Yangını söndürmeye gideriz, parçası olmayız

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Suriye'yle ilgili gelişmeleri değerlendirdi. Çelik, "Türkiye macera heveslisi asla değildir ama yapması gerekenler olduğu zaman da Türkiye elbette bunu yerine getirecektir" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. 
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu akşam saatlerinde Çin'den Türkiye'ye döneceğini belirten Çelik, ekonomik ve siyasi açıdan doğu Türkistan'ı da içine alan önemli bir ziyaret gerçekleştirildiğini söyledi. Çelik, "Türkiye AK Parti iktidarıyla beraber çok etkin ve aktif bir dış politika yürütmektedir. Ve bunun parçası olarak da başta Sayın Başbakanımız olmak üzere Dışişleri Bakanımız, diğer bakan arkadaşlarımız dünyanın dört bir yanında adeta 360 derecede dış politika koşturmaktadırlar" dedi.
 
Konuşmasında Suriye'de yaşanan gelişmelere de değinen Çelik, bu ülkenin hem tarihsel açıdan hem de sınır komşuluğu nedeniyle Türkiye için büyük önem taşıdığını vurguladı. 
 
Çelik, "Bir çılgın bitişiğinizdeki evini yakmaya kalkışırsa buna bana ne diyemezsiniz. Eğer çılgın bir adam evini yakıyorsa bu yangının sizin evinize sıçrama ihtimali çok yüksektir" dedi. 
 
Suriye'deki insanlık dramından dolayı Türkiye'ye şimdiye kadar 39 bin Suriyelinin geldiğini, bunların bir kısmının geri döndüğünü belirten Çelik, şu anda 25 bine yakın Suriye vatandaşının Türkiye'de bulunduğunu kaydetti.
 
Türkiye meseleye barışçı açıdan yaklaşmaktadır
"Birileri 'bizim ne işimiz var Suriye'de? Biz kendi işimize bakalım' diyebilir ama Türkiye birçok faktörü göz önünde bulundurarak bu meseleye barışçı açıdan yaklaşmaktadır" diyen Çelik, şöyle devam etti:
 
"Türkiye macera heveslisi asla değildir, olmamıştır. Olmamıştır ama hükümranlık haklarımız vardır. Kendi vatandaşımızın canı, malı bizim için çok önemlidir ve değerlidir. Bize sığınan insanların da canı, malı bizim için çok değerlidir. Uluslararası hukuktan kaynaklanan Türkiye'nin yapması gerekenler olduğu zaman da Türkiye elbette bunu yerine getirecektir. 
 
Herkesin şunu çok iyi bilmesi gerekiyor, Türkiye hiçbir zaman kendisine biçilen bir rol oynamayacaktır. Başkaları tarafından Türkiye'ye biçilen bir rolün aktörü olmayacaktır. Milli iradenin yüklediği, milli menfaatlerimizin bize yüklediği ve insanlık vicdanının bize yüklediği mükellefiyetler vardır, Türkiye bu paralelde bugüne kadar hareket etmiştir. Bundan sonra da bu paralelde elbette hareket edecektir."
 
Suriye halkıyla hiçbir derdimiz yok
Bir gazetecinin, "Suriye sınırında çıkan olaylarla ilgili olarak Başbakan 'çok açık ve net sınır ihlali olmuştur. Gereken yapılacaktır' demişti. Atılacak adımlar hakkında bilgi verebilir misiniz? Sınır ötesine asker göndermek için bir tezkerenin gündeme gelip gelmeyeceğini öğrenebilir miyiz?" sorusu üzerine Çelik, şöyle konuştu: 
"Biz diplomatik kanalları, barışçı kanalları sonuna kadar kullanmak isteyen bir iktidarız, bir hükümetiz. Bir devletiz. Biz bir yere gideceğimiz zaman yangını söndürmeye gideriz. Yangının bir parçası olmaya gitmeyiz. Bizim Suriye halkıyla Suriye toplumuyla hiçbir derdimiz yok. Ama Suriye'ye reva görülen yönetimle bütün dünyanın bütün medeni toplumun bir derdi var. Ben doğrusunu isterseniz seçeneklerle ilgili olarak şüphesiz ki bu ülkenin bir hükümeti var. Bunlar elbette karar vereceklerdir ama neticede TBMM'den yetki alması gerekiyorsa biz de elbette müzakerelere katılacağız. Ama ben sayın Başbakanın söylediklerinden ilk akla gelenin bu olmaması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'nin insani hassasiyeti diplomatik nezaketi eğer Sayın Esed yönetimi tarafından Türkiye'nin zaafı olarak değerlendirilirse bu hayırlı olmaz. Bunu söylemek istiyorum. Bizim dostluğumuz çok iyidir ama gazabımızın da çok iyi olduğunu herkes biliyor."
 
Keşke hayattayken bu kanun çıksaydı
TBMM'de muhalefet partilerinin çok ciddi engellemeler yaptığını ve Meclis'in çalışmalarını tıkadığını ifade eden Çelik, "Sayın Haberal'ın annesi vefat etmeden önce aralarında mutabakat sağlanmış, yarın görüşülmesine karar verilmiş ama ömrü kifayet etmedi. Keşke hayattayken bu kanun çıksaydı ve Sayın Haberal da annesini hayattayken ziyaret edebilseydi, elini öpebilseydi, helallik dileyebilseydi. Özellikle Medine annemizin vefatından yola çıkarak, birilerinin onun ölümü üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışması ve AK Parti'ye, AK Partililere, Başbakan'a ağız dolusu hakaretlerde bulunmasını şiddetle kınadığımı ifade etmek istiyorum. Siyasete ve siyasetçiye yakışmadığını ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
 
Siyaset sokağa insin ama...
Siyasetin sokağa inmesini ve siyasetçilerin vatandaşın arasında dolaşmasını takdirle karşıladıklarını dile getiren Hüseyin Çelik, "Sokağa inilsin ama sokağın seviyesine inilmesin, sokak jargonuyla siyaset yapılmasın, sokak diliyle siyasetçiler birbirine hitap etmesin" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun son grup toplantısında hükümete, Başbakan'a ve AK Parti'ye hakaretler ettiğini dile getiren Çelik, "Ben bu hakaretleri tekrarlamaktan hicap duyuyorum. Sayın Kılıçdaroğlu bu şekliyle bir çocuk olsaydı, eski cezalandırma yöntemiydi, ağzına biber sürülürdü. Ayıptır, yakışmıyor" diye konuştu.
 
İddianameleri biz yazmıyoruz 
Deniz Feneri Davası'nın iddianamesine ilişkin muhalefet partilerinin hükümeti itham eden bazı açıklamalarının olduğunu dile getiren Çelik, "KCK iddianamesini de biz yazmıyoruz, Deniz Feneri iddianamesini de biz yazmıyoruz. Bırakın yargı kendi görevini yapsın" diye konuştu.
Bu konularda ilginizi çekebilir