Tütün
İhap SUBAŞI
Tütün, fide şeklinde küçük toprak mekanlarda, yetiştirilir, sonra o fideler, alınarak, ekim tarlasına aralıklarla dikilir. Tütün zamanı gelince, yapraklarını büyütür ve o yapraklar alınır, kurutmak için, şişlere geçirilerek, kırnaplara dizilir, vagonlarda sıra sıra gerilerek, kurutmaya bırakılır. Gece o vagonlar, içeri çekilir. Sabahın çiğinden ve yağmurdan korumak için, Tütünler kuruyunca, dengelenir ve gelen vasıtalarla veya at sırtında Tekel'in yolunu tutar. El emeği göz nuru, yetiştirilip Tekel'in eksperlerinin değerlendirilmesi sonucu, üreticinin parasal hakkı ödenir. Tekel'in işçileri, denkleri çözer, tütünleri işletmenin, bankolarında elden geçirir kıyım makinelerine sevk eder. Bu ameliye, tütünün sigara yapılmasına kadar devam eder. Sonra, sigaralar paketlenip, piyasaya satışa arz, edilir. Bu aşamaya kadar kaç kişi bu çalışmada vardır ve çalışmadan ekmek parası kazanırlar denilirse eğer, onbinlerce sayısal çokluğu vardır. Bugün Türk sigarası piyasada hiç yoktur. Yabancı sigaralar piyasayı doldurmuş işgal etmiştir. Yabancı marka sigara satışı, tiryakilerin tükettiği sigaralar olmuştur. Bizim bu işte ekmek yiyen, çiftçi ve işçi kardeşlerimiz maalesef saf dışı bırakılmışlardır. Televizyon ekranlarına yansıyan, sigaradan hastalanan, insan siluetleri, caydırıcı olabilir diye ekranları doldurmuştur. Fakat bu gösterim, insana kanal değiştirten iğrenç görüntülerdir. Bilhassa filmlerdeki, sigara içen artistlerin ellerinin beyaz bir buğulanmayla kapatılması, neyin caydırıcılığıdır, anlaşılması zordur. Masa üstü, esrar ve kokain çekenler nedense sansür edilmeleri unutulmuştur.
Geçmişte benim köyümde 97 yaşında Salih Ağa, kendi yetiştirip kuruttuğu tütün yapraklarını yukarı yerlerde kıydırarak, gazete kağıdına sararak içerdi. Rahmetli Anam tarlamızda yetişen az miktar, "Bülbül" tütününü kurutup, sandıktaki örtülerin arasına koyardı, nefis tütün kokusu üstlerine sinsin diye böyle bir eyleme girişirdi. Günümüzde, yabancı sigaralarında içerisindeki tütünü koklayınız, çok kötü kokular, genzinizi yaktığını görürsünüz. Tütünümüze karşı bir oyun oynanmıştır. Bunun bir tarifi ve izahı olmalıdır. Tabii ki bende sigara içilmesine karşıyım, ama caydırma tedbirleri böyle olmamalı diyorum. Ekenin, biçenin, işleyenin çok büyük bir insan potansiyeli olduğunu düşünerek, daha başka şeyler yapmamız gereğine inanmaktayım. Endüstri olmuş, sigara imalatından, yabancılar gibi, ülkemiz insanının da faydalanmasına olanak tanınmasını istiyorum. Nerede benim Harman, Bafra, Samsun, Birinci, Hanımeli daha birçok sigara türü çeşitlerimiz. Hepsinin yerini yabancı sigara isimleri almış. Ankara purosu çıkarılıyordu, kayboldu gitti. Ben sigara içmem, içenleri de uyarırım. Ama bugünkü uyarma ve caydırma konusunda çok abartılı bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim. Büyük bir endüstri olmuş işçi ve çiftçi topluluğunu, yıllarca çalıştıkları bir işten, soyutladığımızı düşünüyorum.
Eğer bu görüş ve düşüncelerde bir kusurumuz olmuşsa, af ola diyorum.