Yeni Anayasa çalışmaları takvime bağlanmalı

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "YeniAanayasa çalışmalarında, Ucu açık takvimden ziyade onun sınırlı herkesi bağlayan takvim içerisinde neticelendirilmesi lazım. Fiili imkansızlıklar ortada. Onu da hepimizin görmesi lazım" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 1 Mayıs kutlamalarıyla ilgili, "Bu konuda teşekkürü hak eden adımları atan biziz, CHP değil. CHP bugüne kadar işçiler üzerinden sürekli bir istismar siyasetini ortaya koymuştur, bugün de bir istismar boyutu içerisindedir ama samimi olarak işçilerin hakkını, hukukunu koruyan adımları hükümetimiz attı" dedi.

Bozdağ, 3. Uluslararası Karadeniz Sivil Toplum Kuruluşları Forumu'na gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla İstanbul'da yaşanan olayları hatırlatması üzerine Bozdağ, 1 Mayıs'ın Taksim Meydanı'nında kutlanmasının CHP döneminde, bu parti tarafından yasaklandığını hatırlattı.

1 Mayıs'ı tatil ilan eden ve Taksim'i kutlamalara açan iktidarın AK Parti iktidarı olduğunu hatırlatan Bozdağ, "Bu konuda teşekkürü hak eden adımları atan biziz, CHP değil. CHP bugüne kadar işçiler üzerinden sürekli bir istismar siyasetini ortaya koymuştur, bugün de bir istismar boyutu içerisindedir ama samimi olarak işçilerin hakkını, hukukunu koruyan adımları hükümetimiz attı" diye konuştu.

Taksim Meydanı'nda inşaatın devam ettiğini, burada kutlamaların yapılmasının katılanlar için de tehlikeli olacağını ifade eden Bozdağ, DİSK'in ise bu konuda bir ısrar içerisinde olduğunu kaydetti.

Bozdağ, şöyle devam etti:

"DİSK'in bu ısrarı tabii ideolojik bir ısrar işçi hakkından öte. Yıllardır aynı ideolojik yapı içerisinde hareket ediyor. Halbuki samimi olarak hükümetimiz gerekli kolaylığı göstermiştir, gerekli anlayışı göstermiştir. Bu noktada istedikleri alanda kutlamaları için kendilerine izinler verilmiştir ama maalesef kurallara uymak yerine, kurallara uymamayı tercih etmişlerdir. Türkiye bir hukuk devleti, kurallar var, bu kurallar hepimizi bağlar. 'Ben kanunu, kuralı tanımıyorum' derseniz, orada bir hukuk devletinden bahsedemeyiz. Kurallara uymak milletvekillerinin de görevi, işçilerin de görevi, siyasilerin de görevi. Bu ülkede yaşayan herkesin vazifesi kurallara uymak ve kurallara uyulmasını istemektir kuralları uygulayanların vazifesi."

Taksim Meydanı'nın 1 Mayıs kutlamalarına bir daha açılmayacağı şeklinde eleştiriler yapıldığının belirtilmesi üzerine Bozdağ, hükümetin bu yönde bir açıklaması olmadığını belirterek, "Başkalarının eleştirilerini hükümetin kararı gibi bana soramazsınız" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili, "Ucu açık takvimden ziyade onun sınırlı herkesi bağlayan takvim içerisinde neticelendirilmesi lazım. Fiili imkansızlıklar ortada. Onu da hepimizin görmesi lazım" dedi.

Bozdağ, 3. Uluslararası Karadeniz Sivil Toplum Kuruluşları Forumu'na gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Yeni anayasa çalışmalarıyla ilişkin bir soru üzerine Bozdağ, anayasa konusunda uzlaşma komisyonunun yaklaşık 1,5 yıldır çalıştığını hatırlattı. Komisyonun 4 aşamadan oluşan bir çalışma takvimi belirlediğini anlatan Bozdağ, ilk 6 aylık derleme sürecinin tamamlandığını, ikinci 6 ayın yazım için öngörüldüğünü ancak bu sürecin devam ettiğini söyledi.

Sürecin 3. aşamasında uzlaşılan taslak metnin kamuoyuyla paylaşılmasının, 4. aşamasında ise kamuoyundan gelen eleştiriler çerçevesinde yeniden düzenleme yapılarak nihai metnin açıklanmasının planlandığını belirten Bozdağ, "Ama maalesef şu ana kadar 2. aşamayı Anayasa Uzlaşma Komisyonu geçmiş değil. 170 tane madde üzerinde bildiğim kadarıyla müzakere yapılıyor ama şu ana kadar 38 ya da 39 madde üzerinde mutabakat sağlandı. Şimdi gelinen nokta bu" dedi.

Gelecek yıl ve sonraki yıl seçim yapılacağına işaret eden Bozdağ, takvimin ne kadar sıkışık olduğunun görüldüğünü vurguladı. İşi zamana yaymanın doğru olmadığını dile getiren Bozdağ, başından bu yana sınırlı bir takvimle çalışmanın bütün partileri uzlaşmaya zorlayacağını söylediklerini kaydetti.

Buna karşın, "makul süre" denilerek sürecin sürekli uzatıldığını belirten Bozdağ, şunları söyledi:

"Süreci uzatmak yeni anayasa yapılmasını engellemek gibi bir sonuç da ortaya çıkarabilir. Süreci uzata uzata 'ben yeni anayasa yapılması için Uzlaşma Komisyonunda oturuyorum ama maç 90 dakika' gibi zamana oynadığınızda bir seçim takvimi gelip sıkıştırıyor. O zaman 'bu anayasa yapım süreci akamete uğrar, bu anayasa yapılmaz mı' diye düşünüyor bilemiyorum muhalefet partileri. Baktığınız zaman sanki böyle bir şey var gibi geliyor. Onun için ben herkesin, bütün partilerin, ucu açık takvimden ziyade onun sınırlı herkesi bağlayan takvim içerisinde neticelendirilmesi lazım. Fiili imkansızlıklar ortada, onu da hepimizin görmesi lazım.

Takvime bir bakın. O zaman 'bunu biz biraz daha çalışalım, bu meseleyi 2-3 ay daha çalışalım, yıl sonuna kadar daha çalışalım' demek bana göre yeni anayasa yapılmasını biz istemiyoruz demekle eş anlamlı bir yaklaşımdır. Eğer uzlaşma komisyonunda partiler samimi olarak iradelerini ortaya koyarlarsa pekala bu kadar emekten sonra üzerinde uzlaşılabilecek bir anayasa metnini ortaya çıkarma imkanına sahipler. Umarız böyle bir metin çıkarırlar."

Takvimin sonuna gelinip gelinmediğine yönelik soru üzerine Bozdağ, ucu açık çalışmaların neticeden uzaklaştığını, bu nedenle bunu zamanla sınırlamanın herkesi netice almaya odaklayacağını, bu nedenle kesin süreli çalışma gerektiğini vurguladı.

Bozdağ, "Masadan biz ilk kalkan olmayalım mantığıyla oturmak ayrı bir şey veya işi sürece, zamana yayalım, yeni anayasa yapılmasını engelleyelim mantığıyla oturmak ayrı bir şey ama 'Türkiye'nin ihtiyacı yeni anayasadır' diyerek yeni anayasayı hayata geçirmek için oturmak ayrı bir şeydir. AK Parti 'masadan ilk kalkan biz olmayalım' veya 'zamana yayarak Türkiye'nin yeni anayasa ihtiyacının önünü tıkayalım' diye masada oturan bir parti değildir. Yeni anayasayı hayata geçirmek için samimi olarak irade koyan ve katkı sunan bir anlayışla görevini sürdürmektedir" diye konuştu.

"Tamamen çarpıtmadan ibarettir"

[PAGE]

"Tamamen çarpıtmadan ibarettir"

Muhalefetin başkanlık sistemi önerisinin süreci tıkadığı yönündeki eleştirilerde bulunduğunun belirtilmesi üzerine Bozdağ, "Başkanlık sistemi yeni anayasanın önünü tıkıyor açıklaması tamamıyla çarpıtmadan ibarettir. Çünkü başkanlık sisteminin içerisinde geçtiği madde sayısına bakarsanız çok az sayıda madde vardır. O da daha ziyade yürütmeyle ilgili kısımlarda yer alıyor ama temel hak ve hürriyetlerle alakalı kısımda başkanlık sistemiyle alakalı tek bir harf, nokta, virgül yok" dedi.

Şu ana kadar komisyonun en azından temel haklarla ilgili maddelerde uzlaşmış olması gerektiğini ancak bunun gerçekleşmediğini belirten Bozdağ, bunlarla ilgili kısımda başkanlık sistemiyle ilgili tek bir madde olmadığının altını çizdi.

Bozdağ, "Başkanlık sistemini içeren maddeler hariç bütün maddelerde uzlaşma meydana gelse ve AK Parti başkanlık sisteminde ısrar ederek, 'kabul ederseniz varım, yoksa yokum' deseydi o zaman Cumhuriyet Halk Partisi'nin veya başka partilerin 'başkanlık sistemi bu yeni anayasayı engelliyor' iddiası doğru olabilirdi. Yok öyle bir şey. 130 tane maddede anlaşma yok. Bunun içinde başkanlık sistemini alakadar eden madde sayısı 10-20, belki o kadar bile değil. Geri kalan 110 madde nedir? Bu tamamıyla siyasal bir çarpıtmadır" diye konuştu.

Cuma günü Anayasa konusunda süre uzatımına gidilirse Anayasa Uzlaşma Komisyonunda masadan ilk kalkan partinin AK Parti olup olmayacağı yönündeki soruya Bozdağ, AK Parti'nin yeni anayasa yapma konusunda kararlı davrandığını, 325 milletvekilleri olmasına karşın 50 milletvekili olan partiyle komisyonda aynı sayıda temsil edilmeyi kabul ettiklerini anımsattı. Bozdağ, "Oy birliğiyle karar alınmasını kabul ettik. Oy birliğiyle karar alınıyor. Dolayısıyla baktığınızda bir partinin 'hayır' dediği bir noktanın da anayasa uzlaşma metnine girme imkanı yok" dedi.

Tüm bunları yaparken parti olarak kendilerini bir tarafa koyduklarını, Türkiye'nin yeni anayasa ihtiyacının karşılanması gereğini öne aldıklarını vurgulayan Bozdağ, 31 Aralık 2012'de çalışmaların bitmediğini ve yeni bir imkan istenmesini kabul ettiklerini dile getirdi.

2013 konuşulduğu zaman 31 Mart'ta bu işin bitmesi gerektiğini ifade ettiklerini belirten Bozdağ, "Ama bakıldı ki yeni bir şey var. O zaman 'biz onu bitirebiliriz 1 ay içinde, hemen bitebilir' diye açıklamalar oldu. Madem bitecek o zaman biz yine 'evet, bitecekse biz yine varız', kati bir süre konulduğu zaman o kati süre bütün partileri bağlar ve o süre içerisinde bu iş neticeye bağlanır ama ucu açık bir süre ortaya konduğu zaman 1 Ocak 2014'de mahalli idareler seçim takvimi başlıyor. Şimdi yazın tatil. Ondan sonra Anayasa Komisyonu kamuoyundaki eleştiriler, sonra yeniden komisyon görüşmeleri, genel kurul, referandum için 60 gün süre. Bütün bunları yan yana koyduğunuzda bu işin ucunun açık olmasını söyleyenler bana göre yeni anayasa yapılmasını engellemek için bariyer kuruyor demektir. Onun için ucu açık değil, ucunu bağlayan kati bir süre içerisinde çalışmaları yapan bir yaklaşımı biz AK Parti olarak hep önemsedik" değerlendirmesinde bulundu.

Bozdağ, komisyonun kendi belirlediği nihai takvim olduğunu dikkati çekerek, komisyonun aldığı karara uyamadığını, ilave süre verildiğini dile getirdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin son sürenin 23 Nisan olması yönündeki açıklamasını anımsatan Bozdağ, takvimin ucu açık devam etmesinin Türkiye'nin yeni anayasa ihtiyacını karşılamama konusunda komisyonun işi zamana yayması gibi bir sonuç ortaya çıkaracağını söyledi.

Komisyon başkanının TBMM Başkanı Cemil Çiçek olduğunu ve Çiçek'in bu konuda karar vereceğini ifade eden Bozdağ, "Biz Türkiye'nin yeni anayasa ihtiyacının karşılanması için her zaman her türlü katkıyı verdik. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz" dedi.

Sonuç alınacağına dair bir umudu olup olmadığının sorulması üzerine Bozdağ, gidişata bakıldığında gelecek konusunda pek ümitli olmadığını belirtti.

"İnsan hakkını savunan seslerin daha gür çıkmasını arzu ediyoruz"

Bozdağ, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkleri hedef alan ırkçı cinayetlerle ilgili değerlendirmesinin anımsatılması üzerine de "Bizim beklentimiz bir defa siyaset kurumunun ırkçı ve ayrımcı yaklaşımlar ortaya koyan kişiler ve kurumlar karşısında sesini yükseltmesidir" dedi.

Almanya ve Avrupa'nın başka ülkelerinde iş, eğitim, siyasi katılım konularında ayrımcılık olduğunu, İslamofobi ve ırkçılık yaşandığına dikkati çeken Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunları dile getiren güçlü bir siyasi, güçlü de bir sivil toplum yapılanması var, siyasi yapılanma ve kişiler var. Yargılama ayrı bir şey ama böyle konular olduğu zaman ülkenin yönetiminde olan partilerin ve ülkenin yönetimine talip olan siyasi partilerin her türlü ayrımcılık ve ırkçılık karşısında sesini yükselten bir yaklaşım ortaya koyması fevkalade önemlidir. Biz maalesef Avrupa'nın bazı ülkelerinde böylesi ırkçı ve ayrımcı yaklaşımları dile getirenlerin karşısında eşitliği ve insan hakkını savunan seslerin daha gür çıkmasını arzu ediyoruz. O noktada seslerin yeteri kadar gür çıkmadığının da farkındayız. Umarız sayın Merkel devam eden NSU yeraltı davasına ilişkin açıktan ifade ettiği bu yaklaşımlarını demin söylediğim gibi ırkçı ve ayrımcı İslamofobiyi körükleyen her türlü kişi, STK, siyasi karşısında da aynı şekilde dile getirirse olumlu bir yaklaşım olur."

Bozdağ, dava sürecine ilişkin Alman hükümetinin uyumdan sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer'in yaptığı ziyarette konuyla ilgili görüştüklerini ifade ederek, Böhmer'in "Bu konuda mahkemenin bağımsız olduğunu, doğru karar vereceğine inançlarının tam olduğunu" söylediğini aktardı.

Bozdağ da Böhmer'e "Bu konuda mahkemenin bağımsızlığı konusunda şüphemiz yok. Türkiye'de, Berlin'de hakimler var sözü geçerlidir. Bu Münih eyalet yüksek mahkemesinin verdiği karar da Berlin'den döndü. Dolayısıyla Berlin'de hakimler olduğunu biliyoruz. Aynı hakimlerin Münih'te de olması lazım. Aynı anlayışın orada da olması lazım. Mahkeme bağımsız ama mahkeme başkanının uygulaması ve açıklamalar maalesef mahkeme başkanının tarafsızlığına gölge düşürmüştür. Bizim mahkeme başkanının tarafsız olduğu konusunda şüphemiz vardır" dediğini anlattı. Bozdağ, Böhmer'in ise şüphe etmemesini söylemesi üzerine, "Umarım haklı çıkarsınız. Bu davayı takip ediyoruz. Bütün dünya da takip edecektir" karşılığını verdiğini belirtti.

Bozdağ, mahkemenin başlangıçta tarafsızlığına gölge düşüren uygulamalarının bundan sonra devam etmemesi temennisinde bulunarak, adil bir yargılanma ortaya çıkması gerektiğini kaydetti.