Türkiye ile Ürdün arasındaki vizeler karşılıklı olarak kalktı
Türkiye ile Ürdün Hükümetleri Arasında Vizelerin Karşılıklı Olarak Kaldırılmasına Dair Anlaşma, Gül ve Abdullah'ın huzurunda imzalandı
AMMAN - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Ürdün Kralı Abdullah, başbaşa görüşmelerinin ardından heyetler arası görüşmelere başkanlık etti. Görüşmelerin ardından, Türkiye ile Ürdün Hükümetleri Arasında Vizelerin Karşılıklı Olarak Kaldırılmasına Dair Anlaşma, Gül ve Abdullah'ın huzurunda imzalandı.
Hummar Sarayındaki karşılama töreninin ardından Cumhurbaşkanı Gül, Kral Abdullah ve eşleri bir süre başbaşa görüştü. Daha sonra heyetler arası görüşmelere geçildi.
Heyetler arası görüşmelerin ardından Cumhurbaşkanı Gül ve Kral Abdullah'ın huzurunda, "Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Krallığı Hükümetleri Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşması", "Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Krallığı Hükümetleri Arasında Vizelerin Karşılıklı Olarak Kaldırılmasına Dair Anlaşma", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ürdün Krallığı Hükümeti arasında Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşması" imzalandı.
Anlaşmalara, Türkiye adına Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün imza koydu.
"Türkiye, dünyanın 16. büyük ekonomisi"
Cumhurbaşkanı Gül, ziyaret ettiği ülkelerde iş konseyi toplantılarına mutlaka katıldığını ve desteğini gösterdiğini anlatarak, "Bizler, sizi teşvik etmek ve yolunuzu açmak için buradayız" dedi.
İki ülke arasında serbest ticaret ve gümrük alanında işbirliği anlaşmaları imzalandığını hatırlatan Gül, vizelerin kalkmasına ilişkin anlaşmanın da Ürdün ve Türk vatandaşlarının serbestçe seyahat etmesini sağlayacağını ifade etti. Bu anlaşmaların işlerin kolaylaşması için alt yapı hazırladığını belirten Gül, "İş potansiyeli, işi bilenler için çok. Ürdün doğal kaynaklar açısından zengin bir ülke olmayabilir ama insan kaynağı, yetişmiş insan gücü açısından Orta Doğu'nun en seçkin ülkelerinden biri" diye konuştu.
Gül, 6 milyon nüfusu olan Ürdün'de 23 üniversite bulunduğunu belirterek, bunun eğitime verilen önemin göstergesi olduğunu söyledi.
"Sizler, Ürdünlü iş adamları, girişimcilik ruhu ve başarılarıyla haklı şöhret kazanmış bir ülkesiniz" diyen Gül, Türkiye'nin de bölgesindeki önemine işaret etti. Gül, nüfus ve ekonomik güç açısından Türkiye'nin, "Avrupa'nın 6. dünyanın 16. büyük ekonomisi" olduğunu belirtti. Gül, bu noktaya kolay gelinmediğini, devletin kuralları hazırladığını, iş adamlarının da bunu en iyi şekilde değerlendirdiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, Serbest Ticaret Anlaşması'ndan kaygı duyanlar olabileceğini ifade ederek, Türkiye'nin, AB ile Gümrük Birliği'ne giriş sürecinde benzer kaygılar yaşandığını belirtti. Türkiye'nin, Gümrük Birliği'ne girmesiyle sanayisinin ve iş adamlarının güçlendiğini, kuralları daha iyi öğrendiğini ve dünyanın her tarafına satılabilecek kalitede mal üretilmesinin öğrenildiğini anlatan Gül, bu rekabet şartları içerisine girilmemiş olması durumunda bugünkü durumun farklı olacağını bildirdi.
Türkiye'nin bugün Avrupa'ya en çok otomobil satan ülkelerden biri olduğuna işaret eden Gül, bu süreçte dünyanın büyük şirketlerinin Türkiye'de yatırım yaptığını kaydetti.
Gül, Serbest Ticaret Anlaşması'nın yalnızca ticaret açısından değerlendirilmemesi gerektiğini, yatırımlarda artış sağlayacağının da dikkate alınması gerektiğine işaret ederek, Türk ve Ürdünlü iş adamlarının 3. ülkelerde de ortaklıklar kurabileceğini söyledi.
"Filistin meselesi tüm Müslümanların meselesidir"
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında Filistin meselesine de değinerek, "Filistin ve Kudüs meselesi sadece Filistinlilerin ya da sadece Arapların meselesi değildir. Tabii ki bizim de meselemizdir, tüm Müslümanların meselesidir" dedi. Bu sözleri alkışlarla desteklenen Gül, şöyle devam etti:
"Türkiye olarak biz, yeri geldiğinde gayet açık konuşmasını biliriz. Yeri geldiğinde de barışın, huzurun temini için elimizden gelen her türlü gayreti sarf ederiz. Güvenlik meseleleri hallolmadan, istikrar olmadan ne ekonomi, ne de huzur olur. Bunun için bu bölgedeki en büyük mesele, Filistin meselesidir. Bu mesele, 2. Dünya Savaşı'ndan sonraki dünyanın en büyük meselesidir. Dünyanını birçok yerindeki huzursuzlukların da kaynağıdır.
Meselinin çözümü hak ve adaletle olur. Bu konuda Arap Barış Planı bütün Arap ülkelerinin çok cesurca ortaya koydukları bir barış plandır. Kendi toprakları üzerinde yaşayacak bir Filistin devletinin kurulması ve İsrail'le yan yana barış içerisinde yaşaması... Ümit ederim ki, İsrail hükümeti, bu atılan adımları en iyi şekilde değerlendirir. "