Yasalarda ve yaşamın her alanında envanter

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

VERGİ PORTALI / Servet ERÖCAL

Latince inventus sözcüğünden gelen envanter, Batı dillerinden sırasıyla İngilizce, Fransızca ve Almanca’da inventory, inventaire, Inventar olarak yer almaktadır. Sözcüğün Fransızca okunuş biçimi Türkçemize de aynen geçmiş bulunmaktadır. Bu dillerde envanter geniş anlamda, varlıkların belli bir tarihte sayılması, ölçülmesi, tartılması ve değerlerinin belirlenmesi anlamında

kullanılmaktadır.

Türk mevzuatında envanter öncelikle Vergi Usul Kanunu’nda ve Türk Ticaret Kanunu’nda görülmektedir; Batı dillerinde olduğu gibi dilimizde de sözcüğü yaşamın her alanında geniş anlamlı olarak kullanmak mümkündür. Vergi Usul Kanunu’nun “Defter Tutma” başlıklı ikinci kitabının üçüncü bölümünde, Bilanço esasına göre tutulacak defterler sayılırken 182’nci maddenin 3’üncü bendinde “Envanter defteri (Mevcudat ve muvazene defteri)” yer almaktadır. Parantez içindeki Arapça kökenli sözcükler envanter defterinin, varlıklar arasındaki dengeyi sağlamaya yönelik olduğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu yasanın 185’inci maddesi bu deftere nelerin kaydolacağını, bilanço gününün anlamını açıklamakta ve defterin biçimini saptamaktadır.

186’ncı madde envanter çıkarmanın, mevcutlar, alacaklar ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle saptamak olduğunu açıklamakta; 187’inci madde bina ve arazilerin envantere alınmasındaki özellikleri ortaya koymakta; 188’inci madde envanter listeleri, 189’uncu madde amortismanda envanter kayıtları, 190’ıncı madde büyük mağazalarda yapılacak envanter konularının özelliklerini belirtmektedir. Envantere alınan kıymetlerin nasıl değerleneceği 191’inci maddede düzenlenmekte, 192’nci madde, bilançonun, envanterde

gösterilen kıymetlerin özeti olduğunu ifade etmektedir. Türk Ticaret Kanunu ise 72’nci maddeden itibaren envanter konusuna açıklık getirmekte, envanter defterine işletmenin açılış tarihinde ve

müteakiben her iş yılı sonunda çıkarılan envanterler ve bilançoların kaydolunacağını, envanter ve bilançonun ilişkin olduğu tarihe bilanço günü deneceğini, kanunda aksine hüküm olmadıkça, iş yılı sonu için çıkarılacak envanter ve bilançoların gelecek iş yılının ilk üç ayı içinde tamamlanmış olması gerektiğini, envanter defterine geçirilen envanter ve bilançonun, tacir, kolektif ve komandit şirketlerde hudutsuz olarak mesul olan bütün ortaklar, donatma iştiraklerinde bütün donatanlar ve tacir sıfatını haiz olan diğer şirket ve kurumlarda idare işlerine salahiyetli olan kimseler tarafından imza ve notere ibraz olunacağını, envanter defterinin ciltli ve sayfalarının müteselsil sıra numaralı olacağını hükme bağlamaktadır. Envanter çıkarmanın, saymak, ölçmek, tartmak ve değerlendirmek suretiyle, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları kati bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmek olduğu; bilançonun, envanterde gösterilen kıymetlerin

tasnifi ve karşılıklı olarak değerleri itibariyle tertiplenmiş özetinden oluştuğu; bilançonun aktif tablosunda; mevcutlarla alacaklar ve varsa zarar, pasif tablosunda borçların gösterileceği; ilgililerin; işletmenin iktisadi ve mali durumu hakkında mümkün olduğu kadar doğru bir fikir edinebilmeleri için, envanter ve bilançoların ticari esaslar gereğince eksiksiz, açık ve kolay anlaşılır bir şekilde memleket parasına göre tanziminin gerektiği Türk Ticaret Kanunu’nun envanter konusundaki diğer ana hükümleridir. Mali ve ticari yaşamımızı ilgilendiren Vergi Usul ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine kısaca değindikten sonra, envanter sözcüğünün yaşamın tüm alanlarında kullanılabilen “varlık tespiti” anlamını açıklamaya bir kaç anıyı özetleyerek başlamak istiyorum. Yıllar önce bir Bakanımız bir toplantıda, yapılacak ilk nüfus sayımında hükümet olarak nüfusla birlikte bina envanteri de çıkaracaklarını ifade etmiş, ben de envanterin sihirli bir sözcük olduğunu, devletin dahi milli emlakin sağlıklı bir envanterini yapamadığını ve bu durumun bir çok haksızlık ve kötüye kullanımın kaynağı olduğunu belirtmiş idim. Ne yazık ki sayın Bakan’ın tüm iyi niyetine rağmen, bırakınız bina envanterini, Türkiye’nin nüfusu bile doğru sayılamamış, sonradan birkaç milyon kişilik düzeltme yapılmış idi. 1970’li yıllarda genç bir Maliye Bakanlığı mensubu iken zamanın İstanbul Defterdarı olan saygın bir meslektaşımız, İstanbul’da sağlıklı bir milli emlak envanteri bulunmadığını, envanter çalışmalarında birçok engelle karşılaştığını, mevcut kayıtların dahi bir sabotajla yok edilebileceğinden endişe ettiğini belirtmiş, nitekim çok kısa bir süre sonra o zamanki tarihi defterdarlık binası yanmış idi.

Yine 1970’li yıllarda, bina vergilerinin konutun kirada olup olmamasına göre değiştiği bir ortamda, İstanbul’un bir büyük ilçesinin emlak vergi dairesinde, kirada olan ve olmayan konutların envanteriyle ilgili olarak sadece bir yoklama memurunun görevlendirildiğini, gerçek durumu belirlemek olanağı bulunmayan yoklama memurunun ise, rastgele, random bir yöntemle dağıtım yaptığını tespit etmiştim. Bir Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyon Başkanı‘nın, nasıl bir envanter çalışmasından hareket ettiğini açıklamamakla birlikte, Türkiye’nin 50 milyar dolar uyuşturucu geliri bulunduğunu söylediğini, söylemi takiben çok önemli bir Avrupa dergisinin ay yıldız motifli kapağında Başbakan’ımızın koluna uyuşturucu enjekte edilen sanal bir resminin yer aldığını bugün bile ürpererek anımsarım. Son bir iki yıl içinde muhtemelen İstanbul Davutpaşa’daki bir işyerinde depolanan patlayıcıların yol açtığı kırktan fazla insanımızın ölümüyle sonuçlanan bir felaket sonrası, kamu adına konuşan en yetkili kişinin, işyeri envanteri yapamadıklarını, vatandaşlardan ihbar yoluyla yardım beklediklerini söyleyişini pek çoğumuzun acıyla anımsadığı sanıyorum. Kayıt dışı ekonomi konusunda Sosyal Güvenlik Kurumlarımızın yüzde elli civarında bir kayıt dışı çalışma oranından bahsettiğini, yine Maliye Bakanlığı kaynaklarından veya çeşitli araştırmalardan vergi kaçağı, ya da kayıt dışı ekonomi konusunda çok yüksek oranlar telaffuz edildiğini, özellikle yazılı basına da yansıyan raporlardan öğrenmekteyiz. Bugün gerek bireysel, gerek toplumsal açıdan değerlendirdiğimizde, varlıklarınızın, olanaklarınızın, eksiklerinizin sağlıklı bir envanterini yapmaksızın başarıya ulaşmanın imkansız, ya da en hafif deyimiyle tesadüfi olduğunu söylemek abartılı bir yaklaşım değildir. Silahınızı, cephanenizi, askerinizi, lojistik imkanlarınızı, sağlıklı bir biçimde tespit etmeksizin, titiz bir envanter çalışması yapmaksızın bir savaşa girmeniz de büyük felaketlere yol açabilir. Ekonomik gelişme, büyüme, ülke insanlarına iş ve aş bulma çalışmaları da öncelikle sağlıklı envanter çalışmalarına dayanmalıdır. Son dönemlerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı‘nca Sanayi Stratejisi, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi öncülüğünde İhracat Stratejik Planı çalışmalarının yapıldığını büyük bir memnuniyetle izlemekteyiz.

Bu çalışmaların çok önemli envanter çalışmalarını da içermek durumunda olduğu ve bu açıdan geleceğimiz açısından yaşamsal bir önem taşıdığı açık bir gerçektir. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı‘nın internet vergi daireleri, elektronik beyanname, nakit hareketlerini bankacılık sistemi aracılığıyla izleme çalışmaları, Gümrük İdareleri’nde, İhracatçı Birlikleri’nde yürütülen kompüterizasyon çalışmaları, çağdaşlık yarışmasının en önemli araçlarından biri olacağına inandığımız elektronik devlet, e-state projesinin temel araçlarındandır.

Bir yönüyle envanter diye niteleyebileceğimiz bu veri saptama, bilgi bankaları oluşturma ve bilgi işleme çalışmalarının Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında ülkemizi dünyanın en gelişmiş ilk on ülkesi arasına sokması 72 milyon insanımızın ortak dileği ve ulusal hedefi olmalıdır.