Türkiye'den Volkswagen'e ilk dava

ABD'de dizel araçlarda egzoz emisyonunu düşüren bir yazılım kullandığının ortaya çıkmasıyla gündeme gelen Volkswagen AG şirketine, Türkiye'den de konuyla ilgili ilk dava açıldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ABD'de dizel araçlarda egzoz emisyonunu (zehirli gaz salınımı) düşüren bir yazılım kullandığının ortaya çıkmasıyla gündeme gelen Volkswagen AG şirketi aleyhine, Türkiye'de bu firmanın ürettiği araçlardan birini satın alan tüketici tarafından ilk kez iade ve araçların toplatılması davası açıldı. Davacı Tolga Canay'ın avukatı Soytekin Yonar tarafından İstanbul Tüketici Mahkemesi'ne sunulan dava dilekçesinde, davalı olarak Volkswagen AG, Doğuş Otomotiv Servis ve Ticaret AŞ ile otomobilin satın alındığı bayi olan Avek Otomotiv Servis San. ve Tic. AŞ gösterildi.  

Dilekçede, Canay'ın, Volkswagen'in ürettiği Polo model dizel bir otomobili 27 Ekim 2011'de, 39 bin 663 lira bedelle satın aldığı belirtildi.  

ABD'de Volkswagen'in dizel araçlarda egzoz emisyonunu düşüren bir yazılım kullandığının ortaya çıktığı anlatılan dilekçede, "Bu 'gizli yazılım' sayesinde, Volkswagen'in araçları, 'çevre dostu' gözükmekteydi. Oysa ICCT adlı uluslararası çevre vakfının yaptığı araştırma, gerçeğin böyle olmadığını ortaya çıkarmıştır. Aslında Volkswagen'in dizel araçları, kirlilik kontrol mekanizması devre dışındayken emisyon standartlarının 40 katı zararlı gaz salmaktaydı" denildi.  

Firmanın araçlarına gizli bir yazılım yüklediği ve yazılımın aracın zararlı gaz testine girdiğini anlayarak, zararlı gaz salınımını minimuma indirdiği kaydedilen dilekçede, testten çıkan aracın testin bittiğini anlayabildiği ve gaz salınımının 40 kata kadar arttığı normal sürüş moduna geçişin sağlandığı ileri sürüldü.  

'Davacı, aracının daha fazla yakıt tükettiğini fark etti'

Davacı Canay'ın, bir süre sonra aracın teknik detaylarını gösteren broşür ve kullanma kılavuzunda gösterilen miktarlardan daha fazla yakıt harcadığını fark ettiği aktarılan dilekçede, "Ancak davacı, gerek servis yetkilileri gerek diğer kişiler tarafından, 'bu aracın teknik göstergelerini gösteren yakıt sarfiyatını sağlamanın İstanbul'da mümkün olmadığı' şeklinde bahanelerle ikna edilmeye çalışılmıştır. Ancak en son Amerika'da patlak veren olaylardan sonra, aracın, satın alırken kendisine verilen ve bildirilen sarfiyat oranlarında olmadığı, bunun da çeşitli yazılımlarla daha az gösterildiğini öğrenmiştir" ifadeleri yer aldı.  

Firma tanıtımlarında tüketicilerin araçla ilgili, "çevre dostu, doğayı koruyan, ekonomik, yakıt tasarrufu sağlayan, çok daha az CO2 üreten, CO2 emisyonu değerini en yüksek 92 g/km üreten, karma olarak 100 kilometrede 3,5 litre yakıt tüketen" ifadeleriyle cezbedildiği ve araçların satın alınmasına teşvik edildiği öne sürülen dilekçede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:  

"Bu şekildeki yoğun reklam ve tanıtım faaliyetleri neticesinde ve Volkswagen AG'nin üretimini yaptığı Doğuş Otomotiv'in ithalatçı firma olmasının ve araçların satışının Avek Otomotiv tarafından yapılıyor olmasının orta halli bir tüketici olan davacı nezdindeki olumlu etkisi ile piyasadaki itibar ve güvenilirliklerine, araç sektöründeki öncü niteliğindeki duayenlikleri ve hatta markalarının dahi tescilli olmasına, anlatılan araçta kendisine sunulan niteliklere, kataloglarda verilen verilere itibar eden ve aracın tanıtılan niteliklere sahip şekilde teslim edileceği kendisine vurgulanan davacı, davalıların bu yanıltıcı tanıtım ve yoğun propagandasının etkisi altında ikna olmuştur." 

'Volkswagen, değerlerin gerçeği yansıtmadığını kabul etmiştir'

Davalıların piyasadaki itibarlarına inançla satın alınan aracın, vaat ve taahhüt edilen teknik özellikleri taşımadığı için ayıplı sayılması gerektiği belirtilen dilekçede, davalılardan Volkswagen AG tarafından da yapılan açıklamada, "araçların zehirli gaz salınım, egzoz emisyon ölçümleri yapımı sırasında devreye giren ve bu salınımı düşüren bir program kullanıldığı ve bu değerlerin gerçeği yansıtmadığı" hususlarının kabul edildiği savunuldu.  

"Satışında, 'çevre dostu ve doğayı koruyan' nitelemesiyle satışı taahhüt edilen bir aracın, zehirli gaz salınımının, egzoz emisyon değerlerinin bu seviyede yüksek olması, isnat edilen olumlu özellikleri taşımadığını göstermektedir" denilen dilekçede, aracın egzoz emisyon değerlerinin gerçeği yansıtmamasının, aynı zamanda yakıt tüketimi değerlerinin de daha düşük lanse edilerek tüketiciyi aldatmasına sebep olduğu iddia edildi.  

İmalatçı, yetkili dağıtıcı ve satıcıların davacıya karşı müştereken sorumlu oldukları, satılan araç ayıbının kasten, hileyle davacıdan gizlendiği öne sürülen dilekçede, "Tüketicilerin itimadını kazanan davalılar, tüm bu niteliklerini orta halli tüketiciyi yanıltma yönünde kullanarak ayıplı bir mal satmışlardır. Araçların egzoz emisyon, zehirli gaz salınım değerlerinin bir program vasıtasıyla düşürülmesi ve gizlenmesi ile beraberinde getirdiği ayıplar ile sattıkları aracı gizli ayıplı olarak teslim etmişlerdir. Ayıbın meydana gelmesinde birlikte ağır kusurları, hatta kasıtları mevcuttur. Katalogda gösterildiği değerlerde üretilmeyen araçların satışı ile ülkemizdeki yüksek araç talebine rağmen araçta değer kaybı yaşanmıştır" ifadesi yer buldu.  

'Araçların satışının durdurulması talebi'

Satın alınan araçta değer kaybı olduğu vurgulanan dilekçede, ayıp halinde tüketicinin seçimlik haklarının mevcut olduğu ve bunların 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4. maddesiyle koruma altına alındığı bildirildi.  

Davacıyla diğer tüketicilerin de zarara uğramamaları ve bu ayıplı hizmetin varlığından haberdar olmaları için ayıplı malların satışının tedbiren durdurulması, toplatılması ve bu davada verilecek kararın ülke düzeyinde yayın yapan 3 gazetede yayımlanması talep edilen dilekçede, ayıplı aracın tespit edilmesi, iadesi, yerine ayıpsız aracın verilmesi ve ayıp nedeniyle araçta oluşan değer kaybının giderilmesi için şimdilik 5 bin lira tazminatın da faiziyle davacıya ödenmesi istendi.