Torba Kanun'da yer alan kasa ve ortaklar cari hesabı düzeltmeleri ve bir öneri

ORHAN SÖZGÜN - Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Kamuoyunda “Torba Yasa” olarak bilinen kanun tasarısı ile sigorta ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılması, ortaklar cari hesabının düzeltilmesi, taşeron işçi çalışma koşulları vs… gibi birçok alanda düzenlemeler yapılması planlanmaktadır. Kanunla yapılmak istenen kolaylıklardan biri de birçok firmanın kanayan yarası olan ortaklar cari hesabının ve kasa fazlasının düzeltilmesini sağlamaktır. Her ne kadar 6111 Sayılı Kanun'la durum bir nebze düzeltilmiş ise de bu sorun maalesef devam etmektedir. Yasalaşması halinde ortaklar cari hesabının ve kasa fazlasının %3’ünün ödenmesi ve düzeltilmesi yapılacaktır. Tabi bu madde hükmünden yararlanmak isteyen mükelleflerin 31.12.2013 tarihli bilançolarında kasa/ortaklar cari hesabının gösterilmesi gerekmektedir. Yapılacak olan bu düzenleme firmaları hem adat hesaplama, hem fatura kesip %18 KDV ödeme yükümlülüğünden hem de ilerleyen zamanlarda olabilecek bir incelemede bu hususun eleştiri konusu olmasından kurtaracaktır. Ancak burada iki hususa dikkat çekmek istiyoruz: Birincisi düzeltilecek olan ortaklar cari ve kasa hesabının firma kayıtlarında “Kanunen kabul edilmeyen gider” olarak kayıtlara alınması, cari dönem bilançosunda “Dönem net zararı” sonraki dönemlerde ise “Geçmiş yıllar zararları” hesabında izlenmesi firmaların mali tablolarının yapısını bozacaktır. Bu yüzden birçok firmanın bilançosunda “özkaynaklar” grubu negatif bakiye verecek, firmalar bankaya ve/veya diğer finans kuruluşları ile sorun yaşayacaktır. Öz kaynaklar grubunun normale dönmesi için firmaların sermaye artışı yapması gerekse de birçok firma zamanında sermaye artışı yapmaması durumunda firmaların bankalar nezdindeki kredi ve diğer ticari ilişkilerinde büyük bir sıkıntıya yol açacaktır. İkinci yaşanabilecek sorun ise “Örtülü Sermaye”dir. Örtülü sermaye kavramı 21/06/2006 ve 26205 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12. maddesinde şöyle tanımlanmıştır:

“ Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır….” 
Ancak hemen belirtelim ki şirketin ortaklardan yapacakları borçlanmalarda faiz işletilmemişse “ örtülü sermaye “ hükümleri uygulanmayacaktır. Nitekim 1 Seri Numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin 12.4.2 bölümünde bu durum şöyle açıklanmıştır. 
“Ayrıca, mükellefler, örtülü sermaye uygulaması nedeniyle kullandıkları borçların örtülü sermayeye isabet eden tutarına ilişkin faizleri giderleştirmemeleri ve tahakkuk eden bu faiz tutarlarını ödememeleri halinde, tahakkuk eden ancak ödenmemiş olan bu tutarların henüz dağıtılmış bir kâr payı olarak değerlendirilmesi mümkün olamayacağından, kâr payı stopajına tabi tutulması da söz konusu olmayacaktır. Anılan faiz tutarlarının ödenmesi halinde ise kâr payının dağıtıldığı kabul edilecektir.”
Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere söz konusu şirketlerin herhangi bir vergi incelemesinde öz kaynaklar yetersiz gibi göründüğünden şirketin ortaklardan yapacakları 1 Kuruş borçlanmaya faiz işletilmişse “Örtülü Sermaye” olarak değerlendirilecek ve eleştiriye maruz kalabilecektir. Faiz işletilmese bile Maliye Bakanlığı’na gönderilen “ Kesin Mizan” da “Finansman giderleri” hesabında bir tutar olması halinde bile sıkıntı yaşanabilir. Çünkü “Finansman giderleri” hesabında yer alan tutarın ortaklar cari hesabına işletilmiş faizden mi yoksa banka giderlerinden mi olduğu ancak inceleme sonucunda ortaya çıkacaktır. Böyle bir eleştiriye ya da sıkıntıya maruz kalmamak için şu anda yapılabilecek 
tek çözüm “Ayni ve/veya nakdi sermaye artışı”dır. Ancak bu yol ortakların sermaye taahhütlerini tamamını ödemedikleri takdirde pek bir işe yaramamaktadır. Şahsi kanaatimiz Maliye Bakanlığı’nın TÜRMOB’un da görüşünü de alarak kanun çıkmadan evvel yapacağı yasal bir düzenlemeyle kasa ve ortaklar cari hesabı yapılandırmasından yararlanan şirketlere mevcut Tek Düzen Hesap Planı içinde bilançonun aktif kısmında “Vergi yapılandırmaları” gibi ya da buna yakın bir hesap açarak ortaklar cariden yararlanılan tutarın bilançonun pasifinden çıkarılarak buraya aktarılmasını çözüm olarak düşünmekteyiz. Böylelikle firmaların günlük ticari işlemlerinde yaşanan sıkıntı aşılacaktır. Buraya kadar anlatmak istediğimiz konuyu bir örnekle açıklamayalım:
ÖRNEK: ( X ) AŞ'nin öz kaynaklar kalemi aşağıdaki gibi olsun: (Hesaplamada kolaylık olması açısından sadece iki hesap kullanılmıştır.)
Sermaye:     300 bin TL
Dönem net zararı:    600 bin TL ( kasa ve ortaklar cari hesabının yapılandırılması ait olan kısım 500 bin TL. )

Mevcut örneğimizde işletmenin öz kaynakları 300.000.- TL. eksi bakiye vermektedir. Ancak bahsettiğimiz gibi, kasa ve ortaklar cari hesabı yapılandırmalarının bilançonun aktif kısmında izlendiğini varsayarsak örneğimizde öz kaynaklar grubu 100 bin TL artı bakiye verecektir. 

Kuşkusuz ayni ve/veya nakdi sermaye artışı en doğru ve güvenilir yoldur. Ancak günümüz piyasa koşullarında şu andaki mali yapıyı düzeltmek için 2. seçeneğinde yapılması en azından firmaların günlük işlemlerinde kolaylık sağlayacağını düşünmekteyiz.
Kaynakça:
1. 5.520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu
2. 1 Seri Numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği