Yatırım oranı küçülürken cari açık büyüyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Hamit BOZKURT / Eski Maliye Müfettişi

Sık sık dayatılan görüşe göre şu iki seçenekten birisini seçmek mecburiyetindeyiz. Ya yetersiz dahili tasarruflarla yetersiz büyüyeceğiz ya da dışarıdan borçlanıp, cari açık yoluyla yatırıma dönüştürüp hızlı büyüyeceğiz. Son yıllarda bu bahane ile ikinci seçeneği sonuna kadar, ifrat derecesinde seçiyoruz, ancak seçeneğin birinci kısmını, yani borçlanma kısmını seçiyoruz. Aynı seçeneğin ikinci kısmını, yatırıma dönüştürme kısmını uygulamıyor, borçlanıyor, fakat boğazımıza geçiriyoruz. Yani çocuklarımızı sömürerek geçinmeyi bu seçenekle maskelemiş oluyoruz.

Dünyanın en yüksek faizini vererek, gerçekten de yabancı tasarrufları çekiyor, düşük kur sonucu ucuz ithalatla tüketime harcıyor, boğazımıza geçiriyor, böylece hem dış tasarrufları tüketiyor, hem iç tasarrufları azaltıyoruz. Sonuçta da büyüme hızı artırmıyor, azalıyor fakat servetlerimiz yabancılara satılıyor o da yetmiyor çocuklarımız sürekli borçlandırılıyor. En az son iki yıldır olan budur.

Halbuki faydalı olan seçenek bunların dışındaki seçenektir. O da ithalatı, yüksek faiz-baskılı düşük kur ile aşırı ucuz hale getirmeyip, böylece cari açık yoluyla ürettiğinden çok tüketeceğine hem tasarrufları artırmak hem de cari açığın kalan kısmını yatırım malı ithalatına dönüştürmektir. Ancak bunu yapabilmek için çocuklarımızın, gelecek neslimizin sırtından yemeyi, sahte cennet yaşamayı terk etmek, refahcılık maskesini düşürmek gerek. Bu da çok çok zor görünüyor.

Gerçekten de cari açık bir ülkenin yabancıların tasarruflarını alıp yine yabancıların mallarına harcayarak aldığı bu tasarrufu (döviz paraları) tekrar geriye yabancılara vermesidir. Bu tarafı kesindir. Ancak her harcama yatırım harcaması olmadığı gibi her cari açık da yatırım harcaması değildir. Dolayısıyla cari açık (dış tasarruf kullanımı) büyümeyi artırır diye bir genelleme yapılamaz.

Cari açık tüketim ( hammadde, aramal ve tüketim malı) nitelikli olduğu zaman ülke cari açık vererek, yabancıların tasarrufunu kullanarak ürettiğinden çok tüketiyor demektir. Yani iç tasarrufları azaltan negatif tasarruftur. Zaten tüketim esaslı cari açık için harcanan para, ülke için üretmeden tüketmek ve de yabancıların geliri olduğu için ülke gelirini azaltır. Bu nedenle cari açığı büyümenin ve yatırımların hem gereği, hem sonucu gibi göstermek her zaman doğru değildir.

Türkiye için bir zamanlar bu sebep sonuç ilişkisi doğru iken son iki yıldır doğru değildir. Son iki yıldır büyüme küçülüyor cari açık artıyor. Yani yatırım oranı küçülürken cari açık büyüyor. Yatırımlar büyüdüğü için cari açık büyümüş olsaydı büyüme hızımız küçülmezdi. Bu da son iki yıldır dışarıdan sağlanan tasarrufların nette tüketime giden harcamalara sarf edildiğini, boğazımıza geçirdiğimizi göstermektedir.

İthalat içinde dolar bazında nominal olarak sermaye malı ithalatı artışı kimseyi yanıltmasın. Bizim sermaye malı ithalatımız Euro bazlı, ya da dolara karşı Euro paralelinde hareket eden paralarla. Dünya metal fiyatları artışı etkisiyle yatırım malı fiyatlarındaki Euro olarak artışı ve üstüne ilaveten dolara karşı bu paraların parite yükselmesini hesaba katıp bu etkilerden arındırdığımızda o artışın miktar olarak değil, dolar cinsinden nominal artış olduğu görülür.

İthalatımızın yüzde 80'inden fazlası hammadde yarı mamul ve tüketim malıdır. Yani neticede tüketim için kullanılmaktadır. 30 milyar dolar civarındaki yatırım malı ithalatı yıllardır birikmiş yatırım teçhizatının aşınma payını, yani yenilenmesini bile karşılamaz. Aşınma payı yani amortismanın net yatırımın hesaplanmasında brüt yatırımdan düşülmesi gerektiği, tüketim malları üretimine sarf edilen bir girdi olduğu hatırlanmalıdır.

Sebep sonuç sıralamasında üretmeden ucuz ithalat ile tüketimi üretimden (gelirden) daha fazla artırdığımızda hem tasarruf azalmasına, hem de cari açık artışına nasıl sebep olunduğunu denklemde bir örnekle gösterelim. Sonuçta toplam tüketim bu şekilde arttığında, toplam dahili tasarrufunda (daha da) azalabileceği, bu nedenlerle toplam tüketim ve yatırımları (C+I'yı) yatırım azalmasına rağmen karşılayamadığı için cari açığın daha da artabileceğini, cari açığın borçlanıp boğaza geçirilmesi halini gösterelim.

Meşhur < (Y) gelir= (C) tüketim+(I) yatırım+(X-M)cari denge> formülünde parantez içinin eksi olması toplam geliri (Y) azaltır. Ancak cari açık yatırım harcaması olsaydı o zaman üretmeden tüketmek olmayacaktı ve ülke içi yatırımları (I'yı) cari açık (parantez içi eksi) kadar büyütecekti.

Örneğimizde, Y = C+I+(X-M), denkliğinde birinci dönemde değerler 100= 85+ 20+ (-5) yani cari açık (-5) olsun. İkinci dönemde ise değerler 104= 95+ 18+ (-9) olduğunda görüldüğü gibi yatırımlar bir önceki döneme göre 2 azaldığı halde cari acık büyümüş -5 den -9 a çıkmıştır. Yani sebep yatırımlardaki büyüme değildir. Sebebi ithal yoluyla tüketimdeki artıştır. Gelir 4 arttığı halde tüketim 10 artmıştır ve aradaki gelir artışını aşan tüketim artışı (yani üretim artışından fazla tüketim artışı nedeniyle ortaya çıkan 6 birimlik tasarruf azalışının 2 birimi yatırımlardaki azalma ile 4 birimi de yabancıların tasarrufunu daha çok borçlanarak cari açığı 4 birim daha da artırmak yoluyla karşılanarak tüketilmiştir. Burada gerek tasarruftaki ilave yetersizliğin (azalışın) gerekse cari açıktaki artışın sebebi yatırımlardaki artış değil, tüketimdeki artıştır. Son iki yılda Türkiye'deki durum-cari açık böyle bir durumdur.

Bu nedenle ben bu duruma çocuklarımızı borçlandırarak, sömürerek sahte cennet yaratılması diyorum. Bu ucuz ithalat yoluyla cari açığı körükleyen önemli faktörlerden biriside yüksek faiz-düşük kur politikasıdır.

Elbette cari işlemler açığı tartışmalarında faiz-kur dışındaki yapısal sorunlara da yoğunlaşılmalıdır. Ancak yüksek faiz-düşük kur politikasının ucuz ithalat tüketimini, borçlanarak üretmeden tüketmeyi teşvik ettiğini, iç tasarrufları daha da azalttığını, bu arada ucuz ithalatın dahili üretimi de boğarak milli gelir artışını da ters yönde etkileyerek tasarruf açığını iki yönden giderek büyüten, kendi kendini besleyen olumsuz bir sürece dönüştüğünü hiç göz ardı etmemek gerekir.

Neticede bizim cari açık mevcut haliyle yabancıların tasarruflarının Türkiye'de yatırıma dönüştürülmesi değildir. Net yatırım yaratmıyor, Yabancıların tasarruflarının tüketime harcanmasıdır. Eğer yıllardır süren cari açık yabancıların tasarruflarının yatırıma dönüştürülmesi olsaydı biriken bu yatırımların üretime geçmesi ile bizde artık Asya ve Avrupa ülkeleri gibi cari açığı kapatmış olurduk, en azından büyümez küçülürdü.