Türkiye'de vergi hukuku yönünden vadeli (ileri tarihli) çeklerde reeskont uygulaması

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Prof. Dr. Nurettin BİLİCİ / Çankaya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi / Av. Adem BİLİCİ / Ankara Barosu

Vadeli-ileri tarihli çek mevzuatı

Türk hukukunda çek bir ödeme aracıdır. Yürürlükten kaldırılan 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'da, yürürlükteki Ticaret Kanunu'nda ve 1.7.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni Türk Ticaret Kanunu'nda, çekin bir ödeme aracı olduğu düzenlemesi mevcuttur. Bu düzenlemelere göre çekte vade yoktur, görüldüğünde ödenir, bunun aksine ilişkin kayıtlar yazılmamış hükmündedir.
Ancak uzun yıllar, ileri tarihli çek düzenlemesi uygulamada yer bulmuş ve ileri tarihli (vadeli) çek kullanılmıştır.

3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun Aralık 2009 tarihinde yerini 5941 sayılı Yeni Çek Kanunu'na bırakmıştır. 5941 sayılı Kanun'dan önce, 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 18. maddesiyle 3167 sayılı Çek Kanunu'na eklenen geçici 2'nci maddeyle, "28.02.2009-31.12.2009 tarihleri arasında ileri tarihli çeklerin bankaya ibraz edilemeyeceği" hükmü getirilmişti. Bu süre 5941 sayılı Kanun'la 31.12.2011 tarihine uzatıldı.

31.1.2012 tarihli 28193 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 sayılı Çek Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 6'ncı maddesinin geçici 3'üncü maddesi ile 5941 sayılı Çek Kanunu'na eklenen:
"31.12.2017 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir." hükmü ile de süre 31.12.2017 tarihine kadar uzatılmıştır.
Bu hükümlerle, uygulamada zaten var olan ileri tarihli çek (vadeli çek) kullanımı yasal düzenlemeye kavuşturulmuştur.

5941 sayılı Kanun'la "üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukuki takip yapılamayacağı, hukuki takip yapılabilmesi için çekin üzerinde yazılı kanuni ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksız işlemine tabi tutulması gerektiği" hükme bağlanmıştır.
Bu düzenleme ile de çek, vadeli çeke yaklaştırılmıştır. Bu hüküm 1.1.2012 tarihinden itibaren uygulanacaktır.

Sonuç olarak bu düzenlemelerle, vadeli çek uygulaması hukuken de mümkün hâle getirilmiştir.

İleri tarihli çeklerde reeskont

Reeskont müessesesi, alacakların henüz tahsil edilmeden vergiye tabi tutulmasına karşı, bu olumsuz etkiyi hafifletmeyi amaçlayan bir uygulamadır.
Reeskont uygulaması ile alacak ve borç senetlerinin bilanço günündeki gerçek değerlerine indirgenmesi hedeflenir.

Vergi Usul Kanunu'nun 281'inci maddesinde "Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Merkez Bankası'nın resmi iskonto haddi uygulanır." hükmü ile vadesi gelmemiş alacak ve borç senetlerinin reeskonta tabi tutulmasını mümkün kılmaktadır.

Alacak senetlerinin reeskonta tabi tutulabilmesine imkân tanıyan VUK vadeli çekle yapılan satışlarla ilgili alacakların reskonta tabi tutulabilip tutulamayacağı konusunda sessiz kalmıştır. Vergi Usul Kanunu'nda yer verilmemesine rağmen Danıştay'ın "vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulabileceği' yönünde kararları bulunmaktadır (Dş., 4. Daire, 11.03.1998 T. ve E. 97/972, K. 98/850; Dş., 3. Daire, 03.04.1998 T. ve E. 97/61, K. 98/2125). Danıştay'ın bu yönde kararları olmasına rağmen aksi yöndeki kararlarının daha fazla olduğunu da hemen ifade etmemiz gerekir.
Vergi idaresi de ileri tarihli çekle yapılan satışlardan doğan alacakların reeskonta tabi tutulamayacağı görüşünü ısrarla sürdürmektedir. 5941 sayılı Kanun'dan önceki çek mevzuatındaki düzenlemeler idarenin bu görüşünde haklı olduğuna işaret edebilir. Aynı şekilde, Danıştay'ın ağırlık kazanan, vadeli çeklere reeskont imkânı tanımayan kararlarının da 5941 sayılı Yeni Çek Kanunu'ndan önceki mevzuatla bağdaşır olduğu söylenebilir.

Vergi idaresi uygulamasının ve Danıştay içtihatlarının mükellefin aleyhine oluşması, önceki düzenlemelerde vadeli-ileri tarihli çekin hukuki zemininin olmaması ile ilgilidir. Zira ileri tarihli çek uygulaması ticari bir teamülden öteye gitmiyor, hukuken anlam taşımıyordu.

Ancak yeni düzenlemeler ile vadeli-ileri tarihli çek uygulaması yasal zemine kavuşturulmuş ve buna ilişkin hükümler 5941 sayılı Kanun'la tesis edilmiştir. Vadeli çek müessesesi kanundaki yerini aldığına göre artık; vergi idaresinin, vadeli çekin Türk Ticaret Kanunu'nda ve Vergi Usul Kanunu'nda yeri olmadığı, dolayısıyla vadeli çeklerde reeskont imkânının kabul edilemeyeceği yönündeki görüşünde ısrar etmesine gerek kalmadığını düşünmekteyiz. Zira, alacak senetlerine tanınan reeskont imkânının, kanun hükümleriyle alacak senedi fonksiyonu da verilen vadeli çeklere tanınmaması çelişki olacak ve kanuna aykırılık teşkil edecektir.

Bu durumda İdarenin mevzuata uygun olmayan görüşünü değiştirerek, vadeli çeklerde de reeskontu kabul etmesi beklenmelidir.

Yeni kanun hükümlerinden sonra, vadeli çeklere reeskont imkânı tanımayan vergi idaresi kararlarının değişen mevzuat karşısında vergi mahkemeleri ve Danıştay tarafından iptal edileceği de kuvvetle muhtemeldir.