Türkiye’nin enerji güvenliği açısından TANAP
Serdar İSKENDER / Dr. Mak. Yük. Müh
İhtiyacımız olan petrolün yüzde 92’sini, doğal gazın ise yüzde 99’unu ithal ediyoruz. Petrol alımlarında kaynak çeşitliliği sağlanabilmesine rağmen, doğal gaz alımlarında Rusya ve İran’a yüksek oranlarda bağımlılık ortaya çıkıyor. Türkiye, doğal gazı İran, Azerbaycan ve Rusya’dan boru hattı ile; Katar, Cezayir ve Nijerya’dan ise sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) olarak alıyor. Ani tüketim artışlarında, spot piyasadan LNG alımı da yapılıyor.
Türkiye, yapılan uzun vadeli anlaşmalara göre Rusya ve İran’dan, diğer tedarik kanallarına göre daha yüksek fiyata doğal gaz alıyor. Ülkemiz ithal ettiği doğal gazın yüzde 55’ini Rusya’dan ithal ediyor. İthal edilen doğal gazın yüzde 40’ı da elektrik üretiminde kullanılıyor. Doğal gaz ithalatındaki bu vahim tablo, Rusya-İran’dan yapılan doğal gaz ithalatının kademeli olarak düşürülerek, Azerbaycan-Türkmenistan’dan yapılan ithalatın artırılmasını zorunlu kılıyor. Son dönemde Rusya ve İran’la yaşanan siyasi tartışmalar, doğal gaz tedarikinde enerji güvenliğini ve enerjide kaynak çeşitliliğini yeniden gündeme getirdi.
Rusya ve İran’ın son on yıl içerisinde, doğal gaz tedarikinde vana kısma ya da kapatma operasyonları da ülkemizin enerji güvenliğini tehdit ediyor. Rusya’nın geçtiğimiz dönemde Ukrayna, Belarus, Moldova, Gürcistan ve Litvanya’ya karşı doğal gaz vanalarını kapatarak, doğal gazı bir silah olarak kullandığı biliniyor. Vana kapatma konusunda İran’ın da önemli sabıkaları var. Yakın geçmişte, İran’da farklı sebeplerle, ülkemize gönderdiği doğal gazın vanalarını kısmıştı.
Azerbaycan ve Türkmenistan’dan yapılacak doğal gaz ithalatıyla, hem doğal gaz da kaynak çeşitliliği sağlanacak, hem de Rusya-İran’a göre en az yüzde 50 daha ucuz doğal gaz alınabilecektir. Bu amaçla, Türkiye ile Azerbaycan arasında, dünyanın önemli doğal gaz sahalarından olan Şahdeniz 2’den çıkarılan doğal gazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştıracak olan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) imzalandı.
Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı, gazın Azerbaycan’dan çıkarak, Gürcistan'dan geçip Türkiye üzerinden satılmasını ve iletilmesini öngörüyor. Şah Deniz 2 Konsorsiyumu’nun 16 milyar metreküplük gazının, 6 milyar metreküplük kısmı Türkiye’ye satılacak, 10 milyar metreküplük kısmı da TANAP ile Avrupa’ya Yunanistan veya Bulgaristan sınırında teslim edilecek. Giriş noktası Türkiye sınırı Türkgözü girişi olan hattın, Avrupa’ya çıkış noktaları Yunanistan veya Bulgaristan sınırları, Türkiye içi çıkış noktaları ise Eskişehir ve Trakya bölgesi olacak. TANAP Projesi için öngörülen dört aşamanın ilki 2018’de ilk gaz akışıyla gerçekleşecek. 2020’de yıllık 16 milyar metreküp olacak kapasitenin, 2023’te 23’e, 2026’da ise yılda 31 milyar metreküp seviyesine kadar ulaşması hedefleniyor.
Projenin gerçekleşmesinin önündeki en büyük engel düşen petrol fiyatları olarak gözüküyor. Petrol varil fiyatlarının, 30 doların altına gerilemesiyle birlikte, petrol varil fiyatlarına endekslenmiş olan doğal gaz fiyatları da astronomik olarak düşmeye başladı. Bu durum, ekonomisinin tamamını petrol ve doğal gaz ihracatına bağlamış olan Azerbaycan’ı zor durumda bırakıyor. Azerbaycan, 2016 yılı başı itibariyle, ekonomik kriz yaşamaya başladı. Azerbaycan’da ki ekonomik krizin derinleşmesi, TANAP’ın finansmanını zorlaştırabilecektir.
Uçak kriziyle, Rusya ile başlayan siyasi kriz TANAP’ın önemini daha da arttırıyor. TANAP, Türkiye Ulusal Doğal Gaz İletim Hattı’nın batı girişini besleyerek, batı bölgesi arz güvenliğini kuvvetlendirecek, gelecekte Türkmenistan doğal gazının, Türkiye ve Avrupa’ya iletimi için alternatif bir hat olma özelliği de taşıyor. İki ülke açısından çok büyük stratejik öneme sahip olan TANAP, Türkiye ve Avrupa için uygun fiyata doğal gaz alma şansı sunarken, Azerbaycan’ın sahip olduğu doğal gaz kaynaklarının yeni pazarlara ulaştırılmasının da önünü açıyor.