Üniversiteler ve yeni gerçeklik
Prof. Dr. Fevzi YILMAZ / Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi
Üniversite adayları, LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) ve YGS (Yükseköğretime Giriş Sınavı) sonuçlarına göre üniversite, bölüm tercihlerini ve kayıtlarını yaptılar. Tercih edilmek ve üniversiteli olmak güzel de, asıl güzel olan, "Nasıl bir üniversite?" sorusunun değer yüklü cevabıdır. Adaylarımızın üniversiteden beklentisi ile modern üniversite eşleşmesinin sorgulanması önemlidir ve bu çalışmada teferruatlı olarak ele alınmıştır.
Üniversite kültürü ve yaşamı küresel gerçeklerden ve gelişmelerden ayrı düşünülemez. Örneğin, 20. yüzyıl yükseköğretiminde programlar ulusal ve yereldir, hükümetler yönlendiricidir. Günümüzde özel üniversitelerin ve vakıf üniversitelerin sayısı artmakta ve yükseköğretimde devlet kontörlü azalmaktadır. 21. yüzyılda üniversiteler küreselleşme baskısı altındadır. Dışa açılma ve rekabetçilik ana eğilimlerdir. Her program ve bölüm internet üzerinden sürekli anketler yaparak, birebir öğrencilerle görüşerek geribesleme (feedback) almakta ve üniversite sistemi "Öğrenci müşteridir." mantığı ile sürekli iyileştirilmektedir.
Rekabet, üniversitelerde standardı yükseltmektedir. Değişim sıkıntılı ve zorlu olmaktadır. Üniversite yönetimleri hâlâ ağır ve bürokratiktir. Öğrenci memnuniyetine öncelik veren talep ağırlıklı öğretim öne çıkmıştır. İnsiyatif öğretim üyelerinden öğrencilere doğru geçmektedir. Çok dil bilme ve hâkim dilde öğretim alma yayılmaktadır. Örneğin, Hollanda'da üniversite öğretiminde ulusal dil yanında İngilizce ile de öğretim verilmektedir. Bugün, internet dünyanın en iyi öğrencilerine ulaşmak ve onları kazanmak için stratejik bir araç olmuştur.
Akademik küreselleşme, modern üniversitelerin içine sızmıştır. Çağımızda öğrenci hareketliliği çok önemlidir. Bologna Kriterlerine göre, sürece dâhil ülke (Türkiye ile birlikte 47 ülke) üniversitelerinde 2020 yılı itibariyle öğrencilerin %20'sinin kendi ülkeleri dışında sürekli veya kesikli öğrenim görmeleri hedeflenmiştir. Türkiye, düşük gelen (17 bin yabancı öğrenci) ve düşük giden (44 bin yurt dışında okuyan Türk öğrenci) oranı ile maalesef hareketlilikte kapalı sistem ülkeler gurubundadır. Yurt dışında okuyan üniversite öğrenci sayımız toplamın %1,5'idir. Bugün dünyada 150 milyonu aşkın üniversite öğrencisi vardır ve bunun %2'sini aşkın kısmı (3,3 milyon) ülkeleri dışında eğitim-öğretim almaktadır. OECD ülke üniversitelerinde ortalama %7 oranında yabancı öğrenci vardır. Türk üniversitelerinde ise maalesef yabancı öğrenci oranı %1'in altındadır. Üniversitelerimizdeki toplam öğrenci sayısı 3 milyonu aşmıştır. Bunun yaklaşık %10'unu lisansüstü öğrenciler oluşturur (300 bin üstü). Türkiye'de, her yıl yaklaşık 450 bin kişi, 150 üniversiteden mezun olmaktadır. Yukarıdaki rakamlar, yükseköğretimin önem ve etki boyutunu açıkça ortaya koymaktadır.
Yeni Gerçeklik
Yeni gerçeklik; üniversitelerin kendi finans ve entelektüel kaynaklarını üretebilir, tanınırlığının ve itibarının sürdürebilir olması üzerine oturmuştur. Bu, üniversite içi düzenlemeleri, yayınları, atıfları, uluslararası öğrenci sayısı ve öğretim elemanı sayısını, mezunların iş bulabilmelerini, proje üretebilme gücünü ve etik değerleri gibi unsurları kapsamaktadır.
Modern üniversitelerde iki ana ayak öne çıkmıştır: 1) Öğretimi geliştirme, programı geliştirme, standartları yükseltme, akreditasyon sistemi, akademik diplomaların karşılıklı tanınması, değişen öğrenci nüfus gurubunun gereksinmelerini karşılama konuları, pazar merkezli fikirlere odaklanma. 2) Azalan kaynaklar, yükselen maliyetler, öğretimin ve araştırmanın finansmanı, yönetişim (şeffaflık ve hesap verme sorumluluğu).
Dünya üniversiteleri liginde sürekli ilk beş içinde yer alan ABD'nin MIT'si (Massachusetts Institute of Technology) örnek bir küresel üniversitedir ve yeni gerçekliği içselleştirmiştir. MIT, 1861'de kurulmuş ve Amerika'nın endüstrileşmesini hızlandırmıştır. MIT'nin iş dünyasıyla bağı yoğundur, öğretim üyeleri ve öğrenciler çevre ile her alanda işbirliği yaparlar. MIT, öğrencisine girişimci olma kültürü verir ve yayar. MIT mezunları, bugüne dek kurdukları 25.800 şirkette 3,3 milyon kişi çalıştırıyor ve yılda 2 trilyon dolarlık ciro yapıyor. MIT, çok sayıda NOBEL ödüllü bilim insanını istihdam etmekte olup yayınları çok atıf almakta ve etki yapmaktadır. Doktora öğrencilerinin çoğu yabancıdır. Bu; bilgisayar ve ekonomide %65, fizikte %56, matematikte %55'tir (2009).
Günümüz dünyasında problemler sınırları aşmıştır. Bundan dolayı, üniversiteler de sınırları aşmak ve küresel sorunlarla uğraşmak durumundadır. Örneğin, MIT Çin'de şehir planlaması ve Hindistan'da fakirliği alt etme projelerinde yerel üniversite ve idarelerle işbirliği yapmaktadır. Küresel üniversiteler sınır ötesine göz dikerler. Dünyayı bütünüyle faaliyet alanı olarak görürler. Yalnız coğrafi sınırları aşmak değil, bilimsel disiplin sınırı ötesine geçmek ve disiplinlerarası olmak ta yeni eğilimdir. Amerikan FORTUNE 500 şirketleri, farklı disiplinlerden haberdar olan ve birkaç alanda öğretim almış kişileri üst ve orta düzey yönetici olarak atamaktadır. Yıldız üniversite MIT'nin bayan rektörü Hockfield, "Mühendislik ve fizik ile mühendislik ve biyoloji geleceğin bileşik alanı olacaktır" demiştir.
Ülkemizde bir kısım üniversiteler küresel bilinirlik ve tanınırlık yönü ile öne çıkmışlardır. Bir gün, yukarıda verilen MIT örneği gibi yıldız üniversitelerimiz elbette olacaktır.
Bazı üniversiteler iş-endüstri dünyası ile işbirliği gözetirler. Bazıları hükümete dayanırlar, idari erkle işbirliği yaparlar. Bazıları akademik kuruluşlar ile bazıları kâr amacı gütmeyen STK'larla buluşurlar. Öncü üniversitelerin iş dünyası, devlet ve akla gelebilecek bütün kurumlar ile çok yoğun çalışmaları vardır.
Üniversiteler, yeni çağın kendilerine sunduğu fırsatları yakalamalı, STK ve diğer kuruluşlarla işbirliği ve etkileşim içine girmeli ve değişen dünyanın ihtiyaçlarına cevap verebilen uzmanlar, mühendisler, yöneticiler ve liderler yetiştirmelidir. Yeni kuşak üniversite idarecileri daha profesyonel olmalı, rektörler girişimci olmalı ve yüksek kalitede araştırmalar yapılabilmesi için kaynak üretmeli, hem yerel hem de küresel boyutta toplumlara hizmet etmelidir.
Sonuç
Dünyanın her tarafında üniversitelerin ana operasyonları sorgulanmaktadır. Öğretim ile araştırma misyonunu ilişkilendirmek, programlara daha etkin uluslararası yapı kazandırmak ve daha çok disiplinler arası yapmak, öğrencilere fırsatlar yaratmak, öğrenci algılaması (öğrenmesi) için yeni yaklaşımlar geliştirmek, yeni teknolojilerle eğitim-öğretim'i yaygınlaştırmak ve öğretimi kitleselleştirmek ana hedeftir.
Yeni üniversite düzeninde araştırmalar genellikle disiplinler arası özellik taşımaktadır ve bu özellik, yaygın sürdürülebilirlik konuları nedeniyle sosyal bilimleri de kapsar hale gelmiştir.
Yükseköğretim kurumları (üniversiteler) daha etkin şekilde geleceğimize sahip çıkmalı, yerel, bölgesel ve küresel problemlere meydan okumalıdır. Kendi iç düzenlemelerini de gözden geçirmelidir.
Yükseköğrenim artık uluslararası bir sektör olmuştur. Bu nedenle üniversiteler kendilerine sunulan fırsatları yakalamalı, değişen dünyanın ihtiyaçlarına cevap verebilmeli, yerel ve küresel değerlerin biçimlenmesinde rol üstlenmelidir. Gerçekleştirilecek çözümler politikacılar aracılığıyla uygulanacağından politikacılarla bilim çalışanları arasında iletişimi sağlayacak yöntemler geliştirilmelidir. Sorunların çözümünde her ferdin çözümün bir parçası olması gerektiği tüm topluma anlatılmalıdır. Üniversiteler kültürel değerlerin korunması konusunda vatandaşları aktif olarak bilgilendirmeli ve görev üstlenmelidir. Ders ve programlar buna göre tasarlanmalı, öğrencilerin de farkındalığı ve duyarlılığı arttırılmalıdır. Öğretim ve araştırmanın finansmanında kaynak çeşitlemesine gidilmeli, paydaş memnuniyeti gözetilmeli, mezun istihdamı ve iş olanakları konusunda yeni yaklaşımlar bulunmalıdır.
Üniversiteler inanılmaz meraklı ve kapasiteli kişiler yetiştirmek yanında, yerel, ulusal ve küresel sorunları çözme yönünde yeni hedef ve görevleri de üstlenirlerse ihtiyar dünyamız torunlarımız için yaşamaya değer daha güzel bir gezegen olacaktır.