Terörle anılmak Diyarbakır'ın kaderi değil
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Diyarbakır'ı bir korku şehri haline getirmek istiyorlar" dedi.
DİYARBAKIR - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Diyarbakır'ı bir korku şehri haline getirmek istiyorlar" dedi.
Arınç, beraberinde Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ve milletvekilleriyle AK Parti Diyarbakır İl Başkanlığı'nı ziyaret etti.
Başbakan Yardımcısı Arınç, burada partililere hitaben yaptığı konuşmada Diyarbakır'daki temaslarına değindi, Diyarbakır'a gelmekten ve teşkilatta bulunmaktan mutlu olduğunu belirtti.
İktidarın ülkeye çok yararlı hizmetler yapmaya devam ettiğini kaydeden Arınç, "Türkiye'nin her tarafında, Diyarbakır'da, çevremizde nereye bakarsanız bakın, bu dönemde yapılan çok büyük hizmetleri göreceksiniz. Bunlar yol, su, köy hizmetlerinden tutunuz, sağlık, eğitim hizmetlerine, hava alanlarına, köprülere, barajlara ve tarım sektörüne yaptığımız bütün katkılar her alanda artarak devam ediyor" dedi.
Arınç, şöyle devam etti:
"Eksiden bu yana siyaseti takip edenler bileceklerdir, birbiriyle geçinemeyen partiler vardı. Türkiye'ye hizmeti değil, kendilerine çıkar sağlamayı düşünen siyasetçiler vardı. Bu dönemlerde Türkiye çok şey kaybetti. Hizmet göremedi. Türkiye küçüldü ve maalesef işsizlik, yoksulluk, pahallılık her zaman arttı. Halkımız buna bir 'dur' dedi ve AK Part'iyi kurdu. İsmi de güzel, kendisi de güzel ve seçimlerde 2002'de henüz bir yılını doldurmamış bir parti iken çok büyük başarı kazandı. Biz Parlamento'ya girdik, tek başımıza iktidar olduk, bir de CHP. Diğerleri seçimi kazanamadığı için Parlamento'ya giremedi. Ne DYP, ne MHP, ne DSP kaldı ne ANAP kaldı. 2002'de 7 parti Parlamento dışında kaldı. AK Parti tek başına iktidara geldi. 2004 mahalli seçimlerinde büyük başarı kazandık. 2009 mahalli seçimlerinde yüzde 40'lık oy oranımızı koruduk. Bu çok önemlidir. Aynı zamanda bir başarıdır. Diyarbakır'da da çok değerli adaylarımız vardı. Seçimlere 4 elle asıldık. Diyarbakır'da ve ilçelerimizi kazanamamış olabiliriz, ama şunu unutmayın, biz il genel meclisinde, birinci parti olmaya devam ettik. Bütün Türkiye genelinde yüzde 70 belediyeleri kazandık. Türkiye'de 16 büyük şehir var. Bunun 10 tanesini AK Parti kazandı. İstanbul'u, Ankara'sı ve diğerleri dahil olmak üzere. 81 ilin 16'sı böyle. Geri kalanların da 51 tanesinin il belediyesini kazandık. Arkadan 923 tane ilçe var. 475 tanesini AK Parti kazandı. 2 bin civarında belde var, bin 190 tanesini AK Parti kazandı."
Arınç, şuanda bütün anketlere göre AK Parti'nin oyunun yüzde 42'lerin altında olmadığını ifade ederek, Diyarbakır'da kazanamamaktan dolayı üzüldüklerini ve bunun sebeplerinin olduğunu, Türkiye genelinde yine belediyelerde, il genel meclisinde en yüksek oyu aldıklarını anlattı.
Şu anda da bütün anketlerde her şeye rağmen AK Parti'nin oyunun yüzde 42'lerin altında olmadığını ve dolayısıyla güçlü bir partinin mensupları, iktidar partisi olduklarını dile getiren Arınç, "hizmete devam ettiklerini, muhalefet ne kadar çıldıracak bir noktaya gelse de AK Parti'nin halka hizmetten bir an geri durmadığını" söyledi.
Arınç, "Bizim siyaset anlayışımız hizmet anlayışıdır. Kendimize, partimize ona buna çıkar sağlamayı değil, yıllardır ihmal edilmiş Anadolumuza, vatanımıza insanımıza iş sağlamaktır, yatırım yapmaktır, pastayı büyütmektir, milli geliri artırmaktır. Çocuklarımızın iyi bir eğitim almasıdır. İnsanımızın hastanelerde insan bir muamele ile karşılaşmasıdır. Fakir ve yoksullara el uzatılmasıdır. Biz hizmeti böyle yaptık, böyle yapmaya da devam edeceğiz" diye konuştu.
"Muhalefet çıldırmış durumda"
Muhalefetin, AK Parti'nin başarısını, iktidarda iki dönem doldurmuş olmasını bir türlü hazmedemediğini dile getiren Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Muhalefet çıldırmış durumda. Şimdi artık işi neredeyse zorbalığa vardıracak hale geldiler. AK Parti'yi yıpratmaya çalışıyorlar. Son Meclis görüntülerini hepiniz hatırlıyorsunuz. Demokratik Açılım konusunu ülkenin en önemli meselesi olarak gören AK Parti bu konuda ülkemizi memleketimizi, insanımızı kardeş yapmak isterken, terörün, gözyaşının, akan kanın durmasını isterken, ülkemizde bir takım kültürel hakların milletimize tanınması yönünde adım atmaya çalışırken, bizi vatan hainliği ile suçlayacak, hatta neredeyse yok edecek noktaya geliyorlar. Biz cesaretli bir partiyiz. Başbakanımızdan Diyarbakır'ın en ücra köyündeki AK Partiliye kadar hepimiz hak bildiğimiz yolda, dosdoğru yürümesini bilen insanlarız. Bunların yaygarasına, ortalığa korku salan konuşmasına kulak asacak değiliz. Doğru bildiğimizi yapacağız. Doğru bildiğimiz her şeyi memleketimizin, milletimizin hayrına bildiğimiz her şeyi yapmaya devam edeceğiz."
"Diyarbakır buna müstehak değil"
Arınç, Diyarbakır'ın tarihin, kültürün ve medeniyetlerin beşiği bir il olduğunu, burada insanlık, ahlak, medeniyet, inanç, dinin olduğunu, ama yıllardır Diyarbakır'ı üniversitesiyle esnafıyla ticaret erbabıyla sanayisiyle geri bıraktırdıklarını ifade ederek, şöyle dedi:
"Neden? Çünkü Diyarbakır'ı bir korku şehri haline getirmek istiyorlar. Kafalarda zihinlerde böyle bir imaj meydana getirmek istiyorlar. Diyarbakır buna müstahak değil. Kim bunu yapıyorsa en büyük kötülüğü yapıyor demektir. Terörle anılmak Diyarbakır'ın kaderi değil. Diyarbakır'ın kaderi ilim şehri olmak, maneviyat şehri olmak, medeniyet şehri olmak. İnşallah Demokratik Açılım konusunda Diyarbakır'ın da Türkiye'nin de ne kadar büyük bir istekle ne kadar büyük bir arzuyla beklediğini biliyoruz" dedi.
Amaçlarının, terörün bir şekilde sona ermesi olduğunu anlatan Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ülkemizde kardeşliğin, hukukun hakim olması, insanımızın talep ettiği konularda, Anayasa'da, yasalarda hukukun içerisinde ne varsa onun en geniş şekliyle tanınması Türkiye'nin topyekun kalkınması. Diyarbakır ne kadar çabuk kalkınırsa halkın yüzü o kadar gülecektir. Yarın endişesi taşımayacaktır gençlerimiz. En iyi okullarda en iyi eğitimi alacaklar, en güzel işlerde çalışacaklar, geleceğimizi inşallah gençlerimizle kurtarmış olacağız. Bunun için parti teşkilatı olarak çok sıkı irtibat içinde olmalı, birbirimizi sevmeli, disiplinden dışarı çıkmamalıyız. Milletvekillerimiz Diyarbakır'ı en iyi şekilde temsil ediyor. Biz Parlamento'da onlarla beraberiz. Teşkilat kendi başına il başkanları ile ilçe ve belediye başkanlarımızla Meclis üyelerimizle tam bir uyum içinde, verilen talimatlar, görevler mutlaka yerine getirilmelidir."
"Bu çileyi ancak AK Parti üstlenebilir"
"Demokratik Açılım" konusunun Türkiye için çok önemli olduğunu vurgulayan Arınç, şunları söyledi:
"Biz kendi çevremizi zengin etmek için gelmedik. Bir ekmeğimiz olursa bunu sizlerle paylaşmak için geldik. Sizlere taktim etmek için geldik. Sizin derdinizi üstlenmek için geldik. Bu yüzden ben inanıyorum ki bu partiden başka gidecek parti yok. Bu iktidardan başka da bu işleri yapacak başka bir iktidar yok. Bizden daha iyi bu işleri yapacak birisini ben görsem gel kardeşim diyecek noktadayım, ama yok, görünmüyor. Bu çileyi ancak AK Parti üstelenebilir, bu milletin derdini ancak AK Parti çözecek. Bu açılım konusu Türkiye için çok önemli. İktidarımız büyük risk alıyor bu konuda. Bu işi başarabilmek el ele vermekle mümkün. Bütün sivil toplum örgütleriyle tek tek insanımızla sanayici, esnafımızla işsizimizle her kesimin bu işe mutlaka destek olması lazım. Yani ülkenin en büyük sorunu budur. Bunu çözmek için ben de üzerime düşen görevi yapmalıyım. Ne yapacağımızı, neyi istediğimizi, Türkiye için neyi faydalı gördüğümüzü de milletvekillerimiz de bakanlarımız da söyleyecekler. Broşürler, CD'ler gelecek, kitapçıklar gelecek. Bu konuda sizi bilgilendireceğiz. Siz de çevrenizi mutlaka bu konuda bilgilendirin. Görüştüğünüz, konuştuğunuz herkese asıl amacımızın ne olduğunu söyleyin."
"Kardeş olmaya mecburuz"
"AK Parti'nin önümüzdeki seçimlerde yeniden iktidara gelecek olmasının bugünden bazılarının uykularını kaçırdığını" ifade eden sözlerine şunları ekledi:
"Menfi milliyetçilik, ırkçılık yaparak, Türkiye'nin bir araya gelmesi buluşması mümkün değil. Herkes etnik kimliğini taşır, bu Allah'ın bizi yarattığı bir şeydir. Yani fıtratın gereğidir, ama birbirimizle dost olmaya, birbirimizle kardeş olmaya, birbirimizi sevmeye, saymaya mecburuz. Bunu ülkenin büyük bir kaderi olarak görmek lazım. Bugüne kadar kaybettiklerimizi düşünmek lazım. Niçin kaybettiklerimizi de düşünebilirsek bu sorunun çözümünün de inşallah bu dönemde AK Parti tarafından yeniden yerine getirileceğini bilmemiz lazım. Teşkilatımız dirençli, güçlü olursa inanın çözemeyeceğimiz hiç bir sorun yok. Hiçbir iktidar Türkiye'de 3 dönem üst üste iş başına gelemedi, ama ben inanıyorum ki bu halkımız, bu milletimiz kendisine hizmet eden AK Parti'yi üçüncü defa da tek başına iktidara taşıyacak. Bunu başarabilmemiz tüm teşkilatımız mensupları ile el ele verip birbirimize sıkı sıkı sarılmamıza bağlı. Çekememezlik yaparsak, birbirimizin aleyhine konuşursak, fitne, fesat, dedikoduları başkalarından daha fazla biz üstümüzde taşımaya çalışırsak birilerinin bize bir şey yapmasına gerek yok, en büyük kötülüğü kendimize yapmış oluruz. Dolayasıyla söylenecek sözler usulünce söylenmeli, yapılacak işler beraberce yapılmalı ve teşkilat disiplini içerisinde de bu gücümüzü hiç bir zaman zaafa uğratmamalıyız."