Türkiye'nin Girişim Sermayesi Yatırım Platformu: iVCi
José ROMANO / Türkiye ve iVCi Yöneticisi Avrupa Yatırım Fonu
Steve Jobs'un 2005 yılında Stanford Üniversitesi mezuniyet töreninde gerçekleştirdiği konuşmasında verdiği 'Çılgın kalın, aç kalın' mesajı bugün dünyanın her köşesinde yankılanıyor. Beş yıl önce Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin KOSGEB aracılığı, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ve Türkiye Kalkınma Bankası'nın (TKB) katılımı ile Avrupa Yatırım Fonu'nun (EIF) profesyonel yönetimi altında başlattığı Türkiye'nin ilk ve halen tek fonların fonu olan İstanbul Girişim Sermayesi Teşebbüsü'nün (İstanbul Venture Capital Initiative-iVCi) amacı İstanbul'u 2020 yılına kadar girişim sermayesi endüstrisinin bölgesel merkezi yapma iddiası ile Türkiye'de girişim sermayesi sektörünün gelişimine katalizör etkisi oluşturmaktı.
İstanbul neden girişim sermayesinin başkenti olmalı? Makro ekonomik perspektiften bakıldığında Türkiye'nin büyük ve genç nüfusu, süregelen güçlü GSMH büyümesi ve verimliliğin mevcudun iki katına çıkartılması ile 2023 yılına kadar dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma potansiyeli, AB ile kesişen rotası gibi etkenler güçlü gerekçeler olarak sıralanabilir. Mikro ekonomik perspektiften bakıldığında ise girişimci bir toplum, yetenekli ve eğitimli genç iş gücü, çeşitlilik içeren üretken sektörlerin Türkiye sathında kümelenmesi ve artan sayıları ile Türk markasını dünyada temsil eden Anadolu Kaplanları'nın yanı sıra İstanbul'un bir cazibe merkezi olarak uluslararası sermaye ve iş gücü için çekim merkezi olma özellikleri nadir bir değer önermesi oluşturmaktadır. Bölge için mükemmel bir faaliyet üssü haline gelen İstanbul (çevre ülkeler ile artan faaliyet düzeyi ve Atatürk Havaalanı'nın gerçek bir bölgesel ulaşım merkezi olması ile), Güney Doğu Avrupa, Orta Asya ve Ortadoğu için doğal bir merkez noktası teşkil etmektedir.
Peki ama neden girişim sermayesi? Dünya Ekonomik Forumu'nun 2010 yılı girişim sermayesi etki raporuna göre geçmiş beş yıl içerisinde girişim sermayesi fonlarının yatırım yaptığı sektörler emsallerine göre daha hızlı büyüyor (sermaye birikimi girişim sermayesi alan sektörlerde almayanlara göre daha hızlı gerçekleşiyor). Ayrıca girişim sermayesinin inovasyonun dağılımında Ar-Ge faaliyetlerine oranla 3 ila 4 kat daha etkili olduğu kabul ediliyor. Türkiye'nin kronik sermaye birikimi ve özgün katma değer yaratma problemleri dikkate alındığında girişim sermayesinin Türkiye için stratejik değeri daha da belirginleşiyor.
Bugünün gündeminde bütün bu sıralanan gerekçeler tartışılmaz olsa da 2006 yılında iVCi fikri ile ortaya konulan bu iddialı vizyon çılgın ve safça olarak nitelenebilirdi. Bugün geriye dönüp baktığımızda iVCi'nin ardındaki kurumların sahip olduğu bu vizyonun (ya da iddianın) ne kadar haklı olduğu girişim sermayesi dünyasının önde gelenlerinin sıkça dile getirdiği "iVCi girişim sermayesinin Türkiye'deki gelişimine öncülük etmektedir" yorumları ile de yankılanmaktadır. Sektörün bu güveni ve inancı pazarın beklentilerine kulak veren herkesi memnun etmektedir.
iVCi 160 milyon euro büyüklüğünde bir yatırım platformu olup, KOSGEB, TTGV ve TKB'nin, inovasyon ve KOBİ odaklı bankalardan önde gelen Garanti Bankası ile güçlerini birleştirmesi ile oluşturulan gerçek anlamda bir kamu özel sektör işbirliğidir. Ayrıca hem National Bank of Greece Grubu hem de Avrupa Yatırım Fonu'nun varlığı iVCi'ye uluslararası bir işbirliği platformu statüsü kazandırmaktadır. iVCi uluslararası standartlardan beklenen bağımsız bir karar verme ve yönetim sürecine sahiptir. Girişim sermayesi fonlarına yatırım yapmanın yanında iVCi, Türkiye'de bu alanda yerleşik bir kapasitenin oluşturulması ve girişim sermayesi sektörüne dair uluslararası en iyi uygulamalar konusunda farkındalık yaratmak için bilgi yayılımını da desteklemektedir. iVCi altında Sayın Ali Sabancı'nın başkanlığında faaliyet gösteren stratejik ağ yılda iki defa toplanarak sektörün önde gelen temsilcilerini bir araya getirmekte ve sektörü etkileyen ortak konuların tartışılmasına imkan vermektedir.
Girişim sermayesi tanımı itibariyle uzun vadeli yatırımları öngörmesine rağmen iVCi'nin elde etmiş olduğu somut sonuçlar bugünden belirginleşmeye başlamıştır. iVCi'ye geçtiğimiz 5 yıl içerisinde 60'ın üzerinde başvuru yapılmış, bunlardan iVCi'nin kuruluşu aşamasında mutabık kalınmış yatırım ve risk yönetim stratejisine uygun olduğu değerlendirilen 7 adet fona 110 milyon euronun üzerinde taahhüt gerçekleştirilmiştir. Ekim ayı sonuna kadar bu tutarın 140 milyon euronun üzerine çıkmasını ve oluşturulan kaldıraç etkisi ile Türk firmaları için 1 milyar euronun üzerinde sermaye kaynağı oluşumuna aracılık edilmesini bekliyoruz. Evet, iVCi tasarımında yer alan çarpan etkisi ile kendi kaynağının yaklaşık 10 katı kaynağın Türk firmalarına aktarılmasına aracılık ediyor. Buna ek olarak iVCi ilk defa fon kuran Türk yöneticilerine öncelik verdiği için, diğer şartlarda fon kurması çok zor olacak Türk takımlarına önemli fırsatlar sunuyor. iVCi'nin faaliyette olduğu son 3 yılın Dünya ekonomisinde önemli sorunların yaşandığı bir döneme rastladığı da değerlendirilirse, iVCi'nin varlığı ile Türkiye'de KOBİ'ler için girişim sermayesinin gelişiminde önemli bir pazar tökezlemesini önlediği de rahatlıkla söylenebilir. Buna ilave olarak iVCi'nin politika ve program düzeyinde yarattığı farkındalık sonucunda AB'nin Türkiye'ye sağladığı Katılım Öncesi Mali İşbirliği (IPA) fonlarından sağlanacak kaynakla Türkiye'nin ilk bölgesel girişim sermayesi fonunun, Güneydoğu Anadolu'daki KOBİ'lerin faydalanması için iVCi şemsiyesi altında 2012 yılından itibaren faaliyete geçmesi planlanıyor.
Girişim sermayesi alanında kamunun rolü konusunda ciddi çalışmalar yürütmekte olan ünlü Harvard Üniversitesi Profesörü Josh Lerner'in iVCi benzeri kamu programlarının neleri yapıp neleri yapmamaları gerektiğini özetlediği Kırık Hayaller Bulvarı (Boulevard of Broken Dreams) isimli kitabında yer alan bütün kıstasları karşılayan iVCi, Türkiye'nin yatırım platformu olarak yakın zamanda akademisyenler tarafından incelenecek uluslar arası bir vaka çalışması olma yolunda ilerlemekte. Steve Jobs'un mesajına dönersek kamu özel sektör ortaklığının başarılı bir örneği olan iVCi yeni iddialar ve gelişen vizyonu ile yepyeni misyonlar üstlenmeli. Beş yıl önce Türkiye'de girişim sermayesi pazarında sadece bir bağımsız fon yöneticisi olduğu düşünüldüğünde, Türkiye'de girişim sermayesinin özellikle büyüme finansmanı alanında önemli bir kritik eşiği aştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu temelin üstüne artık inovasyon ve girişimcilik değer zincirinin ilk halkalarını oluşturan daha erken aşama fonlara ağırlık verme zamanı. iVCi'nin temel vizyonu ile tutarlılık içinde olan bu strateji, kamunun Türkiye'de bir girişim sermayesi eko-sisteminin gelişmesi yönünde KOSGEB, TTGV ve Türkiye Kalkınma Bankası aracılığı ile oynayabileceği rollere önemli bir hedef sunmaktadır. iVCi ile ilgili daha detaylı bilgi almak için http://www.ivci.com.tr sitesi ziyaret edilebilir.