Türkiye’de saydamlığın artırılması ve yolsuzlukla mücadelenin güçlendirilmesi
Av. Serap ZUVİN / Av. Didem MERAY
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya Bankası, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) işbirliği ile hazırlanan ve Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün (Transparency International) ("TI") resmi internet sitesinde yayımlanan 17 Kasım 2009 tarihli Yolsuzluk Algılama Endeksi ("Endeks"); yolsuzluğun olumsuz etkilerinin tüm dünyada kendini gösterdiğini ortaya koymuştur. TI, konuyla ilgili olarak "Dünya ülkelerinde açıkların kapatılması için büyük kamu fonlamalarının ve istikrarın sağlanması yönünde çalışmaların yapıldığı günümüzde, kısır döngüleri kırmak için, yolsuzluğun iyi yönetişim sistemleri ve hesap verebilirliğin önünü tıkadığı alanları belirlemek önemlidir" şeklinde görüş bildirmiştir. Endeks'de ölçüm yapılan 180 ülkenin büyük bir kısmı, "0" (yolsuzluk algılaması yüksek) ile "10" (yolsuzluk algılaması düşük) arasındaki puanlama sistemine göre "5" ve altında puan almıştır. Böylece notu yüksek ülkeler en az yolsuzluk yapıldığına inanılan ülke olarak kabul edilmiştir.
Türkiye Bu sıralamanın Neresinde
Endeks, yolsuzluk algılamasında 5 puanı alt sınır olarak kabul etmiş olup Türkiye 4.4 puan alarak bu sınırın altında kalmıştır. Son yıllarda saydamlığın arttırılması ve yolsuzlukla mücadelenin güçlendirilmesi konusunda gerek meclis gerekse sivil toplum örgütleri tarafından yapılan düzenlemeler ve çalışmalar Türkiye'nin Endeks'de yer alan puanının yükseleceğine işaret etmektedir.
Bu yazıda Türkiye'nin yolsuzlukla mücadele politikasını, mevzuattaki düzenlemeleri ve uluslararası örgütlerin yapmış olduğu çalışmaları değerlendirmek istedik.
Türkiye'nin Yolsuzlukla Mücadele Tarihi
Ülkemizde yolsuzlukla mücadele konusu her dönemde gündemin ön sıralarında yer almış olup bu konuda yapılan çalışmalar oldukça uzun bir geçmişe sahiptir. Türkiye'de yolsuzlukla mücadelenin yakın tarihine baktığımızda önemli adımların 19 Nisan 1990 tarihli 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu olduğunu görüyoruz. Mevcut düzenlemelere ek olarak yolsuzlukla mücadele konusunda ulusal düzeyde yapılan çalışmaların bir kısmına aşağıda kronolojik sırayla yer verdik:
12 Ocak 2002 Tarihli Eylem Planı
Türkiye'de saydamlığın arttırılması ve kamuda etkin yönetimin geliştirilmesi amacıyla 12.02.2001 ve 16.05.2001 tarihli Başbakanlık Makamı Onaylarıyla, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı temsilcilerinin bulunduğu bir Yönlendirme Komitesi ve Komiteye yardımcı olmak üzere bir Çalışma Grubu oluşturulmuştur. Saydamlığın arttırılması ve kamuda etkin yönetimin geliştirilmesi için 12 Ocak 2002 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile "Türkiye'de Saydamlığın Artırılması ve Kamuda Etkin Yönetimin Geliştirilmesi Eylem Planı" (Eylem Planı) kabul edilmiştir. Eylem Planına aktif katılımlarını sağlamak amacıyla, meslek odaları temsilcileri, basın-yayın kuruluşları temsilcileri, sivil toplum örgütleri, KOBİ yetkilileri, öğretim üyeleri ve kamu yöneticileri ile çeşitli toplantılar yapılmıştır. Söz konusu kuruluşların konuya ilişkin görüşleri alınmış ve bunlar tarafından hazırlanan raporlar ve diğer çalışmalardan yararlanılmıştır.
Bu eylem planı çerçevesinde kamu hizmeti sunumunda performans standartlarının oluşturulması, personel sisteminin iyileştirilmesi, bilgi edinme hakkının geliştirilmesi ve kamu yönetiminde saydamlığın artırılması, denetim sisteminin güçlendirilmesi, yargı sisteminin iyileştirilmesi, kara para aklama ile mücadelenin etkin hale getirilmesi, seçim kampanyalarının finansmanında hesap verilebilirliğin ve saydamlığın artırılması, mal beyanında hesap verilebilirliğin artırılması, kamuya ve siyasal sisteme duyulan güvenin güçlendirilmesi hedeflenmiştir.
3 Ocak 2003 tarihli acil eylem planı
Saydamlığın arttırılması hemen her hükümetin gündeminde yer almış olup 3 Ocak 2003 tarihinde 2002/3 sayılı Eylem Planı'na ek olarak Acil Eylem Planı (AEP) hazırlanmıştır. AEP'nın 5. maddesinin 1/d bendi yolsuzlukla mücadeleye ayrılmıştır. Yolsuzluklar hakkında Ceza ve Medeni Hukuk Sözleşmelerinin onaylanacağı, yolsuzluk ve usulsüzlük konusundaki cezaların caydırıcı hale getirileceği, görevden ayrıldıktan sonra yapılmayacak işlerle ilgili alanların genişletileceği ve etkin bir şekilde uygulanacağı, siyasetin finansmanının saydam hale getirileceği, yolsuzluk konusunda hükümet, kamu yönetimi, yargı, medya, sivil toplum diyalogunun geliştirileceği, kanun gerekçelerinde kanunun getireceği fayda ve maliyetlerin yer alacağı konularında taahhütlerde bulunulmuştur.
Hedef ve taahhütler yerine getirildi mi?
Bu hedeflerin ve taahhütlerin gerçekleştirilmesi için mevzuatımızda bir takım değişikliklere gidilmiştir. 12.12.2003 tarihli, 5020 sayılı Bankalar Kanunu ile Bazı Kanunlarda değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'da yapılan düzenlemeler ile batık bankalardan alacakların tahsili ve tahsilatların hızlandırılması amaçlanmıştır. Kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesini ve kullanılmasını, hesap verilebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak üzere Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu 12.10.2003 tarihinde kabul edilmiştir. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Yapılan bu düzenlemelerin toplumun ihtiyacına yönelik olduğunu görüyoruz. Bunun da nedeni bu çalışmaların meslek odaları temsilcileri, basın-yayın kuruluşları temsilcileri, sivil toplum örgütleri, KOBİ yetkilileri, öğretim üyelerinin katılımıyla gerçekleşmesidir.
2009/19 Sayılı Genelge
5 Aralık 2009 tarihli ve 27423 sayılı Resmi Gazete'de Türkiye'de Saydamlığın Arttırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Stratejisi konulu Genelge (Genelge) yayımlanmıştır. 12 Ocak 2002 tarihli ve 2002/3 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde kurulan komisyonun adı "Türkiye'de Saydamlığın Arttırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Komisyonu" (Komisyon) olarak değiştirilmiştir. Komisyon; Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, Maliye Bakanı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlarından oluşmaktadır. Genelge'ye göre saydamlığın arttırılması ve yolsuzlukların önlenmesine yönelik strateji planlarının hazırlanması ve bu planların yürürlüğe konması için gerekli çalışmalar kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleriyle beraber yürütülecektir. Çalışmalardan bakanlık temsilcileri ile Odalar ve Borsalar Birliği ile en fazla üyeye sahip işçi sendikasının temsilcilerinden oluşan bir Yürütme Kurulu (Kurul) sorumlu olacaktır. Böyle bir Kurul'da devlet temsilcilerinin çoğunluğunun olması yerine, toplumsal temsili sağlayacak şekilde devlet temsilcileri ve meslek örgütleri dışında diğer sivil toplum kuruluş temsilcilerinin olması yerinde olacaktır. Kurul'un sivil toplum örgüt temsilcilerinden meydana gelmesi, yapılacak çalışmaların kamuoyunun bilgisi ve şeffaflığı dahilinde olmasını sağlayacaktır.
Etkin Denetim
Genelge ile şeffaflığın arttırılması ve yolsuzlukla mücadelenin güçlendirilmesi konusunda oluşturulacak çalışma gruplarına başkanlık yapmak veya yaptırmak, strateji geliştirerek komisyon ve kurula sunmak, onaylanan stratejileri yerine getirmek, bu konularda ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak üzere Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı görevlendirilmiştir. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı ile kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği ve koordinasyonun sağlanması hedeflenmektedir.
Genelge ile Avrupa Birliği'nden sağlanan mali kaynakların kullanımıyla ilgili usulsüzlükler ve suiistimaller konusunda yapılacak inceleme ve soruşturmalarda Avrupa Sahtecilikle Mücadele Ofisi ("OLAF") ile koordinasyonu sağlayacak muhatap kuruluş olarak Başbakanlık Teftiş Kurul Başkanlığı belirlenmiş ve Yolsuzlukla Mücadele Koordinasyon Birimi ("AFCOS") olarak görev yapması uygun görülmüştür.
Ülkemizde, yukarıda da belirtildiği gibi yolsuzlukla mücadelenin sağlanması yönünde muhatap kuruluş olarak Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı kabul edilmiştir. Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi'nin 6/1. maddesine göre "Her Taraf Devlet, iç hukuk sisteminin temel ilkelerine uygun olarak, yolsuzluğun önlenmesi hakkında bilgiyi arttırmak ve yaymakla görevli birim ya da birimlere, görevlerini etkin bir biçimde ve gereksiz etkilerden uzak olarak yerine getirebilmeleri için gerekli özerkliği tanıyacaktır." Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı, bu bağlamda gereksiz etkilerden uzak ya da tarafsız olabilecek bir yapı olarak görünmemektedir.
Uluslararası Alanda Yapılan Çalışmalar
Günümüzde yolsuzluk suçları uluslararası boyutlara ulaşmış olduğundan, yolsuzlukla mücadele gerek ülkemiz gerekse yabancı ülkeler gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle hem yukarıda belirtildiği üzere eylem planları temelinde düzenlemelere gidilmekte hem de bu konuda yürütülen uluslararası çalışmalara katılım sağlanmaktadır. Bu katılım sağlanırken mevzuatımızın uluslararası standartlara uygun hale getirmek ve işbirliğini arttırmak amacıyla Türkiye uluslararası sözleşmelere taraf olmuştur. Hatırlatmak gerekirse usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş olan uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olup, bu sözleşmeler hakkında Anayasa'ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamayacaktır.
OECD sözleşmesi
Kurucu üyeleri arasında yer aldığımız OECD düzenlemelerinden biri olan ve Türkiye'nin taraf olduğu 21.11.1997 tarihli OECD Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetin Önlenmesi Sözleşmesi (OECD Sözleşmesi) uluslararası ticaretin daha rekabetçi ve şeffaf bir ortamda yürütülmesini amaçlamaktadır. Bu sözleşme yabancı kamu görevlisine rüşvet verme eyleminin ulusal mevzuatta suç olarak düzenlenmesini, mevzuatın etkin ve caydırıcı şekilde uygulanmasını ve suç ve suçlunun sınır ötesi takibini taahhüt etmektedir. Sözleşme hükümlerinin uygulanmasına imkan tanımak için Türk Ceza Kanununda (TCK) yabancı kamu görevlisine rüşvet verilmesi suçu tanımlanmış ve cezai yaptırım altına alınmıştır.
Türkiye dahil 38 (otuz sekiz) ülkenin üye olduğu OECD Rüşvetle Mücadele Grubu, OECD Sözleşmesi'ndeki taahhütleri yerine getirme bakımından Türkiye'yi, yabancı kamu görevlileri konusunda rüşvetle mücadelede yapmış olduğu çalışmalarda başarılı bulduğunu duyurmuştur.
BM sözleşmesi
Türkiye, çıkarılan kanunlarla yolsuzlukla mücadele konusunda çalışmalarını geniş tutmuştur. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi ve Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesi ile Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi 30 Ocak 2003 tarihinde çıkarılan 4800 sayılı kanunla kabul edilmiştir. 9-11 Kasım 2003 tarihleri arasında Meksika'nın Merida kentinde imzaya açılan "BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi" de Türkiye tarafından da imzalanmış olup, Türkiye'nin çok sayıdaki önerisi anılan sözleşme metnine girmiştir. Türkiye'nin önerilerinden olan "Özel Sektörde Zimmet" maddesi ilk defa bir uluslararası sözleşme metninde yer almıştır. 18 Mayıs 2006 tarihli ve 5506 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunmuş ve 2.10.2006 tarih ve 26307 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.
Sonuç olarak, Türkiye'de şeffaflığı arttıracak, yolsuzluğu en aza indirilmesini sağlayacak mevzuat tamamlanıp hayata geçirilemediğinden, şeffaflık uygulamasının eksiksiz sağlanabilmesi için gerekli sistem ve kurumların oluşturulması konuları, halen önceliğini ve önemini korumaktadır.