”Ticari alacak sigortaları vadeli çeke ihtiyaç bırakmayacak”
Coface Sigorta Genel Müdürü Alpergun, önümüzdeki yıl 23 milyon lira prim toplamayı ve yüzde 50 büyümeyi hedeflediklerini söyledi
İSTANBUL - Alacak yönetimi ve kredi (Ticari alacak) sigortaları alanında faaliyet gösteren Coface Sigorta Genel Müdürü Belkıs Alpergun, bilgi paylaşımı arttıkça ticari alacak sigortalarının, vadeli çeke ihtiyaç bırakmayacağını bildirdi.
Alpergun, Coface Sigorta'nın Türkiye'deki faaliyetlerini ve ticari alacak sigortaları sektöründeki gelişmeleri aktarmak amacıyla düzenlenen basın toplantısında Coface'in, dünyanın 67 ülkesinde fiilen faaliyet gösteren bir grup olduğunu belirtti.
Coface'in, ticari alacak sigortalarında Türkiye'deki pazarın yüzde 60'ına sahip olduğuna dikkati çeken Alpergun, finans siteminin sağlıklı işleyebilmesi için alacak yönetiminin çok önemli olduğuna değindi.
Belkıs Alpergun, ekonomik krizle birlikte ticari alacak sigortalarına KOBİ'lerin ilgisinin arttığını anımsatarak, geçen yıl 6, bu yıl da 35 olmak üzere krizde 41 milyon lira tahsil edilemeyen alacağı ödediklerini bildirdi.
Müşterilerinin, alacaklarını tahsil etmesiyle ticaret hayatlarını sürdürebildiklerini dile getiren Alpergun, Coface Grubu ile birlikte Türkiye'de teminat altına aldıkları riskin 4,7 milyar dolar olduğunu söyledi.
Buna karşılık bu yıl 12 milyon prim topladıklarını anlatan Alpergun, bu yıl topladıkları primden çok hasar ödemelerinde ekonomik krizin etkili olduğunu, önümüzdeki yıl ise tam tersi bir durum beklediklerini ifade etti.
Krizde borcunu ödemekte en çok zorlanan sektörlerin inşaat ve plastik sektörleri olduğunu vurgulayan Alpergun, tekstilde de sıkıntılarının olduğunu ama tekstil sektörüne ellerinde yeterli bilgi olduğu için daha kolay müdahale edebildiklerini belirtti.
Türkiye'de ticari bilgilere ulaşmanın zor olduğuna değinen Alpergun, şunları kaydetti:
"Şirketlerden bu yüzden bilgilerini paylaşmasını istiyoruz. Elimizde ne kadar çok bilgi olursa o kadar doğru kararlar verebiliriz. Bilgi paylaşımını yapmazsanız ama piyasa; çek, senet gibi farklı enstrümanlar üretir. 'Yeni çek kanunu'yla 'Vadeli Çek' kavramı daha belirginleşiyor. Bunu destekliyoruz ama piyasanın bu kadar maliyetli belgelerle uğraşmaması lazım. Bunu takip etmekte, tahsil etmekte çok maliyetli... Mahkemelerimizde binlerce dosya var karşılıksız çek konusunda.
Bizim büyük bir iddiamız var. Bilgi paylaşımı arttıkça ticari alacak sigortaları, vadeli çeke ihtiyaç bırakmayacak. Müşterilerimizin çoğu artık çek, senet gibi belgeler almayı bıraktı. Biz bu teminatı sağlarken çek, senet gibi belgeler istemiyoruz. Firmanın kredibilitesine bakıyoruz ve 'Bu firma, bu kadar vadeli alacağı kaldırır. Kaldıramazsa biz üstleniriz' diyoruz. Şu an Türkiye'de ticaretin büyük kısmı çekle dönüyor ama ticari alacak sigortalarının yaygınlaşmasıyla bu çek hacimleri düşecek."
"Önümüzdeki yıldan umutluyuz"
Alpergun, Coface Sigorta olarak Türkiye'de 150 şirketle çalıştıklarını ve bu 150 şirketin iş yaptığı 10 bin şirketin riskini üstlendiklerini bildirdi.
Coface Grubu'nun da Türkiye'de riskini üstlendiği şirketlerin bulunduğunu ve bunlarla birlikte riskini üstlendikleri şirket sayısının 16 bini bulduğunu anlatan Alpergun, "Firmaların tüm alacaklarını sigortalıyoruz. Yani bir şirket bize, 'Sadece bu alacaklarım riskli, bunları sigortalayın' derse, bunu yapmıyoruz" dedi.
Türkiye'de en çok firmanın Marmara Bölgesi'nde olduğunu, dolayısıyla en çok sorun yaşadıkları yerin de Marmara Bölgesi olduğunu dile getiren Alpergun, bu yıl ödedikleri 35 milyon hasarın, 750 firmadan kaynaklandığını söyledi.
Belkıs Alpergun, ödedikleri hasarın genellikle "keyfi ödememelerden" kaynaklandığını belirterek, "Şirketler öncelikle bankalara olan borçların ödüyorlar. Yaptığımız incelemeye göre döviz kuru da bu konuda çok belirleyici. Döviz kuru, yukarı çıktıkça şirketlerin bankalara olan borçları artıyor ve öncelikle banka borçlarını, ondan sonra diğer borçlarını ödüyorlar" şeklinde konuştu.
2009'u, "finansal anlamda depremin yaşandığı" bir yıl olarak değerlendiren Alpergun, geçen yıl 22 milyon lira prim toplayıp 6 milyon lira hasar ödediklerini, bu yıl ise 12 milyon prim toplayıp 35 milyon lira hasar ödemesi yaptıklarını anımsattı.
Bu yılı hasar-prim dengesinde zararla kapatacaklarını ifade eden Alpergun, "Ancak, sigorta bunun için vardır. Bize bu yıl ihtiyaç oldu ve biz bu hasarı ödedik. Ancak önümüzdeki yıldan umutluyuz. Önümüzdeki yıl, bu kadar hasar olacağını düşünmüyoruz. Geçen yıl, çok kötüydü. Normal zamanlarda ayda ortalama 15-17 hasar ödemesi yaparız ama geçen yıl aralık ayında 100'ün üzerine çıktık. Bugün ise ayda 5-6 hasar ödemesi yapıyoruz. Bu da önümüzdeki yıla umutla bakmamıza neden oluyor" ifadelerini kullandı.
Yüzde 50 büyüme hedefi
Alpergun, çalıştıkları şirketler için bir tür "ticari derecelendirme" yaptıklarını belirterek, firmalar hakkındaki görüşlerinin ve primlerin, bu derecelendirmeye göre belirlendiğini söyledi.
Şirketlere, 1-10 arasında derece verdiklerini anlatan Alpergun, derecesi beşe kadar olan firmaların riskli grupta olduğunu bildirdi.
İnşaat ve plastik sektöründeki firmaların da bu yıl riskli gruba girdiğini dile getiren Alpergun, bu sektördeki firmaların poliçe yenilemelerinde bu yıl biraz daha fazla prim ödeyebileceklerini ifade etti.
Ticari alacak sigortalarının, "ucuz" da, "pahalı" da bir ürün olmadığını vurgulayan Alpergun, primlerin, riskle doğru orantılı olduğunu belirtti.
Alpergun, 2010 yılındaki hedeflerine de değinerek, bu yılı 14,5 milyon lira primle kapatmayı öngördüklerini, önümüzdeki yıl ise 23 milyon lira prim toplamayı ve yüzde 50 büyümeyi hedeflediklerini söyledi.
Çeşitli satış kanallarını kullandıklarını anlatan Alpergun, bankalardan TEB, HSBC ve Yapı Kredi ile, sigorta şirketlerinden de Anadolu Sigorta, Eureko Sigorta ve AK Sigorta ile çalıştıklarını, bunun yanında direk satış kanallarının da olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin, dünya ortalamalarına göre daha az riskli olduğuna dikkati çeken Alpergun, "Krizlerde bu oran biraz çıkıyor ama krizin hemen arkasından tekrar dünya ortalamalarının altına düşüyor. Yani Türk şirketleri, diğer ülkelerin şirketlerine göre borçlarına çok sadık. ABD, dünya ortalamalarında seyreder genellikle ama örneğin; İtalya, bu anlamda riskli bir ülkedir. Dünya ortalamalarının her zaman üzerinde..." şeklinde konuştu.