Turizm projeleri ve Kayseri
KAYSERİ'DEN / Mahmut SABAH
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yeni dönem çalışma programında, bazı kentlerin turizm potansiyelini harekete geçirmeye yönelik faaliyetler var. Örneğin; Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya "marka kentler" kapsamında ele alınacak ve bu kentlerde "şehir turizmi"nin gelişmesine katkıda bulunmaya yönelik çalışmalar yapılacak.
Kültür turizmini geliştirmeyi amaçlayan bir başka proje de "marka kentler" projesi. Bu proje 14 kenti kapsıyor. Çalışma yapılması öngörülenler arasında Kütahya'dan Konya'ya, Manisa'dan, Hatay'a bir dizi kent var, ancak ne hikmettir bilinmez; uygarlıkların beşiği, kültürel zenginliklerin buluşma noktası Kayseri yok o kentlerin arasında.
Kültürel mirasın günümüz turizminde etkin rol oynadığı bir gerçek. Sektör güneş, kum ve denizin yanı sıra artık tarihsel dokunun insanlara sunumundan da para kazanıyor. Kayseri, İpek Yolu üzerinde kökleri olan kadim bir ticaret şehri. Asur ticaret kolonilerinden beri bu topraklar üzerinde ticaret yapılıyor."İpek Yolu Kültür Yolu Projesi", kültürlerin buluşma yolu olduğu kadar, bugün pek ala "turizm-ticaret" yolu da olabilir. Yeter ki; Antalya'daki Alarahan, Nevşehir'deki Saruhan örneklerinde olduğu gibi İncesu'daki Kara Mustafapaşa, Bünyan'daki Sultan Hanı ya da Karatay kervansarayı turizmin hizmetine açılabilsin. Kamu tarafından hazırlanan turizm projelerinde, Kayseri'ye yer verilmemesi çok düşündürücü. Umur görmüş koca kentin, uygarlıkları birbiriyle buluşturan anıtsal yapıları, kültürel zenginlikleri bir yana, doğa sporları için ideal birer kulvar kabul edilen Hacer Ormanları, Zamantı Irmağı, Yedi Göller gibi doğal değerleri bile, hiç umursanmıyor nedense. Hele ki; doğa turizmcilerinin hayallerini süsleyen dünya harikası Aladağlar Milli Parkı bunca yıldır trackinge, Zamantı Irmağı raftinge, Sultansazı Kuş Cenneti safari turizmine açılmayı beklediği halde…
Sanayiden yoksun ekonomilerin sağlıklı ekonomi olamayacağı bir gerçek. Kayseri, ticareti sinai üretimle iç içe yürüten bir sanayi kenti. Ancak yeterli değil. Zira, tarımda varlık gösterememenin ezikliğini yaşıyor. O nedenle, ticaret ve sanayinin yanı sıra turizmde de ufkunun açılmasına ihtiyacı var.Unutulmamalıdır ki, dünya turizmi güneşin, kum ve denizin yanı sıra, artık doğa ve kültür turizmine yöneliyor. Yani, turizm sektörü dünyanın her yerinde çeşitlendirilmiş turizminden para kazanıyor. Eğer turizmde iddialı ülkelerle bu yarış sürecekse, Türkiye'nin de bir an önce kültür turizmine yönelmesi şart.
Uzmanından işletmecisine, ülkenin geleceğini turizmde görenler hayli fazla. Tek istekleri, doğal değerlerin yanı sıra, tarihsel ve kültürel değerlerin bir an önce turizme açılması."Yeter ki, potansiyel kaynaklar iyi değerlendirilsin yeter ki 'marka yaratmak' adına kota konularak, kentler arasında 'ayrımcılık' yapılmasın…" diyorlar.