Türkiye imalat sanayi verimliliğin neresinde?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

B. Ali EŞİYOK
Türkiye Kalkınma Bankası’nda Kıdemli Uzman İktisatçı

Bilindiği üzere imalat sanayi bir ülkenin kalkınmasında ve ihracatında en temel sektörü oluşturmaktadır. Bu bağlamda ticarete konu olan sektörlerin başında gelen imalat sanayiine ilişkin verimlilik düzeyinin incelenmesi, ekonominin bu en dinamik sektörünün yapısını ve rekabet gücünün ortaya koyması açısından gerekli gözükmektedir. Günümüz dünyasında rekabet gücünde temel öge verimlilik düzeyidir. Rekabet gücü üzerinde göreli fiyatlar (reel kur ve ücret hareketleri başta olmak üzere) yanında birçok parametre etkili olmakla birlikte, bir ülkenin uzun dönemde rekabet gücünün kalıcı olmasının temel koşulu; ülkenin verimlilik düzeyinde sağlayacağı tempolu artışlarla yakından ilgilidir. 
Ulusal paranın devalüasyonuna dayalı bir rekabet gücü başarımı sağlıklı bir yöntem olamayacağı gibi kalıcı da olmaz. Başka bir ifadeyle, bir ülkenin devalüasyona başvurarak rekabet gücü kazanma arayışını rakip ülkelerde izleyecek bu da ülkeler arasında bir kur yarışına neden olacaktır. Bu nedenle reel kur hareketlerine dayalı bir rekabet gücü politikasının orta ve uzun dönemde başarı sansı yok gibidir. Bir ülkenin rekabet gücü kazanmasında başvurulacak diğer bir yöntem de ücretlerin bastırılmasına dayalı politikalardır. Özellikle emek yoğun sektörlere dayalı düşük ücret politikası kısa dönemde söz konusu sektörlerin rekabet gücünü artırıcı yönde etkide bulunur. Ancak ücret bastırmalarına dayalı bir rekabet gücü politikasının da tıpkı reel kur hareketlerine dayalı politikada olduğu gibi başarı şansı yok gibidir: Bir eğilim olarak ücret bastırmalarını, ücret patlamaları izlemekte, bu da ücretlerin bastırılmasına dayalı politikaların orta ve uzun dönemde sürdürülebilir olmasını mümkün kılmamaktadır. 

Bir ülkenin rekabet gücü kazanmasında kur hareketlerinden ve ücret bastırmalarına dayalı politikalardan daha kalıcı olan faktör ya da merkezi kavram ülkenin verimlilik düzeyindeki gelişmelerle ilgilidir. Artan verimlilik düzeyi ülkenin rekabet gücünü yükselterek kalıcı bir platoya yerleşmesini sağlar. Ülkenin verimlilik düzeyindeki artış ise ülkenin sermaye stoku (altyapılar, fabrikalar, teknoloji, ulaşım vs) ile yakından ilgilidir. Özellikle imalat sanayi gibi üretken sektörlere yönelik sabit yatırımlar imalat sanayinin verimlilik artışları üzerinde etkide bulunur ve sektörün rekabet gücünün yükselmesiyle sonuçlanır. 

Türkiye ile birlikte OECD ve dünya ortalamasına ilişkin kişi başına katma değer (verimlilik) düzeyini gösteren tablo incelendiğinde, 2012 yılı itibariyle Türkiye imalat sanayinde verimlilik düzeyi OECD ortalamasının ancak %32.9’u kadar iken, dünya ortalamasından %20 daha yüksek gözükmektedir. Düzey değerleri olarak incelendiğinde ise 2005 yılında Türkiye imalat sanayinde verimlilik düzeyi OECD ortalamasından 3,241 dolar daha düşük gerçekleşirken, dünya ortalamasından 138 dolar yüksek gerçekleşmiştir. Güncel tabloyu yansıtması nedeniyle 2012 yılına ilişkin bulgular göz önüne alındığında, Türkiye imalat sanayinde verimlilik düzeyi OECD ortalamasından 3,124 dolar daha düşük gerçekleşirken, dünya ortalamasından 255 dolar daha yüksek gözükmektedir. Başka bir ifadeyle, Türkiye imalat sanayinin verimlilik düzeyinde son yıllarda göreli bir artış izlenmekle birlikte, bu artışın OECD ile Türkiye arasındaki verimlilik açığını kapatacak tempoda olmadığını belirtmek gerekir.

Sonuç olarak, Türkiye imalat sanayinin önümüzdeki yıllarda rekabet gücünü (ihracatını) artırmasının en temel koşulunun verimlilik düzeyinde sağlayacağı tempolu verimlilik artışlarına bağlı olduğunu belirtmek gerekir. İmalat sanayinde verimlilik düzeyinin artması ise tempolu sabit yatırımlarla yakından ilgilidir. Yeni sanayileşen ülke deneyimleri (özellikle Güney Kore ve Uzakdoğu Asya deneyimi) açıkça göstermektedir ki, yüksek sabit yatırımlar içerilmiş teknolojik gelişmeye neden olmakta bu da verimlilik artışları ile sonuçlanmaktadır. Bu bağlamda son yıllarda imalat sanayi sabit yatırımlarında gözlenen durağan yapının ve imalat sanayinin ulusal katma değer içerisinde aşınan payının, imalat sanayinin orta ve uzun dönemde kalkınma dinamiklerini ve rekabet gücünü (ihracatını) olumsuz etkileyecek ögeler içerdiğini belirtmek gerekir. Diğer yandan uzun dönemde ekonomik büyümenin de en temel kaynağı teknolojik gelişmeye bağlı verimlilik artışlarıdır.

Bu konularda ilginizi çekebilir