Üniter yapımızı bozacak teşebbüse müsaade etmeyiz
Bülent Arınç, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
ANKARA - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "Bölgede bir Kürt devleti hayalı var mı?" sorusunu yanıtlarken, "Türkiye'de hiç kimse böyle bir devletin kurulması talebinde değil. En uç noktalardakiler bile bu düşüncelerde değil. Bin yıldır et ile tırnak gibi olmuşuz. Gidecekleri bir yerleri yok. Hiçbir özerklik talebimiz olmadı diyorlar. Üniter yapımızı bozacak hiçbir teşebbüse müsaade etmeyiz" dedi.
Arınç, katıldığı TRT Haber'de canlı yayınlanan Neler Oluyor programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. TRT Haber internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Arınç, gezi olaylarını üzerinden 1 aydan fazla süre geçtiğini ifade ederek, "Yaygınlaşmaya başlamıştı. Hem İstanbul'da hem de yurdun değişik illerinde olaylar meydana geldi. Şu anda Gezi Parkı yeni haliyle hizmete açıldı. Başbakan son kararın halka sorulacağını söyledi. Hali hazırda mahkeme kararları var. Durum bundan ibaretken yasadışı olaylara da kolluk güçleri müdahale ettiler. Protesto bir haktır. Neyi beğendiklerini, neyi beğenmediklerini söylemek için insanlar izin almadan sadece önceden haber vererek gösteri yapabilir. Ancak başkalarının haklarını zarar vermeye kalkanlara kanunlar sıcak bakmaz. Biz de hükümet olarak buna müsaade etmeyiz" dedi.
Yeni sokak olayları olacağına yönelik istihbarat edindiklerini belirten ve bu eylemlere karşı halkı sağduyuya çağıran Başbakan Yardımcısı Arınç, hukuk dışına çıkıldığında hukukun buna müsaade etmeyeceğinin altını çizdi.
Gezi Parkı'nın yaklaşan seçimlerle ilgisi
Seçim öncesi muhalefetin bir takım çalışmaların içerisinde olmasının normal olduğunun altını çizen Arınç, "Ancak demokraside bunun yeri Meclis'tir. Ana muhalefet iktidar alternatifi olmaya en çok hak eden partidir. Ancak iş sokağa kalıyorsa, sokakların bu şekilde kullanılmasına biz müsaade etmeyiz. '3 tane seçim oldu. Biz AK Parti ile baş edemedik.' diyenler anketlerde AK Parti'nin şimdi de yüzde 50'in altında olmadığını görüyorlar. Yapılacak çok şeyleri var ama güçleri yetmiyor. Bu kez ne yapıyorlar hükümeti kendileri yıkamadıkları için sokak hareketlerine destek veriyorlar" diye konuştu. Bu olayların yaşanmasında bir dış mihrakın varlığının söz konusu olduğunu savunan Arınç, "İçerdekiler kadar, bunlara dışarıdan maddi ve manevi destek verenlerin olduğu gözüküyor. Bunların bir kısmı kesin bilgidir, bir kısmı da öngörüdür. Bu iş Türkiye'dekileri becerebileceği bir iş değildi. Gelişmeler senaryonun uygulanmasında bazı güçlerin parmağının olabileceğini ortaya koydu" dedi.
Arınç, düzgün bir hükümetin her şeyi göz önünde bulunduran bir hükümet olduğunu kaydederken, "Bu görüşmeler sırasında herkesin kendi görüşmelerini söylemesi doğaldır. Dedikodular çıkarıldı. Benimle ilgili, Cumhurbaşkanımızla ilgili, Başbakanımızla ilgili. Başbakan o zaman güzel bir cevap verdi. Kişilerin, kabiliyeti, üslubu farklı olabilir. Hz. Osman'ı Hz. Ömer'le kıyaslamak mümkün olmaz, Hz. Ali ile Hz. Osman'ın kıyaslamak mümkün değildir. Biri daha Celalli biri daha mülayim olabilir. Karakterleri fıtratları farklıdır. Bizim de farklı üsluplarımız olabilir ama bu bir ve beraber olmadığımızı göstermez" şeklinde konuştu.
Çözüm süreci
Türkiye'nin 35 yıldır terör ve teröristle mücadele ettiğini ve binlerce insanın kaybedildiğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle konuştu:
"Silahları susturacak bir çözüm bulmamız gerekiyordu. 10 senedir bunu düşünüyorduk. Memleketimizi gelişmelerine karşı Türkiye'nin içerisini kemiren bir sıkıntımız var. Silahların susup siyasetin konuşulması gerekiyordu. Konuşulabilecek bir isim vardı o da İmralı'da... Hükümet olarak biz istihbarat birimlerimizle İmralı ile görüşmeleri başlattık. Daha sonra BDP'li vekiller görüştü. Nevruz'da BDP'li vekiller Öcalan'ın mektubunu okudu. Öcalan, örgüte silah devri bitsin, yurt dışına çıkılsın talimatı verdi. Buna üzülemeyiz, sevinmeliyiz. Hükümet olarak bu çözüm sürecinde sonuna kadar gitmeye kararlıyız. Bu baldıran zehri içmekse, içmeye razıyız. Bu Türkiye'nin büyük ve son şansıdır."
Terör örgütünün ele başlarından gelen tahrik edici açıklamalara da değinen Başbakan Yardımcısı Arınç, "terör sinir uçlarımıza dokunmasınlar, çözüm sürecini destekliyorlarsa ne konuşacaklarını bilmeleri lazım" ifadesini kullandı.
Arınç şunları kaydetti:
"Sadece terör elebaşları değil, bazı BDP'li milletvekillerinin de dikkatli olması gerekiyor. Valiye, emniyet görevlilerine, kamu personeline karşı saygılı olunmalı. Yeri geliyor doktor tokatlıyorlar, polis tokatlıyorlar. Partilerin çok dikkatli olmaları, bu çirkinliklere müsaade etmemeleri gerekiyor."
Bölgede bir kürt devleti hayali var mı?
"Bölgede bir Kürt devleti hayalı var mı?" sorusunun da sorulduğu Başbakan Yardımcısı Arınç, şu yanıtı verdi:
"4 parçalı Kürdistan hayali olduğu muhakkak. Irak'ta bu yaşandı ve yerel bölge ortaya çıktı. ABD girdi oraya, sonra oradan çekildi. Irak'ta her gün intihar saldırıların da yüzlerce insan ölüyor. Suriye'de de şimdi böyle bir hayal olabilir. Geçici bir yönetim kurarak en azından Suriye'deki boşluk dolana kadar değerlendirmeye çalışanlar olduğunu da gördük. İran buna ne kadar teşnedir bilmiyorum. Yani bu bölgelerde Kürtlerin yoğun oldukları bölgede bir ülke kurma hayalı olabilir. Buna da Kürdistan diyebilir. Kürdistan coğrafi bir bölgenin adı için kullanılıyor. Bundan rahatsız olmakla birlikte bazı bölgelerdeki gelişmelere müdahale edecek konumda değiliz. Ancak kendi içimizdeki sorunlara mücadele edebiliriz. Türkiye'de hiç kimse böyle bir devletin kurulması talebinde değil. En uç noktalardakiler bile bu düşüncelerde değil. Bin yıldır et ile tırnak gibi olmuşuz. Gidecekleri bir yerleri yok. Hiçbir özerklik talebimiz olmadı diyorlar. Üniter yapımızı bozacak hiçbir teşebbüse müsaade etmeyiz."
Mısır'da yaşananlar
Mısır'da yaşanan olayları da değerlendiren Arınç, Mısır'daki yaşananlara ilk tepki gösteren ve bunu dünyaya ilan eden ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayarak, "Hem ABD hem AB, yaşananlara açıkça darbe diyemediler. Darbe olunca arkadan gelecek bellidir. Seçilmiş liderlere karşı çalışan, Meclis'i fesh eden, seçilmişlerin hakkını bir başkasının eline veren mekanizmayı darbe olarak nitelendiriyoruz. Biz 'Saçma sapan suçlamalarla seçilenleri tutuklamayın, seçimlere gidin' dedik. Türkiye tek başına kaldı. Körfez ülkeleri, dahil darbeye destek verildi. Mursi'ye bir kuruş vermeyenler, darbecilere 12 milyar dolar gönderdiler. Herkesin bir yerlerden endişesi korkuları var. Bunlar bir kenara güzel şeyler yaşanmadı. Darbeciler korktular halka ateş ettiler. Masum insanları katlettiler. Her darbe bunu yapar. Bunlar sonra düşüşleri daha da hızlanacak. Rejime direnişler artacak. Ancak Mısır'da Mursi serbest bırakılmalı ve bir an önce seçime gidilmelidir" dedi.