan bahsediyorum. Kamu düzenini bozmak isteyenlerden bahsediyorum. Evet, kamu düzenini bozmak isteyenler çapulcudur. Anadolu dilinde de çapulcudur" diye konuştu.
Tencere tavacılara da yasal olarak gereken dersin verilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yasal olarak bu suç, karşımda anayasacı var, suç. Suç olduğuna göre, niçin hakkını savunmuyorsun kardeşim? Senin apartmanında tencere tava çalan mı var. Hemen yargıya taşı bunu. Yargıda onlar mücadele etsin, yıllarca biz mücadele ettik, şimdi onlar mücadele etsin. Yargıda hakkımızı arayacağız. Hakkınızı, hakkımızı aramadığımız sürece daha boynumuzda çok boza pişirirler. Arabayı durduruyor öyle mi? Çal diyor, tekmeliyor, vuruyor icabında arabadan çıkıp bakıyorsunuz ki orada başörtülü bayanları yerlerde sürütüyor. Bunlar oldu mu? Oldu. Hala oluyor mu? Hala oluyor. Bunları görmemezlikten mi geleceğiz? Haklı hakkını arayacak, bizi de haberdar edecek, biz de mağdurun, mazlumun her zaman yanında olmaya devam edeceğiz. Bu mücadeleyi beraber vereceğiz. Bu ülkede hak biliniz ki her zaman galiptir. Ama şunu da unutmayalım. Eğer haklı hakkını aramazsa her zaman kaybeden olur. Kaybedenlerden bu noktada olmayacağız."
Yemeğe Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da katıldı.