”Türkiye ile ekonomik potansiyelden büyük heyecan duyuyoruz”
Jose Fernande, DEİK ve TAİK tarafından düzenlenen çalışma yemeğinde konuştu
İSTANBUL - ABD Dışişleri Bakanlığı Ekonomi, Enerji ve İş Dünyasından Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Jose Fernande, Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ve iş ilişkilerinin potansiyelinden büyük heyecan duyduklarını söyledi.
Fernande, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) tarafından düzenlenen çalışma yemeğinde yaptığı konuşmada, dinamik ekonomik ortamın başarısının liderlik ve fikir alışveriş gerektirdiğinin altını çizdi.
Türkiye'deki koşulları daha iyi tanıma fırsatı istediklerini ifade eden Fernande, Türkiye ile ABD'nin ekonomik ve iş ilişkilerinin potansiyelinden büyük heyecan duyduklarını söyledi.
Fernande, mal ve hizmetler, yenilenebilir enerji, iletişim, tarım, enformasyon gibi alanların iki ülke için fırsatlar sunduğunun altını çizerek, turizmde de fırsat gördüklerini, ayrıca üçüncü ülkelerle işbirliği alanlarında ümitli çalışmaların kendilerini beklediğini dile getirdi.
Model ortaklığın ekonomik ayağını güçlendirmeleri gerektiği görüşünü ifade eden Fernande, somut sonuçlara ulaşmak istediklerini, zorluklar kadar fırsatlar da bulunduğunu söyledi.
TAİK Başkanı Haluk Dinçer de geçen yıl imzalanan Türkiye-ABD Ekonomik ve Ticari Stratejik İşbirliği Çerçevesi'ni hatırlatarak, "Umudumuz, Türkiye ile ABD arasındaki bu yeni açılımın, iki ülke arasındaki ticari ve yatırım akışlarına yeni bir ivme kazandırmasıdır" dedi.
Türk-Amerikan ekonomik ilişkilerinin son yıllarda yükselen bir eğilim göstermeye başladığına ve güçlendiğine dikkati çeken Dinçer, ekonomik ilişkilerin çok daha gelişebileceğinin altını çizdi.
Kendi başına çok büyük bir pazar olan Türkiye'nin bir bölgesel merkez olarak Amerikalı şirketlere, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Balkanlar'daki pazarlara giriş yapabilmeleri için de büyük fırsatlar sunduğunu belirten Dinçer, imzalanan yeni çerçeve anlaşmasının iki ülkenin iş çevrelerinin sadece birbirleri arasındaki ilişkilerini geliştirmelerine değil, Türkiye'nin bölgedeki nüfuzunu kullanarak, Türk ve Amerikan şirketlerinin, Türkiye'nin komşularında da ortaklık kurmalarına yardımcı olacağını hatırlattı.
Türkiye'nin yeni ekonomik coğrafyasının üç ayrı ve önemli ekonomik bölgenin tam ortasında bulunduğunu ifade eden Dinçer, bunların ilkinin teknoloji ve bilgi zengini, dünyanın en büyük üç ekonomik entegrasyonundan biri olan Avrupa bölgesi olduğunu, diğerlerinin ise Orta Doğu ve İslam Kuşağı denilen Fas'tan Pakistan'a kadar uzanan bölge olduğunu anlattı. Dinçer, Türkiye'nin ABD'nin bu bölgelere girmesinde aracılık yapabileceğinin altını çizdi.
Haluk Dinçer, Türkiye'nin dünyanın en çok turist çeken 10 ülkesinden biri olmasına rağmen ABD'den gelen turist sayısının yeterli olmadığı görüşünü de dile getirerek, turizm konusunda ilk hedeflerinin Türkiye'ye gelen yıllık ABD'li turist sayısının 1 milyondan 3 milyona çıkartmak olacağını bildirdi.
"Her şeye rağmen umutluyum"
TAİK'in bu yılın başında danışmanlık firması McKinsey ile birlikte Türk-Amerikan ticaret hacmiyle ilgili bir çalışma gerçekleştirdiğini anımsatan Dinçer, ihracatçılar ile yaptıkları görüşmeler sonucunda ABD pazarının dezavantajlarının 3 başlık altında topladıklarını söyledi.
Bunların ilkinin değer önerisinin uyuşmaması olduğunu, nakliye ve kur dezavantajı da bulunduğunu anlatan Dinçer, son dezavantajın da ABD pazar yapısındaki olumsuz unsurlar olduğunu kaydetti.
ABD'ye yapılan Türk ihracatının artması için dört ana başlığın daha detaylı araştırılması gerektiğinin altını çizen Dinçer, şöyle devam etti:
"Birincisi ticari bariyer ve anlaşmaların yönetilmesidir. İkinci olarak tedarik zinciri esnekliğini ve etkinliğini artırıcı adımlar atılmalıdır. Üstünde çalışılması gereken üçüncü ana başlık ise ürün gamının yenilenmesidir. Son olarak ABD pazarı, şirket stratejimizin önemli bir parçası haline gelmelidir. Her şeye rağmen büyük resim iyidir. Ben umutluyum. Türk-Amerikan ekonomik ilişkilerine bakınca muhteşem fırsatlar görüyorum. Parlak geleceği görüyorum. Bu geleceği birlikte yaratacağımıza da inanıyorum."
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tanıl Küçük de siyasi iradenin de desteği ile ABD ve Türkiye'nin model ortaklık kurma yönünde önemli adımlar attıkları bu dönemde, ekonomik içeriği güçlü bir ortaklık beklediklerini ifade etti.
Türk iş dünyası olarak bu modelin ekonomik kapsamlı etkin işbirliği mekanizmaları ile desteklenmesini gerekli gördüklerini ifade eden Küçük, ekonomik ortaklık komisyonu ve benzeri platformlardan somut yararlar beklediklerini söyledi.
ABD ile 2009 yılında gerçekleşen 12 milyar dolar ticaret hacminin iki ülkenin sahip olduğu büyük potansiyelin çok altında olduğu bilinciyle bu rakamı artırmak için çeşitli platformlarda çalışmalar yürüttüklerini anlatan Küçük, Ekonomik Ortaklık Komisyonu'nun yanı sıra 2009 yılında oluşturulan Stratejik Ekonomik ve Ticari İşbirliği Çerçevesi'nin de bu işbirliğinini artırmada tamamlayıcı bir rol oynayacağını düşündüklerini kaydetti.
Küçük, Stratejik Ekonomik ve Ticari İşbirliği Çerçevesi'nin özel sektör ayağı olarak kurulması öngörülen iş konseyinin iyi bir fikir olduğu düşüncesinde olduklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
"En iyi fikirler bile uygulanmazsa çok anlam taşımamaktadır. Sektörel ve kurumsal açıdan kapsayıcı ve fonksiyonel bir iş konseyinin oluşturulması sağlanmalıdır. Bu açıdan DEİK bünyesinde yer alan Türk-ABD İş Konseyi'nin de büyük katkısı olacağına inanıyoruz. İş konseyi üyeleri arasında yer alan ve ABD pazarına hakim, başarılı ve deneyimli iş adamlarımızın piyasa bilgisi ve uzman kadromuzun çalışmaları ile Türk ve Amerikan iş piyasalarında yaşanan sorunlar, pratikte uygulanabilir önerilerle daha hızlı ve daha kesin şekilde çözüme ulaştırılacaktır. TOBB olarak DEİK ile işbirliği içinde Stratejik Ekonomik ve Ticari İşbirliği Çerçevesi'nin (SETİÇ) özel sektör işbirliği kısmını geniş bir kapsayıcılıkla koordine etmeye hazırız."
Küçük, Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi'nin kapsamının genişletilmesinin iş dünyasının beklentileri arasında yer aldığını belirterek, Türkiye-ABD İş Ortaklıklarının Güçlendirilmesi Projesi'ne benzer bir projenin de tekrarlanmasının faydalı olacağını düşündüklerini bildirdi.