Toplumumuzu üzen gözlemler

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İhap SUBAŞI

"Gümrükler, bir ülkenin girdi çıktılarında en önemli mahaller olarak devlet adına organize olmuş sahalardır. Ticarette olsun, turizmde olsun ve diğer uluslararası konularda olsun, gümrüklere çok önemli görevler düşmektedir. "Gel gör ki bazı gözlemler, mesleği karalamak ve yermek bir usul haline geldi.

Rüşvetin söylemi, beyanı ve deyişi, anlamı, manası insana ürperti veren bu deyim, toplum hayatımızın kanayan bir yarasıdır. İş adamlarımız, bürokratımız, siyasilerimiz ve insanlarımız, bu deyimden daima kaçmak ve sakınmak istemektedirler. Çok cüzi bir kesimleri ise bu deyimin olması gerektiğini, eğer olmazsa işlerin yürümeyeceği savı içinde olduklarını hayatımızın kesitlerinde maalesef, kahredici izlenimiyle görülüp yaşanan olaylar dizisi, içinde olmuşlardır. Dünyada rüşvet olayları her kesimde yerini almıştır, dersek yalan olmaz. Acaba, bu bir hastalık mıdır? Yoksa yaşam için gerekli bir kaynak mı? Namuslu geçinmek dürtüsü, ve onuruyla "rüşvetin" eleştirisini yapanlar, olayı eni konu tartışmaya açarak, yerden yere vurabilirler. Ama içeriğine girip, işin aslını ve esasını tetkik etmek gereğini duymazlar. Çünkü onlar konuları ve mevzuları bakımından bu iletin uzağındadırlar. Kendilerini rahatlıkla eleştiri ve tenkit, yapılabilecekleri, bir makam ihdas ederek, adeta orayı bu olaylara karşın mesken seçmiştirler.

Sosyalistlik ayağına takılanlar, tiksinti içinde olayı telin ederek, kapitalist olguyla, "rüşveti" özdeşleştirip, düzeni suçlayarak değerlendirirler. Halbuki ideolojik yönetimlerde, "rüşvet"in daha çok revaçta olabilirliği bu beylerce unutulmuş görülmektedir.

Demokrasilerde, yazılı ve görüntülü medya, böylesi oluşumları kamuoyu önüne öylesine acımasızca koyarlar ki bu gösterimleriyle, bir nevi rüşvete engel olabileceklerini sanarlar. Büyük boyutta olanları sayfalarının, başlıklarına yerleştirip büyük puntolarla kamuoyunun dikkatine sunarlar. Dünyada ve ülkemizde, devlet ihalelerinde, satın almalarla, ticari anlaşmalarda, büyük skandallar yaşanan rüşvet olaylarına daima rastlanmıştır. Hatta, Yüce Divan'da yargılananlar ve bazı hallerde mahkum olarak, cezaevlerine gönderilenler olmuştur.

Serbest ve hür iradenin, gerçek tecellisi ve ihali adaletin yerine bulmasına tek sebep, demokrasilerde, serbest işleyen yargının asaletindeki ölçü ve şeffaflıktır. Ben "rüşvet" denilen olayı, gümrüklerimize yansıtılan, şekliyle irdeleyip, tespitlerimi siz okuyucularımla paylaşmak istedim. Türkiye'nin soyulması, talanı ve vurgunun, gümrüklerin üzerine yıkılma istemi ve arzusunu, tek göreceli olarak, algılanmasını ne yalan söyleyeyim özündeki kaydedilmeyen yanlışlığı, yadırgamışımdır. Tüm ilgili kesimlere bir kez daha sesleniyorum: Gümrüklerimde, "rüşvet" olayı yoktur. Varsa eğer, "bahşiş" olayı vardır. İlk tespitimi böyle belirterek ve iddia ederek, diyorum ki, eğer gümrüklerde "rüşvet" varsa bugün veri olan 5607 Kaçakçılık Kanunu ve ona ilaveten 5326 Kabahatler Kanunu vardır. Derhal devreye girerler, suçlularını ve zanlılarını savcılıklara sevk ederler. Tabii ki, işlenen suçun ceza aşamasına gelinceye kadar geçirdiği süreç içinde suçu oluşturan faktörler sırasıyla gözden geçirilir ve ondan sonra bir neticeye varılır. 1983'ten sonra Gümrük Bakanlığı'nın lağvedilip, Maliye güdümünde verilmesiyle, gümrüklerimizin ilgili bu uygulama alanlarında, çok şeyler kaybederek değiştiğini görmekteyiz. Gümrüklerimize, Polisimizin girmesiyle "Gümrük Muhafaza" teşkilatının bir tarafa itildiğini, atıl bırakıldığını, görevlerinin dar alanlara sıkıştırıldığını görmüşüzdür. "Gümrük Muhafaza" teşkilatı, zaten bakım ve ilgisizliğin yanı sıra, "gümrük polisi" olarak eski kuvvet ve gücünü kaybettiğini, ama yine vazifesini aksatmadan yürüttüğü görülür. Ve tabii ki, bu uygulama ve tatbikat yanlışları önemli bir yanlışlar zinciri oluşturmasına sebep olmuştur. Kaçakçılık olaylarının üzerine çok bilimsel gidilmesi lazımdır. Eğer öyle yapmaz isek, kaçakçılığı suç ve cezadan arındırırız. İkinci hata ise, gümrük teftiş ve gümrük kontrollerinin, eski görev ve yetkileri yoktur. Gümrüklerin, teftiş ve murakabesinin devre dışı bırakılması eylemi ile, büyük aksaklıklar yaşanmasına sebep olunmuştur.

Geçmiş dönemlerin ve günümüzün hayali ihracat ve kara para aklanması olaylarındaki artma nedeni ve sebebi bu nevi uygulamaların ürünleridir diyebiliriz. Eğer kaçakçılık olayı varsa, ona uygulanacak 5607 ve 5326 Kabahatler Kanunu'nun müeyyidelerini, yalnız ve yalnız: gümrük müfettişleri ve gümrük kontrollerin incelemesiyle, sağlıklı ve yanlışsız uygulamalarda sağlıklı bir sonuca vardırabiliriz. Çünkü, gümrük olgusundaki uygulama ve teftiş usul ve metotlarının bilimsel işlevi, bu işte yıllarını vermiş, tecrübe kazanmış Gümrük Müfettişleriyle ancak sonuçlandırıp başarıya ulaştırılabilir. Ülkemizde, ihtisas mahkemeleri olmadığından, konu ile ilgili davalar bilirkişi marifetiyle çözüme kavuşturulmaktadır. Onun için ilk hazırlık tahkikatları ve hazırlanan fezlekeler uzman müfettişlerce tamamlandığında, olayda suç ve cezada sapma olmaz, doğru yakalanmış olur. Hep, özleyerek söylemişimdir, Gümrükleri yeniden yapılanma ile, bakanlık olarak eski kimliğine kavuşturmak lazımdır. Bakanlığın uhdesinden TEKEL'i çıkarıp, Dış Ticareti koyarak "Gümrük ve Dış Ticaret Başkanlığı" kurulmasında sayılmayacak yararları vardır. Çünkü, uluslararası ticaret hareketliliğinin düğümlendiği noktalardaki devlet aleyhine oluşacak olumsuzlukları, böylesi gümrük organizasyonları çözer, yoluna koyar. Gümrükleri saf dışı, bakir ve eskimiş olarak bırakırsanız ve suçlarsanız, ülkenin ekonomide çok zor şartlar altında yol almasına sebep olursunuz. Gümrükleri daha iyi bir yöntemle çalışmaya açılmalıdır. Gümrüklere saldırı gibi özendirilen "rüşvet" kelimesini ben kabul edemiyorum. Böylesi uluslararası bir ticaretin, tek işlediği ve hareket bulduğualanlarda kaçakçılık fiilinin oluşması ve yapılması inanınız sayıca çok az bir konumdadır. Kaçakçılığın oluşmasına bu kadar yatkın ve müsait sahaları, çok aza indirgemiş olmalarını, gümrüklerin başarısı olarak görüyorum. Gümrükler, kuruldu kurulalı bir bahşiş olayı vardır. Bundan da kutulanabilir ve de kim ne söylerse söylesin, önü alınabilir. Hele günümüzde bilgisayar sistemi devreye girince. Gümrüklerdeki "Rüşvet" ve "Bahşiş" olayını birbirinden ayırmalısınız. "Rüşvet" yasasız ve kanunsuz bir işin yapılması için verilen bir paradır. "Bahşiş" ise her şeyi doğru, yasaya uygun bir işlevin, mecbur olarak değil, kişinin kendi istek ve arzusu ile ödemek istediği bir paradır. Tabii ki, Türk Ceza Yasası bu hareketi bile reddeder. Tekrarında yarar görmekteyim ki, gümrükler bir ülkenin girdi çıktılarında en önemli mahaller olarak devlet adına organize olmuş sahalardır. Ticarette olsun, turizmde olsun ve diğer uluslararası çalışmaları ülke için eksiksiz yaparlar. Gümrüklerin bulup ortaya çıkardığı bir kaçakçılık olayını, yakalama öyküsü ve akışını bu kurumu küçülterek ve de, başka başka kurumların yanlışlarıyla karşılaştırıp yorumlamak haksızlıktır diyorum.