Türkiye’de kadınların gayrimenkul sahipliği

Ebru ÖZ

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Gayrimenkul kelimesinin günlük kullanımında akla ilk gelen, mesken amaçlı kullanılan konutlar olsa da aslında bu ifade tüm arazi, arsa, tarla, bahçe, konut, iş yeri, bina, daire, villa, fabrika, imalathane gibi, bir yerden bir yere taşınması mümkün olmayan, yerinde sabit duran şeyleri ifade etmektedir. Bu bağlamda gayrimenkul sahipliği konusunda verilecek cevaplar sadece konut sahipliği olarak düşünülmemelidir. Gayrimenkul denildiğinde miras yolu ile aileden kalan memleketteki tarla bahçeleri de düşünmek gerekir.

Gayrimenkul sahipliğine ilişkin araştırması sonuçlarına göre; Türkiye’de her yıl 5 milyon arsa ve konutun el değiştirmektedir. 2013 yılında ülke genelinde 131 milyon gayrimenkul bulunurken, 2014 yılında bu rakam 137 milyona yükseldi. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nce 2014 yılı Haziran ayında ülke genelindeki gayrimenkullerin 87 milyonuna erkeklerin, 50 milyonuna ise kadınların sahip olduğu belirtildi.

Ülke genelinde erkeklerin yüzde 65’inin gayrimenkulü bulunurken, kadınlarda bu oran yüzde 35’te kalmaktadır. Türkiye’nin en yüksek nüfusuna sahip ili olan İstanbul’da erkeklerin adına kayıtlı gayrimenkul sayısı 4 milyon civarındayken, kadınların sahip olduğu gayrimenkul sayısı 2 milyon 147 bin’dir. Yüzde 65’e yüzde 35’lik bu oran Türkiye genelindeki ortalama ile aynıdır. Nüfus yoğunluğunda İstanbul’u takip eden Ankara ve İzmir’de ise bu oran erkekler için yüzde 61’e düşerken, kadınlarda yüzde 39’a çıkmaktadır. Tüm illerde değişkenlik gösteren kadınların gayrimenkul sahipliği oranı; Hakkari’de yüzde 14, Mardin’de yüzde 19, Bayburt’ta yüzde 43, Muğla’da yüzde 42, Isparta’da yüzde 41’dir. Bir genelleme yapıldığında, kadınların gayrimenkul sahipliği oranının doğudan batıya doğru gidildikçe arttığı söylenebilir.

Ev sahibi olmak kolaylaşıyor

Yapılan araştırmalar, son 5 yıllık süreçte ülke genelinde ev fiyatları, kredi kullanım maliyetleri, gelir artışı gibi diğer etkenler göz önünde bulundurulduğunda hane halkının 5 yıl öncesine kıyasla daha kolay ev sahibi olduğunu göstermektedir.
Araştırmalar büyükşehirlerde konut alımında en çok önem verilen faktörün “ulaşım kolaylığı” olduğunu ortaya koymaktadır. Konutun bulunduğu sosyal çevre, Semt, fiyatı, depreme dayanıklılık, yeşil alan, otopark gibi etkenler de diğer önem verilen konular olarak öne çıkmıştır. İstanbul’da ulaşım kolaylığının ardından en çok önem verilen etken depreme dayanıklılık olmuştur.

Hızlı nüfus artışı, kentleşme, gelir düzeylerinin artması ve yaşam standartlarının yükselmesi gibi nedenlerle, ülkemizde gayrimenkule olan talep sürekli bir artış göstermektedir. İnşaat sektörü ülke ekonomisinin lokomotifi konumundadır. Bu noktada inşaat sektörü ve bünyesinde bulunan arsa, yapı malzemesi, ekipman, dayanıklı tüketim ve iş gücü piyasalarıyla doğrudan bağlantı içinde olan gayrimenkul piyasası ve bu piyasanın önemli bir kısmını kapsayan konut, ülke ekonomisinin canlanması açısından da son derece önemlidir.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de konut kredisi faiz oranları ile krediye olan talep arasında bir paralellik bulunmaktadır. 2012 yılında konut kredilerinde yaşanan düşüş piyasayı hareketlendirmiş ve konut kredisi ile ev alımına olan talep artmıştır. 2013 yılının ilk yarısında konut kredisi faiz oranlarının tarihinin en düşük seviyelerinde olması, konut sektörüne en parlak yıllarından birini yaşatmıştır. 2013 yılı temmuz ayına kadar süren bu süreç konut kredisi faiz oranlarının artma eğilimine girmesiyle, konut kredisi kullanımını da azaltmıştır. Türkiye genelinde satışı gerçekleşen toplam konut sayısı içinde kredi kullanımı ile gerçekleşen satışların oranı yüzde 40 civarında olmuştur. Konut sektöründe 2013 yılı sonunda başlayan durgunluk, 2014 Mart ayında gerçekleşen yerel seçimlere kadar sürmüş, seçim atmosferinden çıkılmasının ardından Mayıs ayı itibari ile de yeniden yükselişe geçmiştir.