Yayın yasağına Basın Konseyi'nden itiraz

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA – Basın Konseyi'de Reyhanlı Sulh Ceza Mahkemesi'nin yayın yasağı kararına itiraz ederek, kararının hukuki dayanağının bulunmadığının savundu. Hukuka göre herhangi bir mahkemeyi, bu türden bir karar vermekle yetkilendiren bir düzenlemenin mevcut olmadığına dikkat çeken Basın Konseyi'nin itiraz dilekçesinde, "Reyhanlı Sulh Ceza Mahkemesi'nin gösterdiği yasal dayanaklar ile verdiği karar arasında fikri bağ bulunmamaktadır" denildi. 

Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'nde meydana gelen patlamalar sonrasında alınan yayın yasağına CHP'nin ardından Basın Konseyi de itiraz etti. Basın Konseyi, Reyhanlı Sulh Ceza Mahkemesi'ne iletilmek üzere İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi'ne itiraz dilekçesi verildi. Her türlü basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkını kısıtlamalarına karşı çıkmanın ve bunların düzeltilmesi için gerekli işlemleri yapmanın Basın Konseyi'nin görevleri arasında olduğu bilgisine yer verilen dilekçede, yayın yasağında söz konusu patlamaya ilişkin olay yerini ve olayda yaralanan ve ölenleri gösteren görüntülerin soruşturma kapsamında bilgi ve görüntü olduğu, bunların yazılı ve görsel basında yayımının soruşturmanın gizliliğine zarar verebileceği ve soruşturmanın geleceğini tehlikeye düşüreceği gerekçeleriyle, CMK'nın 153. maddesi gereğince yayınlanmasının ve gösterilmesinin yasaklanmasına karar verdiği anımsatıldı. Kararın hukuka aykırı olduğunun belirtildiği dilekçede, Reyhanlı Sulh Ceza Mahkemesi'nin böyle bir karar verme yetkisinin bulunmadığı kaydedildi. Mahkemenin kararının hukuki dayanağının bulunmadığının savunulduğu dilekçede, "Mer'i hukukumuza göre herhangi bir mahkemeyi, bu türden bir karar vermekle yetkilendiren bir düzenleme de mevcut değildir. Reyhanlı Sulh Ceza Mahkemesi'nin gösterdiği yasal dayanaklar ile verdiği karar arasında fikri bağ bulunmamaktadır" denildi. 

Temel hak ve özgürlükler kıyas yapılarak sınırlandırılamaz
Anayasası'nın "Basın hürdür, sansür edilemez" hükmüne atıfta bulunulan dilekçede, CMK'nın 153. maddesinin "müdafiin dosyayı inceleme yetkisi"ni düzenlediği kaydedildi. Kural olarak gizli olan ceza soruşturmaları sırasında müdafie bir özel yetki tanındığı ve bu yetki çerçevesinde soruşturma dosyasını incelemenin mümkün kılındığının ifade edildiği dilekçede, şu ifadelere yer verildi: 
"Anılan madde ile getirilen düzenlemenin, Reyhanlı Sulh Ceza Mahkemesi tarafından alınmış olan karar ile bir alakası bulunmamaktadır. Anılan madde yalnızca soruşturma aşamasında müdafiin dosyayı inceleme yetkisini düzenlemekte olup bunun dışındaki kimselerin zaten soruşturma dosyasını inceleme hak ve yetkileri yoktur. Soruşturmanın gizliliği prensibi, bütün demokratik hukuk düzenlerinde kabul edilmiş bir temel prensiptir. Ancak bu prensip, asla halkın haber alma hakkının önünde bir engel teşkil edemez. Bir ilçede meydana gelen ve kırkın üstünde vatandaşın ölümüne neden olan bir terörist saldırıya ilişkin, halkın haber almasını imkânsız kılacak kapsam ve ölçüde verilen kararın gerekçesinde, konuyla ilişkili bir kanuni dayanak dahi gösterilememiştir. Reyhanlı Sulh Ceza Mahkemesi, "hazırlık soruşturmasının gizliliğinden amaç ise soruşturmaya ilişkin delil kapsamında her türlü bilgi ve görüntüdür" yorumunu yapmaktadır. Bu şekildeki bir anlayış, işlenen herhangi bir suçla ilgili herhangi bir bilgi ve görüntüyü yayınlanamaz hale getirmektedir." 

Karar gözden geçirilsin
Bu ölçüdeki bir olayın haber konusu yapılmasının, sebepleri ve faillerin kim olabileceğinin tartışmaya açılmasının soruşturmanın gizliliğini tehdit eden unsurlar olarak değerlendirilemeyeceğinin belirtildiği dilekçede, temel hak ve özgürlüklerin ancak açık bir yasal düzenlemenin mevcut olması durumunda kısıtlanabileceği kaydedildi. Temel hak ve özgürlüklerin kıyas yapılarak sınırlandırılamayacağının ifade edildiği dilekçede, "Reyhanlı Sulh Ceza Mahkemesi tarafından yetkisiz olarak alınan ve herhangi bir geçerli yasal dayanağı olmayan ve kanunsuz şekilde temel hakların sınırlandırılmasına sebep olan kararın gözden geçirilerek kaldırılması istendi.