Turizm sektöründeki son KDV artışı niye yapıldı ?
VERGİ PORTALI / Bilgütay YAŞAR
Turizm sektörü 2008 yılının başında uzun uğraşlardan sonra hükümetten sevinçli bir haber almıştı. Bu haber turistik tesislerdeki KDV oranının %18'den %8'e düşürülmesiydi. Ancak bu sevinç uzun sürmedi, hiç beklemedikleri bir anda ve tam da sezon başlamışken 2009/15200 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) ile 15 Temmuz 2009'dan itibaren bu kazanımların bir kısmını kaybediverdiler.
Söz konusu BKK ile "Birinci sınıf lokanta ruhsatı ya da işletme belgesine sahip olan yerler ile üç yıldız ve üzeri oteller, tatil köyleri ve benzeri tesislerin bünyesindeki lokantalar…" için KDV oranı %8'den %18'e çıkarılmış oldu.
Bu değişiklik ile Maliye Bakanlığı bütçe açığının ne kadarlık kısmını kapattı bilmiyoruz ama bu konudaki düşüncemiz, "atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmediğidir." Değişiklik ile önemli bir gelir yaratıldığını düşünmediğimiz gibi uygulamada da eşitlik ilkesini zedeleyici sonuçlar ortaya çıkmıştır. Aynı mekanlardaki farklı lokantalarda farklı KDV uygulaması doğabilmekte, turistik tesisin sahildeki dondurma dolabından değil, hemen yanı başındaki bakkalın dondurma dolabından alışveriş daha düşük KDV ödenmesini sağlayabilmektedir.
Yapılan düzenlemeyle turistik tesislerin (oteller, tatil köyleri…) konaklama hizmetlerindeki %8'lik KDV oranında bir değişiklik yapılmamıştır. Ancak bu tesislerdeki lokanta ve benzeri yerlerdeki hizmetler, konaklama bedelinden ayrı olarak alındığı takdirde %18'lik KDV oranına tabii tutulmuşlardır. Konaklama tesisinde her şey dahil uygulamasıyla kalan ile yarım pansiyon olarak kalanın vergi yükü farklılaştırılmıştır. Ayrıca bu tesislerdeki çeşitli alanlarda yapılan yiyecek içecek satışlarının lokanta sayılıp %18 oranına mı tabi olacağı yoksa ayrı bir hizmet olarak tabi olduğu orana göre mi (Örneğin; otel odalarındaki mini barlardan yapılan satış gibi) vergilendirileceği tartışma konusu olmuştur.
KDV'nin bir tüketim vergisi olduğu bu nedenle esas yüklenicisinin tüketiciler ya da hizmetten yararlananlar olduğu dolayısıyla turistik tesislerdeki söz konusu KDV artışının işletmelere yük getirmeyeceği söylenebilir. Bu düşünce iki nedenle tam doğruları yansıtmayacaktır. Birincisi ülkemizdeki özellikle yabancı turistlere hizmet veren işletmeler satışlarını büyük ölçüde güçlü yabancı tur operatörlerine yapmaktadırlar. Bu operatörlerin pazarlık güçleri fazladır, dolayısıyla ilave vergi bunlara yansıtılamamakta, işletmenin karından gitmektedir. İkinci neden yapılan değişiklik turizm sezonunun başlangıcında yapılmasına rağmen turistik tesislerin fiyatlarının çok önceden belirlendiği ve bunun tur operatörleriyle değişiklik öncesi kontrata bağladığı gerçeğidir.
Değişikliğin bir diğer mağdurları ise kapsama giren lokantalardır. Kapsamdaki lokantalar özellikle alkollü içeceklerdeki ÖTV yükü altındayken KDV oranlarının da artırılması bir anlamda cezalandırma olmuştur. Ayrıca bu değişiklik kayıt dışını daha da cazip hale getirecektir.
Sonuç olarak devletin kamu hizmetlerinin finansmanı için vergi alması kaçınılmaz bir durumdur. Diğer yandan ise bir yıl önce oranları düşürülerek teşvik edilmek istenen bir sektörde, bir yıl sonra üstelik ekonomik krizin hüküm sürdüğü bir zaman diliminde tekrar ilave bir yük getirmeyi izah etmek de zordur. Önerimiz uygulamaların iyi düşünülerek hayata geçirilmesi ve amaç gerçekleştirilmeden de kısa süre içerisinde değiştirilmemesidir.