Yaşamak için bir şans daha istiyoruz

Dr. Sedat KARABULUT

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Geçtiğimiz haftalar içinde Türkiye'nin en tanınmış ailelerinden birine mensup bir iş adamı, ani kalp rahatsızlığı sonucu hayatını kaybetti. Tüm ülke kamuoyu olaydan haberdar oldu ve üzüldü. Ancak ne o günlerde ne de sonrasında acil kalp hastalıklarına nasıl müdahale edilmesi gerektiği? Bu konuda gelişmiş ülkelerde ne tür önlemler alındığı? Türkiye'de mevcut imkanlar içinde uygulanabilecek en pratik ve etkin çözüm yöntemleri nelerdir? gibi sorulara cevap aranmadı. 

Ancak acil kalp rahatsızlıkları sporcu, iş adamı, öğretmen, öğrenci, amir ve memur ayırt etmeden herkesi ilgilendiren ve ne zaman nerede kimin başına geleceği bilinmeyen bir durum. Ve çok da yaygın.

Her yıl yüz binlerce insan ani kalp durması nedeni ile hastaneye bile ulaşamadan ölüyor. 

Ani kalp durması, bütün dünyada ölümlere neden olan bir seri katildir. Ani kalp durmasında belirtilen yaşam şansı, Amerika’da %1-3 ve Türkiye’de ise %1’in altındadır. Yaşam şansını arttıran anahtar eylem, bir an önce elektroşok (defibrilasyon) uygulanmasıdır. Ani kalp durmasının tek tedavisi, olayın başlangıcından itibaren 4-6 dakika içinde uygulanacak elektroşok tedavisidir. ABD’de her yıl 350 binin üzerinde Amerikalı bu nedenle hastaneye ulaştırılamadan ölmektedir. Her iki dakikada bir Amerikalı, ani kalp durması nedeniyle ölmektedir. Türkiye’de ise her üç dakikada bir vatandaşımız, ani kalp durması nedeniyle hayatını yitirmektedir. 

Tamamıyla ani, hiçbir ön belirti vermeden ve sıklıkla daha önceden bilinen veya bilinmeyen bir hastalık hikayesi olmadan oluşan bir ölümdür. Türkiye’de her yıl hastaneye ulaşamadan ölenlerin sayısı yılda yaklaşık 40-70 bin kişidir. Ayrıca Türkiye'de her 5 yetişkinden birinin bir tür kalp hastalığı ve/veya risk faktörü vardır.

Tüm dünyada ani şekilde kalbi duran hastaların neredeyse her ikisinden birisinde, kalbin titreşim halinde çalışarak pompalama vazifesini yerine getiremediği ventriküler fibrilasyon görülmektedir. Bu durumda da ancak defibrilasyon uygulandığı takdirde, hasta hayata döndürülebilir. Zaman çok önemlidir, zira hem kalbin durduğu hem de ventriküler fibrilasyon denilen ve kalbin dakikada 300'ün üzerine kadar titreştiği her iki durumda da, dokulara oksijenlenmiş kan gitmez. Bu durum dokular ve organlarda hücrelerin ölmesine neden olur. 

Ve insan vücudunda oksijensizlikten en hızlı şekilde etkilenen hücreler beyin hücreleridir. Yetersiz oksijenlenmenin dördüncü dakikasından itibaren, beyin hücreleri ölmeye başlar. İlerleyen dakikalarda kalp düzgün şekilde çalıştırılabilse bile beyin ölümü gerçekleşmiş olabilir, ki halk arasında bu durumu ''bitkisel hayat'' diye biliyoruz. Beyin ölümünün oluşmasında ortamın ısısı, beynin tam olarak oksijensiz kaldığı süre, hastanın yaşı, kronik hastalığının olup olmadığı gibi faktörler belirleyici olur. 

Özetle şunu söyleyebiliriz; kalbin durması veya etkin bir pompalama yapamayıp titreştiği (ventriküler fibrilasyon) durumlarda, hasta ölümle veya bitkisel hayatla burun burunadır. Ve bu hastalara doğru şekilde müdahale için zaman çok kısıtlıdır, dakikalar hatta saniyeler bile önemlidir. 

Peki ne yapabiliriz?

Acil bir sağlık probleminde insanlarımıza yardımcı olması için her yerde ve her zaman doktor veya yardımcı sağlık personeli bulundurmamız imkansız. Bu personelin sayısı ve ülke çapında dağılımı belli. Bir de sertifikalı ilk yardımcılar var. Ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili mevzuata göre, işyerlerinde her on veya her yirmi kişiden en az bir tanesinin sertifikalı ilkyardımcı olması şarttır. Bir başka değişle ülkemizdeki fabrikalarda, okullarda, ofislerde, bankalarda, otellerde... hemen her yerde ilk yardım eğitimi almış kişiler bulunur. Sertifikalı ilkyardımcı sayımızın ne olduğunu ve bunların işyerlerine dağılımı yanında, ani bir kalp durması veya ventriküler fibrilasyon durumunda, ne yapabileceklerini de tartışmak gerekir. Bu tartışma uzun uzun yapılabilir, ama bizim vaktimiz az, hem de çok az. 

Dünya'da ne yapılıyor?

Tüm dünyada bu tür acil müdahale gerektiren hastalarda defibrilasyon yapan cihazlar kullanılır. Kalp ventriküler fibrilasyona girdiğinde, dışarıdan yeterli miktarda elektrik akımı vererek normal kalp ritmine döndürme işlemine defibrilasyon, elektrik akımı vermede kullanılan cihaza, defibrilatör (elektro şok cihazı) denir. Kalbe defibrilatörle şok verilebilmesi için kalbin, ventriküler fibrilasyonda ya da nabızsız ventriküler taşikardi ritminde olması gerekir. Defibrilasyon, temel yaşam desteğinin bir parçasıdır; kalp kasının düzensiz titreşimleri sonlandırıp kalbin normal bir şekilde çalışmasını sağlamaya yönelik hayat kurtaran bir işlemdir. 

Günümüzde gelişmiş ülkelerin okullarında, işyerlerinde, spor merkezlerinde, otellerinde ve hatta metrolarında bulunan bir şey var ''Otomatik Eksternal Defibrilatörler (OED). OED'leri kullanmak oldukça basittir. Cihazın üzerinde nasıl kullanılacağı şekiller ile gösterildiği gibi, sesli olarak da kullanıcı yönlendirilmektedir. Cihaz tam otomatik olarak çalışır. Sistem otomatik olarak hastanın kalp ritmini analiz ettiği için, etkin olarak çalışan bir kalbi yanlışlıkla şoklaması engellenmiştir. OED'ler herhangi bir şekilde şarj edilmeye ihtiyaç duymadan, üç ila beş yıl süresince çalışmaya hazır olarak bekleyebilir.

Özetle, Otomatik eksternal defibrilatörler, sağlık personeli ya da sağlık personeli dışındaki kurtarıcıların da kullanabileceği, kalbi yeniden düzgün bir ritimde çalıştırabilmek için kılavuzluk eden hassas ve güvenilir cihazlardır. Kalp rahatsızlıklarının yaygınlığını, etkin şekilde müdahale için gereken sürenin azlığını ve sonuçlarının ciddiyetini değerlendirdiğimiz zaman; ülkemizdeki oteller, spor salonları, okullar, otobüs, uçak ve gemi gibi ulaşım araçları başta olmak üzere tüm iş yerlerinde, uluslararası standartlara akredite OED'ler olması önerilebilir.