Tüketim artıyor, kaynaklar azalıyor
Balık tüketimi rekor düzeyde görülürken kaynakların ise azaldığı belirtildi.
ROMA - Yükselen balık çiftliği endüstrisi sayesinde balığın beslenmedeki payı gittikçe artıyor. Ancak okyanuslardaki balık rezervi, fazla avlanmayı önleme ve avlanmayı düzenleme yönündeki uluslararası çabaya rağmen azalmaya devam ediyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) yayımlanan raporunda, küresel balık rezervinde hiçbir ilerleme olmadığı, aşırı avlanma ve kurumuş rezerv oranlarında ise 2006'ya göre bir miktar artış beklendiği kaydedildi.
FAO, gidişat konusunda kaygılarını dile getirirken, balık üretimi ve tüketimindeki artışın finansal ve besinsel faydalarının gözardı edilmemesi gerektiğine de işaret etti.
Balıkçılığın ve balık yetiştiriciliğinin dünya nüfusunun yüzde 8'ini oluşturan 540 milyon insanın geçimine katkı sağladığı belirtilen FAO raporunda, 2007'de balığın dünyada alınan hayvansal proteinin yüzde 15,7'sini oluşturduğu kaydedildi.
Raporda, bu durumun büyük ölçüde balık üretim çiftliklerine dayandığı, balık çiftliklerinde üretimin 1950'lerde 1 milyon tondan düşükken, 2008'de 52,5 milyon tona kadar ulaştığı belirtildi.
Rezervin yüzde 32'sinin yok olduğu tahmin ediliyor
Ancak açık denizlerde, balık rezervi düzensiz ve fazla avlanma nedeniyle azalmaya devam ediyor. Balık rezervinin yaklaşık yüzde 32'sinin yok olduğu tahmin ediliyor. Bunun bir an önce yenilenmesi gerektiği vurgulanan raporda, "Rezerv miktarında bir ilerleme olmaması en büyük kaygı. Aşırı avlanma oranı düşürülmezse, bize ancak bir plato kalacak" değerlendirmesi
Dünyadaki balık rezervinin yaklaşık yüzde 32'inin yok olduğu tahmin ediliyor. Bunun bir an önce yenilenmesi gerektiği vurgulanan raporda, "Rezerv miktarında bir ilerleme olmaması en büyük kaygı. Aşırı avlanma oranı düşürülmezse, bize ancak bir plato kalacak" değerlendirmesine yer verildi.
Balıkçılık sektörüne daha sıkı denetlenmesi yönünde uluslararası çabalar artıyor. Ancak çevreci örgütlerin ana eleştirisi de sektörün şeffaf olmaması.
Raporda, balığın temel besin maddelerinden biri olduğu Güneydoğu Asya'daki su ürünleri politikalarının iyi bir yönetim örneği oluşturduğu kaydedildi.