Yeni nüfus mübadelesi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Serdar DİRİHAN / Kamu Yönetimi Uzmanı

20. yüzyılın en travmatik konularından birini oluşturan, ülke sınırlarından öteye etnik anavatana doğru gerçekleşen değiş tokuşlardır ki, üzerinde yaşadığımız topraklar hem gönderilenleri hem de gelenleri ile bunu en şiddetli yaşayan ülkelerden biridir. Tekçi ulus devletlerin o dönem politikaları ile de pek uyumlu olan bu yöntem dünyanın diğer sorunlu bölgelerinde pek kullanılmamakla birlikte Anadolu coğrafyasını epey etkilemiştir. Nüfus politikaları incelemelerinde daha çok Balkanlardaki Türkler ile Anadolulu Rumların değişimini akla getiren Mübadele kavramı bugün bir ölçüde, ama gelecekte artarak küresel düzeyde yaygınlık kazanabilir mi? Dünya üzerinde nüfus hareketleri gelecekte nasıl bir içerikle hangi saiklerle gerçekleşebilir?

Hemen bazı verilere bakalım. Mesela önce Transparancy International'ın (Uluslararası Şeffaflık Örgütü) 2010 yılı yolsuzluk istatistikleri anlamlı gelebilir. Buna göre başta İskandinav ülkeleri olmak üzere Batı ve Batının Avustralya ve Yeni Zelanda gibi uzantıları ile Japonya ve G. Kore gibi Asya'nın yüz akları dışında kalan coğrafya yolsuzluklara batmış durumda. Bir başka deyişle manevi uygarlığın sınırlarını da maddi uygarlık çiziyor. Bu veriden yola çıkarak yolsuzluklardan hoşlanmayan dünyanın doğu ve güneyinden insanların batıya göç etmek isteyeceği, batı ve kuzeydeki yolsuzluk severlerin de yaşamak için güneye ve doğuya yönelmek isteyeceği sonucunu çıkarabiliriz. Yani bugünkü verileri daha rafine edebilecek gelişmeler bekleyebiliriz. Böylece ülke bazında yolsuzun daha yolsuz; dürüstün daha dürüst olacağı sistemler öngörebiliriz. Zaten doğu ve güneyden batı ve kuzeye bir beyin göçü olduğu malum, ki bu göç küreselleşmenin şiddeti ile epey artmış durumda. Bilim yapanlar, zeka düzeyi yüksek, bilgi ve beceri bagajı dolu olanlar için zaten Batı ve Kuzeyin cazibesi malum. Yolsuzluk istatistiklerine göre acaba bunun üzerine bir de dürüstlüğü, maneviyatı vs. ekleyebilir miyiz? Bugün belki bir ölçüde evet, ama gelecekte bu istatistiksel verilerle bu 'bir ölçünün' 'büyük ölçülere' varabileceğini tahmin edebiliriz. Peki, bunun tersi mümkün olabilir mi? Yani dünyanın doğu ve güneyinin batı ve kuzeydeki az da olsa yolsuzluğa susamış bir kitle için cazibe yarattığını? Böyle bir rafineleşmenin yolsuzluklar ve dürüstlükler coğrafyaları biçiminde küresel coğrafi ayrışmayı tetiklediğini görebiliyoruz. O zaman yeni mübadele için Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün verileri bir tür göç haritasına dönüşebilir. Dünyanın kuzey ve batısında mafyatik eğilimleri olanların dünyanın güneyine ve doğusuna yönelimi; dünyanın güney ve doğusundan kuzey ve batıya da dürüstlük göçü yaşanabilir. Burada 20. yüzyıldaki mübadelelerde olduğu gibi zorlayıcı koşullar değil, bireysel tercihler rol oynayacaktır.

Bir başka araştırmaya bakalım: Gallup'un küresel boyuttaki araştırmasına göre dünyanın en mutlu ülkesi Nijerya, Fransa en mutsuz ülke, mafyanın, kadın ve çocuk istismarının, yolsuzlukların kol gezdiği savaşlı ülkenin insanları Afganistanlılar, Amerikalılara göre daha mutlu. Demek ki ülkelerin içinde bulunduğu koşullar insanların yaşam biçimi tercihleriyle çok ilgili. Yönetimler egemen oldukları coğrafyaların sosyolojik tabanından yeşermekte. Dünyanın yönetsel yapı itibariyle bataklıkları ve çiçeklikleri arasında bir nüfus mübadelesi kişisel eğilimlerle belirebilecektir. Yani yönetimsel olarak bataklık halinde olan ülkelerde nefes almaya çalışan çiçekler çiçekliklere; yönetimsel olarak çiçeklikte yaşayan parazitik yaban otları bataklıklara hareket etmek isteyeceklerdir. Aksi halde sistem bu bireyleri boğacak; bataklıktaki çiçeği parazitik yabani ota; çiçeklikteki parazitik yabani otu çiçeğe dönüştürmeye çalışacaktır. 

Bir iki veri üzerinden belli öngörüler ortaya koydum. Elbette başka veriler, yeni trendler izlenerek Nüfus Hareketleri'nin geleceği üzerine söylenebilecek çok şey olabilir. Küreselleşmenin nüfus hareketlerini selektif olarak da olsa artırıyor olmasının; bir iki veri üzerinden kurgulamaya çalıştığım öngörülere uygun zemini ya da sahneyi de yarattığını vurgulamak isterim. Yeni nüfus hareketleri, 'yeni azınlık' kavramını da ortaya çıkarıyor. Bulunduğu ülke sistemlerinden memnuniyetsiz olan bataklık çiçekleri ile çiçeklik yaban otları bu kavramı düşündürüyor…