Türkiye’de nükleer rönesans
Serdar İSKENDER / Makine Yük. Müh. / TÜTEV Enerji Danışmanı
Türkiye ile Rusya arasında 12 Mayıs 2010 tarihinde imzalanan, "Akkuyu'da Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletmesine Dair İlişkin Anlaşma", Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda onaylandı. Anlaşmanın tarafları Rusya adına Rusya Federasyonu Devlet Atom Enerjisi Kuruluşu (Rosatom), Türkiye adına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olacaktır. TBMM tarafından onaylanan anlaşmaya göre, Türkiye-Rusya; nükleer güç santralinin tasarımı ve altyapısı dahil olmak üzere inşası, santralin güvenilir şekilde işletilmesi, santralde üretilen elektriğin alım-satımı, kullanılmış nükleer yakıtın taşınması, santralin sökümü, personelinin eğitimi, Türkiye'de ki yakıt üretim tesislerinin kurulması ve işletimi de dahil, nükleer yakıt döngüsü gibi konularda işbirliği yapacak. Nükleer güç santrali, toplam kurulu gücü 4 bin 800 MegaWatt olan 4 üniteden oluşacak.
Rus tarafı, anlaşmanın TBMM'nden onay almasından sonra 3 ay içerisinde proje şirketinin kurulması için gerekli işlemleri başlatacak. Rosatom tarafından kurulacak proje şirketi, nükleer güç santrali tarafından üretilen elektrik de dahil olmak üzere, santralin sahibi olacak. Rus yetkili kuruluşlarının, proje şirketindeki toplam payları, yüzde 51'den az olmayacak. Rosatom kontrolündeki şirket, ilk 7 yılda birinci üniteyi devreye sokacak. Şirket daha sonra art arda birer yıl aralıklarla 2, 3 ve 4. üniteleri de ticari işletmeye alacak.
Türkiye, nükleer güç santrali yapılacak sahayı, mevcut altyapısıyla birlikte bedelsiz olarak, santralin söküm sürecinin sonuna kadar proje şirketine tahsis ederek projeyi destekleyecektir.
Anlaşmaya göre, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi (TETAŞ), proje şirketinden santralde üretilmesi planlanan elektriğin ünite 1, ünite 2 için yüzde 70'ine ve ünite 3, ünite 4 için yüzde 30'una karşılık gelen sabit miktarlarını, her bir güç ünitesinin ticari işletmeye alınma tarihinden itibaren 15 yıl boyunca KDV hariç 12.35$ cent/kWh fiyattan satın almayı garanti etmektedir.
Anlaşma mevcut haliyle Türkiye'nin avantajına görünüyor. Türkiye tarafından herhangi bir ödeme yapılmaksızın nükleer santralin kuruluşu, işletmeye alınması Ruslar tarafından tamamlanacaktır. Nükleer santralin üretmiş olduğu elektriğin 12.35 $cent/kWh gibi makul bir fiyattan 15 yıl süreyle alınacak olması da, mevcut piyasa şartlarında uygun gözükmektedir.
Gelişmekte olan ülkemizde, gelişmenin sürdürülebilir olması için öncelikli olarak enerji ihtiyacı problemi çözülmelidir. Ülkemizin kısıtlı ve ithalata dayalı enerji kaynakları nedeniyle yüksek teknoloji ve çevreci enerji üretimi olan nükleer enerjiye geçmesi gereklidir. Dünyada, 439 adet nükleer santral çalışmakta olup, 59 nükleer santralinde inşası da devam etmektedir. Elektrik enerjisi üretiminde tüm dünyada bu kadar yaygın olarak kullanılan nükleer enerjinin, ülkemizde kullanılmaya başlanmasının gecikmesi, yakın gelecekte büyük bir enerji darboğazına neden olabilecektir.
Nükleer enerji, enerji problemlerimizin tek çözümü değildir, ancak çözümün önemli bir parçasıdır. Nükleer enerji seçeneği sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde ele alınarak, riskleri ve avantajlarıyla birlikte geniş bir bakış açısından ve diğer enerji alternatifleri ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmelidir.
TBMM tarafından onaylanan anlaşmayla, Türkiye'nin 55 yıllık nükleer enerji rüyasında önemli bir aşamaya gelinmiştir. Nükleer enerji, ülkemizin enerji portföyünün çeşitlendirilmesinde ve artan elektrik enerjisi ihtiyacımızın karşılanmasında kullanılacaktır. Nükleer enerji santralinin kurulmasıyla, gelişmiş ülkelerde 1960'lı yıllardan itibaren kullanılmaya başlayan nükleer teknoloji ülkemizde kullanılmaya başlanacak ve teknoloji transferi konusunda önemli gelişmeler sağlanacaktır. Nükleer teknoloji, ülkemizin elektrik talebinin güvenle karşılanmasına önemli katkıda bulunacak, ucuz elektrik sağlayacak, yüksek teknoloji kazandıracak, sanayi için bir itici güç oluşturarak, yeni istihdam alanları yaratacaktır.