Türkiye artık OECD Cape Town Listesinde

Av. Serap Zuvin / Av. Melis Öget Koç

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Taşınır Donanım Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında Cape Town Konvansiyonu (CTK), bazı taşınırlar üzerindeki haklarla ilgili düzenleme ve uygulamaları yeknesaklaştırmayı amaçlayan uluslararası bir sözleşmedir. CTK, bu taşınırlarla ilgili satım, kira ve teminatlara ilişkin sözleşmelerin tescili konularını küresel anlamda standardize ederken, olası bir temerrüt durumunda hak sahiplerinin kullanılabileceği kanun yollarını da belirlemektedir. 

Bugün, CTK’ya halihazırda 74 ülke tarafken, bu ülkelerden 62 tanesi CTK’yı onaylamış/kabul etmiştir.

Ülkemizin CTK’ya taraf olma süreci 

CTK ve Protokol’ün onaylanması

Türkiye CTK ile birlikte ve Taşınır Donanım Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında Sözleşmeye İlişkin Hava Aracı Donanımına Özgü Konulara Dair Protokol’ü (Protokol) 16 Kasım 2001’de imzalamıştır ancak CTK ile Protokol onayı ise bu tarihten yaklaşık on yıl sonra gerçekleşmiş ve Bakanlar Kurulu'nun onay kararı 4 Temmuz 2011 tarihli ve 2011/1926 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Nihayet, CTK ve Protokol Bakanlar Kurulu Kararı’nda belirtildiği üzere 1 Aralık 2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, ülkemiz bakımından anılan tarihten bu yana yürürlüktedir. 

CTK ve Protokol’ün yürürlüğe girmesinin akabinde, uygulanabilirliğini teminen çeşitli makamlarca önlemli adımlar atılmıştır. Özellikle yerel mevzuatımız ile CTK/Protokol hükümleri arasında kayda değer anlamda önemli çelişkiler olması sebebiyle, ülkemizce CTK ve Protokol hükümlerinin yerel mevzuata dahil edilmesi konusunda ilave çabalar sarf edilmiştir. Normlar hiyerarşisi bakımından yerel mevzuata göre usulünce yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir. Öte yandan, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalarla cari kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası antlaşma hükümleri esas alınır. Her ne kadar normlar hiyerarşisine ait bu kurala istinaden, CTK ve Protokol’ün mutlak uygulanırlığı açık olsa da, Türkiye’nin yerel mevzuatı CTK/Protokol ile uyumlaştırma konusundaki çabalarının, ilgili tarafların CTK/Protokol’ün amaç ve hükümlerini daha iyi anlamaları bakımından büyük fayda sağladığı aşikardır. 

Yerel hukuku uyumlaştırma konusunda yapılan değerli çalışmalar

Yerel mevzuatın CTK/Protokol hükümleri ile uyumlaştırılması sürecinde ilk olarak Sivil Havacılık Kanunu’na (SHK) 12 Temmuz 2012 tarihinde yeni bir hüküm eklenmiştir. Bu yeni hüküm CTK ve Protokol ile yerel mevzuat arasında bir uyuşmazlık olması halinde, öncelikli olarak CTK ve Protokol’ün uygulanması gerektiği konusuna açıklık getirmiştir. Bu nedenle aslında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90/4. maddesinin tekrarı niteliğinde olan söz konusu hüküm, CTK/Protokol’ün usulünce onaylandığı ve olası bir uyuşmazlık halinde yerel mevzuattan üstün kabul edileceği konusunda bilgilendirilmesini sağlamıştır. 

SHK üzerinde yapılan bu değişikliği müteakip, 1 Nisan 2013’de Gayrikabili Sicilden Terkin ve İhraç Yetki Talebi Formu'nun (IDERA) uygulanması ve icrası konusunda Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından bir Direktif yayımlanmıştır. IDERA belgesi CTK ve Protokol bakımından hak sahiplerinin haklarını kullanabilmesi için en önemli araçlardan biri olup, Direktifin yayımlanması, CTK ve Protokol hükümlerinin ülkemizde tam anlamıyla uygulanırlığı konusunda atılmış önemli bir adımdır. Nihayet ülkemizin bu konuda devam eden çabalarının bir sonucu olarak, ilgililerin geçiş sürecinde uygulamada karşılaştıkları pratik sorunların ortadan kaldırılmasını teminen, 7 Temmuz 2014’te SHGM tarafından daha güncel bir IDERA talimatı yürürlüğe sokulmuş olup, bu yeni Talimat, SHGM tarafından usulünce düzenlenmiş IDERA belgelerinin nasıl işleme alınacağına ilişkin ilave düzenlemeler getirmiştir. 

Bu düzenlemelere ek olarak, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği'de (Birlik) yerel mevzuatımızda yapılan CTK ve Protokol ile uyumlaştırma sürecine katılmış ve 31 Temmuz 2013 tarihinde bir Sirküler yayımlamıştır. Söz konusu sirküler, Türk hukukunda sınır ötesi finansal kiralama işlemlerine ilişkin genel uygulama ve prensipleri düzenlerken, aynı zamanda CTK/Protokol tahtında ilgili tarafça SHGM nezdinde yapılan bir terkin başvurusu olması halinde, finansal kiralama sözleşmesinin Birlik kayıtlarından nasıl terkin edileceğine değinilmiştir. 

Tüm bu düzenlemelere ek olarak, bu yıl yürürlüğe giren 6 Şubat 2014 tarihli Torba Yasa ile CTK/Protokol kapsamındaki menfaat sahiplerinin taleplerinin icra dairelerince ne şekilde yerine getirileceği hükme bağlanmıştır. Torba Yasa ile İcra ve İflas Kanunu’na getirilen Ek 2. madde uyarınca CTK’nın 8/1(a) ve 10/1(a) maddeleri tahtındaki menfaat sahiplerinin taleplerinin yalnızca Ankara İcra Daireleri nezdinde ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Böylelikle alacaklı, borçlunun temerrüde düşmesi halinde ipotekli malın kontrolünü veya zilyetliğini ele geçirebilecek ve Satıcı veya kiralayan temerrüt halinde finansal kiralama sözleşmesi veya mülkiyeti saklama sözleşmesi tahtında, ilgili malın kontrolünü veya zilyetliğini alabilecektir. Öte yandan, aynı maddeye göre bu işlemleri yalnızca Ankara İcra Daireleri aracılığıyla gerçekleştirilebilecektir. Görüldüğü üzere, ilgili sözleşme taraflarınca CTK/Protokol hükümlerinin uygulanacağının kararlaştırıldığı durumlarda, hak sahiplerinin taleplerinin yerine getirilmesi için yalnızca Ankara’daki icra daireleri atanmıştır. Belli ki CTK’nın uygulanması son derece kendine özgü ve bu nedenle bilgi ve uzmanlık gerektiren bir konu olduğundan, kanun koyucu bu alanda uzmanlaşacak tek bir başvuru noktası belirlemek gereği duymuştur.

Sonuç olarak, yerel mevzuatımızda yapılan tüm bu değişiklikler, SHGM ve diğer kamu ve yarı-kamu kurum ve kuruluşlarının CTK/Protokol hükümlerini tanımak ve uygulamak için gösterdikleri büyük çabanın bir sonucudur. 

Peki ya mevcut durum?

Tükiye’nin Önemli Başarısı

Ülkemiz, OECD tarafından 20 Ekim 2014’te (yalnızca asgari prim oranı indirimine hak kazanan ve dolayısıyla) Cape Town Anlaşması indiriminden yararlanabilen ülkelerin yer aldığı Cape Town İndirim Listesi (“Cape Town Listesi”) kapsamına alınmıştır. Bu listeye girmeye hak kazanmak için Türkiye, CTK/Protokolü’ne göre yapmış olması gereken tüm deklarasyonları yapmış ve yapmamış olması gereken deklarasyonları ise yapmamıştır. Pek tabii, Türkiye’nin CTK/Protokolü bakımından gerekli deklarasyonları yapmış veya yapmamış olması, ülkemizin Cape Town Listesi’ne girebilmesi ve Cape Town Anlaşması indirimlerinden yararlanması için yeterli değildir. Türkiye’nin, CTK ve Protokol hükümlerini istisnasız bir şekilde yürürlüğe koyarak uygulamış olması, ülkemizin Cape Town Listesi’nde yer almasını sağlamıştır. 

Ülkemizin Cape Town Listesi’ndeki ülkeler arasında yer almaya başlaması sayesinde, ihracat kredi kuruluşları vasıtasıyla hava aracı, motor veya diğer hava aracı donanım unsurları için finansman almayı arzu eden Türk havacılık şirketleri, bundan böyle üye ülke ihracat kredi kuruluşlarının indirimli primlerinden yararlandırılacaklardır. 

Bugüne kadar yalnızca 21 ülkenin Cape Town Listesi’ne girebilmiş olduğu düşünüldüğünde, ülkemizin de bu listede yer almasının ne denli büyük bir başarı olduğu anlaşılacaktır. İhracat kredi kuruluşları aracılığıyla finansman sağlanması tüm dünyada anlamda pek çok havacılık şirketi bakımından tercih edilen bir yöntem olduğundan, ülkemizin bu başarısının Türkiye’deki havacılık sektörünü olumlu yönde etkileyeceği açıktır.